"Peki neden Eray'la beni tanıştırmadınız? Onunla hiç arkadaş olmayabilirdim." dedim.

Annem gülümsedi.

"Birbirinizi farkedeceğinizi zaten biliyorduk."

~~~~~~

Okulda uzaktan Dolunay'ın Eray'a ikide bir sarılmasını izliyor, dün annemin söylediklerini kafamda tartıyordum. Annemin söyledikleri öyle inanılmazdı ki, sanki bir rüyadan uyanmış gibiydim. Eray'a söylemeli miydim?

"Eray," diye seslendim ama duymamıştı. Oflayarak onlara doğru ilerledim. Affedersiniz ama yiyişip duruyorlardı ve Eray sabahtan beri yanıma bile gelmemişti. Aslında gelmişti ama onu sürekli terslediğim için geri gidiyordu.

Yanlarına ulaştığım halde beni farketmemişlerdi!

"Eray," dedim. Eray bal rengi gözlerini bana çevirdi. Kirpikleri bugün daha uzun görünüyordu, dağınık sarı saçları da yataktan yeni kalkmış gibiydi.

"Biraz gelir misin?" diye sorduğumda Dolunay'a mimikleriyle veda etti ve benimle gelmeye başladı.

Hala gözleri irileşmiş halde merakla bana bakıyordu ve o an ne kadar şeker göründüğünü düşündüm. Yanaklarına dokunmamak için kendimi zor tutmuştum. Sonra ise lafa giriştim.

"Şey ıı... Sana söylemem gereken şeyler var."

"Rüyanda kadını mı gördün?" diye sordu. Bir yandan da karşımızda durmuş sevgilisinin gelmesini beklemekte olan Dolunay'a 'bir saniye' işareti yapıyordu.

"Hayır, rüya görmedim. Bak şimdi, okuldan sonra bize gelebilir misin? Sana burada söyleyemem. "

"Bildiğim bir şey mi?" diye sordu.

"Bildiğin şeyi niye söyleyeyim Eray?" Bazen cidden çekilmez oluyordu.

"Hayır yani belki biliyorumdur diye söyledim. Maya bu arada Dolunay birazdan orada ağaç olacak ben en iyisi bir yanına gideyim," diyerek yanımdan geçti. Giderken eliyle koluma dokunmuştu, okuldan sonra bize gelip gelmeyeceğini bile söylememişti.

Dolunay'la beraber olmaları beni ciddi ciddi geriyordu. Bu konuyu çok fazla düşünmemeye gayret gösterdim.

~~~

Odamın kapısı tıklatıldı. Annem, elinde çaylar ve kurabiyelerle yanıma gelerek gülümsedi. "Eray gelecek mi?"

"Evet galiba," diye mırıldandım. Annem tekrar salona döndüğünde kurabiyelerden birini zihnimle masama koyarak ağzıma attım. Koskocaman bir yetenek, ancak bu kadar basit şeyler için kullanılabilirdi.

Yarım saat kadar sonra kapı çalmıştı. Koşarak gidip annemden önce kapıya ulaştım ve açtım.

"Hoşgeldin." diyerek içeri aldım Eray'ı. Annem, "Hoşgeldin canım, siz Maya ile odaya geçin, benim gitmem gerekiyor." dedi ve veda etti. O kapıdan çıkıp giderken Eray ise arkamdan odama doğru yürümeye başlamıştı. En sonunda ikimiz de puflardan birine oturduk. Nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyordum.

"Eray sana az sonra söyleyeceklerim olağandışı gelecek, biliyorum.Öncelikle bana inanman çok ö-" lafımı bitiremeden sözümü kesti. "Seninle çıkamam."

Gözlerimi pörtleterek ona baktım. "Saçmalama!" şimdi ikimiz de gülüyorduk. Sonra yüzümü tekrar ciddileştirip hafifçe öksürdüm.

"Annem bana bazı şeyler söyledi. Bundan yıllar önceymiş. Biz Amerika'dayken yeteneğimi farkedenler olmuş. Sonra Türkiye'ye gelmişiz. Lale Arslan yani sevgilinin annesi, psişik güçlerinin olduğunu ve eğer annem isterse bana yardım edebileceğini söylemiş. Sonra araştırıp benim gibi yetenekli olan birini, yani seni bulmuş. Bizi ne yapıp edip güvende olmamız için bir araya getirmiş." Nasıl devam edeceğime karar vermeye çalışıyordum. Eray ifadesizce bana bakıyordu.

"Sen ciddisin," dedi sonunda. Ondan en son beklediğim tepkiyi vermişti.

"Sen...sen...". Dudaklarını ıslattı. "Yani diyorsun ki..... Tesadüf değildi öyle mi? Bugüne kadar ikimiz de birbirimizle karşılaşmayı mı bekliyorduk?"

"Evet." diye mırıldandım. "Öyleymiş."

Sonra ise Eray'ın cep telefonu çalmaya başladı. O ise sanki duymuyordu, telefonu alıp ona vermeye yeltendim ama kolumu tutarak engel oldu. Sonra ise beni şaşkına çevirecek bir ses tonuyla konuştu. Tam da gözlerimin içine bakıyordu.

"Dolunay bekleyebilir."

Bazı şeyleri açıklığa kavuşturdum çünkü hikaye böyle devam etseydi fazla anlaşılmaz olacaktı. Bu arada gelen yorumlar ve oylar için teşekkür ederim :) Şöyle diyeyim, sabah 5'te uyanıyorum ve ilk siz aklıma geliyorsunuz.

TelekineziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin