28.Bölüm Kalp Atışı

57 6 0
                                    

Yanımıza gelen Mehmet.

-Ooo Sefa taburcu olmuşsun. Geçmiş olsun.

-Eyvallah bro.

-Nasılsın bari iyi misin?

-Odama gideydim daha iyi olacaktım.

-O zaman ben sizi tutmayayım tekrarda geçmiş olsun.

-Mehmet, Sefa'nın kusuruna bakma halen olayın şokundan çıkmış değil.

-Yok ya sorun değil siz çıkın odaya. Sonra  görüşürüz.

-Görüşürüz.

Sefadan dolayı yavaş bir şekilde odaya çıktık. Girer girmez Berk'i aradı gözlerim ama yoktu.

-Sefa gel şöyle yatıralım seni.

-Boşverin şimdi beni yatırmayı beni iyi dinleyin. Aşağıda söylemek istemedim burda da söylemek ile söylememek arasındayım.

-Söyle be artık çatladık. Filmin en heyecanlı yerinde giren reklam gibisin.

-Tamam be söylüyorum. Siz burda kalalım mı? Kalmayalım mı? Diye ikileme girdiniz ya. Kalırsak mahvoluruz.

-Niye ki?

-Buranın güvenli bölge olduğunu düşünüyorsunuz ya buradaki insanlar o dışardaki zombilerden daha tehlikeli. O sedyedeyken doktor ile birinin konuşmasını duydum. Buraya gelen insanları göreve yolluyorlar başarısız olan olursa yada yapmak istemeyen olursa arka bahçedeki zombilere yem ediyorlar yada daha kötüsü insanların üzerinde deney yapıyorlar.

Bunu duyan Helin ve ben şoktaymışız gibi baka kaldık.

-Bir dakika, bir dakika ciddi olamazsın.

-Çok mu mükemmel bir yer sandınız? Hiç bir şey göründüğü gibi değil. Hatta bana bugün kaybettiğin ayağın nerde diye sordular.

-Abi çok saçma ama ya.

-Burdan çıkmalıyız arkadaşlar.

-Sefa nasıl çıkalım? 1.si bu adamların bizi salacağından emin değiliz. 2.si burdan çıkmayı başardık diyelim ne yapacağız, nereye gideceğiz?

-Ekin seninki nerde?

-Bilmiyorum kavga ettik seni odaya götürürken gitti.

-Bence onu aramaya çık.

-Tamam ben gelirim 10dkya.

-Dikkatli ol.

-Sizde.

İçimde kötü bir his vardı. Berk'im nerdeydi acaba bu düşünceler arasında kalakaldım. Salona inmiştim dört gözle onu arıyordum ama görünmüyordu. Mutfağa gittim yoktu, bahçeye çıktım yoktu. Of aklımı kaybedecektim her yerde onu arıyordum. Tekrar salona giderek şansımı denedim Mehmet beni gördü.

-Ekin hayırdır ne bu telaş?

-Berk'i arıyorum ya gördün mü acaba onu?

-Evet gördüm en son yukarı çıkıyordu.

-Sağol Mehmet.

-Bir şey soracam Berk niye değerli bu kadar senin için?

-Demekki aynı değeri bana veriyorki bende ona karşılık veriyorum ayrıyetten sevgilim ona vermicemde kime verecem?

-Owh ağır oldu, ben seni tutmayım kolay gelsin.

-Teşekkür ederim.

Geldiğim yolu takip ederek yukarı çıktım. Odanın kapısına geldim Sefa, Helin ve Berk konuşuyorlardı. Sefa bize anlattıklarını Berk'e anlatıyordu.

-Ya öyle oldu işte Berk.

-Ekin hoşgeldin.

-Teşekkür ederim Helin hoşbuldum.

-Hayırdır suratın niye düşmüş.

-Bir dakika seninle konuşalım mı dışarıda?

-Olur olur gel.

Ne Sefa ne de Berk sormuştu ne olduğunu. 

-Anlatsana Ekin.

-Acaba ben insanlara çok mu değer veriyorum?

-Nasıl yani ne oldu ki?

-Bir insan bir insanı niye üzer ki?

-Ekin anlatacak mısın? Ekin hayır ağlama bana bak hey! Berk ile mi kavga ettin?

-Hayır neden beni insanlar üzüyor anlamıyorum.

-Ekin Ekin ağlama lütfen. Bak Berk'i çağırayım onunla konuş.

-Hayır beni bu halde görmesin. Şuan ağlama sebebim odaya gelince onu bulamamış olmam, kavga etsekte, küssekte sarılmaktan vazgeçmeyecektik.

-Niye şuan vazgeçtiniz mi birbirinizden?

-Ya hayır ama onu bulamayınca çok korktum.

-Tamam şimdi gözyaşlarını siliyorsun ve benimle odaya geliyorsun. Hadi bakim kalk ayağa bir dik dur. Ekin ben seni ne olursa olsun yılmayan biri olarak biliyordum. Tamam hadi bakim topla kendini benim tanıdığım Ekin bu değil.

-İyi geldin teşekkür ederim.

-Rica ederim ne demek her zaman yanındayım bunu unutma.

-O zaman girelim içeri.

-Girelim.

Kapıyı açıp içeri girdik.

-Selam millet biz geldik.

-Hoşgeldiniz.

-Hoşbulduk.

-Ekin.

-Efendim Berk.

-Kapı önüne gelir misin?

-Geleyim.

Evet tekrardan o kapının yoluna ilerledik.

-Özür dilerim.

-Özür dileyecek bir şey yapmadın Berk.

-Çocukça davrandım farkındayım.

-Haklıydın bir yandan.

-İyi miyiz?

-Sen varsan hep iyiyiz.

-Seni çok seviyorum.

-Bende seni.

Bu sözler üstüne uzun bir süre sarıldık.

-İçeri girelim mi?

-Olur zaten ne yapmamız gerektiğini falan konuşacaktık.

-O zaman buyurun önden kalbimin sahibi.

-Seni yerim.

-Ye beni.

Elimi tutup kapı kolunu açtı. O şekilde içeriye girdik...

Bir Zombi Aşkı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin