YİRMİ BEŞİNCİ SEANS

Start from the beginning
                                    

"Elimizde neler olup bittiğine ve ikinizin bu olayla ilgili Kris'in imzali ifadesi var."

Klasördeki bir dosyayı açtı, bir ifade kağıdı çıkardı ve üstündeki bir şeyi işaret etti.

"Ayrıca, banka kayıtlarınız da burada. Buna göre, Sehun saldırıya uğramadan bir gün önce kasaba dışında bir kamyonet kiralamışsınız. Beyaz kamyonetin sizin imzanızla kiralama şirketinden alındığına dair fatura da burada. Kim Jongin ile birlikte motelde sizi gören bir görgü tanığı var.. Kim Jongin'in eşyaları arasında bulunan bir saç bandının, evinizdeki saç bantlarıyla uyduğunu da teyit ettik. Bunu sizin yaptığınızı biliyoruz."

Annem sandalyesinde gerilirken, gözleri fal taşı gibi açıldı, ama bir saniye sonra bedeni gevşedi ve tişörtünün eteklerini düzeltti. Sonra, dikkatini tırnaklarından birine verdi. Yixing iki elini birden masaya koyarak öne eğildi.

"Bak, üstlerim Sehun'un sadece bir hafta ortadan kaybolması istediğini düşünmüyorlar. Kris'e de bunu söylemişsin, ama Kim Jongin'i onu öldürmek için kiraladığını düşünüyorlar... Sehun'un çalıştığı şirketten bir hayat sigortası var. Eminim ki bundan faydalanabilecek tek kişi olduğunu biliyorsundur. Planın kesinlikle ters gitti... Sehun'un asla eve sağ dönmemesi gerekiyordu."

Her cümleyle birlikte, annem irkildi ve gözleri daha da irileşti. Kekelemeye başladı.

"Hayır... Hayır... Tabii ki hayır... Onu öldürtmek mi? Hayır... Bunu düşünemem bile..."

"Beni anladığını sanmıyorum, Junmyeon. Kim Jongin'i sadece onu öldürtmek için tuttuğunu düşünmeyi değil, bunu yapmış olmanı istiyorlar, çünkü ceza süresinde büyük bir fark yaratır."

Annem dudaklarını birkaç kere yalarken suratına baktım. Yixing'e bunu sinirden yapıyor gibi gelebilirdi ama annemi tanıyordum. Dudaklarını yalaması kesinlikle votkadan bulanmış zihnini açmaya çalışması demekti.

"Yapmış olmamı mı istiyorlar?"

"Bu davaya çok uzun bir zaman ve bir sürü para harcandı. Vergi mükelleflerinin parası. Üstlerim bundan çok hoşnut değiller. Ya halk? Halk hafta sonlarını ormanda aramalar yaparak, el ilanları dağıtarak geçirdi. Oysa sen o süre boyunca Sehun'a neler olduğunu biliyordun. Eh, şimdi doğal olarak intikam almak istiyorlar. Dolayısıyla, birisinin bunu ödemesini istemiyorlar, buna ihtiyaç duyuyorlar."

"Şey, birisinin bunu ödemesini istemeleri iyi bir şey. Bunu yapan kişi bunu ödemeli." Gözleri doldu.

"Sehun'un neler çektiğini düşündükçe..." Yixing yumuşak bir sesle "Bak, Junmyeon," dedi.

"Senin tarafındayım. Bu karmaşık olaydan kurtulmana yardım etmeye çalışıyorum. Seni sadece tutuklamak istemiyorlar, Junmyeon... Seni duvara mıhlamak istiyorlar. Bu yüzden, işime yarar bir şey vermediğin sürece, kızını öldürtmek için birisini tuttuğun iddiasıyla hareket edecekler ve bunu durduramayacağım."

Annem bitkinlikle ona bakarken, bakışlarını yere indirdi. Tuzağa girmeye ve peyniri didiklemeye henüz hazır değildi, ama ne yapacağını düşünüyordu. İkisini izledim. Dehşet içinde, büyülenmiş gibi izledim, ama her nasılsa kendimi soyutlamayı da başardım. Sanki başka birisinin annesini ve bir başka polis memurunu izliyordum.


"Ben de hastanede seninle birlikteydim, Junmyeon... Ne kadar acı çektiğini gördüm. Oğlunu çok sevdiğini biliyorum... Onun için her şeyi yapabilirsin."
Annem ayaklarını masanın altında sallamaya başladı.

"Ama Sehun çok inatçı olabiliyor, bunu da biliyorum. Verdiğin tavsiyeler ne kadar iyi olursa olsun, seni dinlemiyor, değil mi?"
Yixing'in varmak istediği nokta hoşuma gitmedi.

Obsesif//SekaiWhere stories live. Discover now