[ 1 ]

91 11 13
                                    

Yıllar Sonra...

O gün olduğundan daha fazla parıldayan Güneş uçsuz bucaksız çölü katlanılamaz bir hâle getiriyordu. Mevsim değişikliğinden dolayı göç eden aile, bunaltıcı sıcağa daha fazla dayanamayıp yollarının üstünde bulunan küçük bir ağaç topluluğunun altında dinlenmek amacıyla durmuştu. Bir süre sonra havanın kararmakta olduğunu farkettiğinden çocukların babası olan orta yaşlı adam geceyi orada geçirmek üzere topladığı dallarla ateş yakmış, sonrasında da çadırları kurarak kamp alanını hazırlamıştı. 

Sabahleyin Ay yerini Güneş'e bırakırken hava geceden bile daha soğuktu. Erkenden uyanıp çocuklarının üşüdüğünü gören anne, ateşi büyütmek amacıyla daha fazla dal parçası aramak için kampın biraz ilerisinde bulunan ağaçların yanına gitti. Bir süre ağaçların iyi yanabileceğini düşündüğü dallarını kopardıktan sonra kampa doğru yöneldi fakat kendisinden birkaç santim ilerde duran çalılıkların arkasından duyduğu seslerle irkildi. Orta yaşlı kadın seslerin ne olduğunu bile anlayamadan hemen diğerlerini uyarmak için kampa doğru koştu. Fakat çok geçti.

Ailenin etrafını saran yaratıklardan kaçabilme şansı yoktu. Yapabilecekleri tek şeyin yardım beklemek olduklarını farkedince birilerinin duyabilmesi için ellerinden geldiğince yüksek sesle bağırmaya başladılar "İmdat, yardım edin! Lütfen duyabilen birileri bize yardım etsin!" Kadın ağlamaya başladı "Burada bir sürü canavar var!"

Neyse ki aile şanslıydı. O sıralarda bölgede araştırma amacıyla bulunan gezegen savaşçısı yardım çağrısını duyup sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Çok geçmeden olay yerine ulaşan genç gezegen savaşçısı, durumu farkedip iki elini birleştirdi ve sivilleri kapana kıstıran canavarları hedef aldı.

"Derin batış!"

Genç savaşçının saldırısıyla ortadan yok olan canavarların üzerine siviller rahat bir nefes aldı. Orta yaşlı kadın yüzünde şaşkın bir ifadeyle birkaç adım atıp karşısındaki savaşçıya doğru yaklaştı "G-gerçek bir gezegen savaşçısı! Ben sanmıştım ki...Neyse."

Suratındaki şok olmuş ifade yavaş yavaş yokolurken yeşil saçlara sahip genç kıza olan minnetini belirtmek için hafifçe eğildi "Yardımınız için çok teşekkürler! Hayatımızı kurtardınız."

Neptün Savaşçısı rüzgârın yüzüne çarptığı saçlarını düzeltirken minnetlerini belirtmek için önünde eğilen aileye doğrulmaları için eliyle işaret yaptı ve içten bir şekilde tebessüm etti "Teşekküre gerek yok, bu benim görevim. Burası gibi ıssız bölgeler son zamanlarda fazla tehlikeli olmaya başladı bu yüzden böyle ortamlarda fazla kalmamalısınız. Köyünüze geri dönmeniz sizin için en iyisi olacaktır."

Adam onayladığını belli ederken ailesini de yanına alıp hızla kamp yerini toparlamaya gitti. Onların gitmesiyle çölde artık kimseciklerin kalmadığını düşünen Neptün Savaşçısı derin bir nefes aldı. Su yeşili rengindeki saçları dalgalanırken başını güneşin doğduğu yere doğru endişeyle çevirdi.

"Biraz daha burada kalırsam geç kalacağım. Artık Akademi'ye gitsem iyi olur."

***

Rüzgâr bir süre öncesine kıyasla daha sakinleşip Güneş gökyüzünde daha yüksek bir konumda yer aldığında yeşil saçlı kız gri taşlarla döşenmiş ve kenarlarında çiçeklerle süslenmiş yolda bulabilmişti sonunda kendini. İçindeki geç kalmayı düşünmenin verdiği tedirginliği derin bir nefesle atarken bir taraftan ilk kez bulunduğu fakat bundan sonra artık yaşayacağı ortamı incelemeye, diğer taraftan da hafif hızlı adımlarla karşısındaki görkemli yapıya doğru ilerlemeye başladı. Hâlâ içinde bulundukları galaksideki en iyi büyü ve savaş okuluna kabul edildiğine inanamıyordu ama bir taraftan da seçildiği için kendisiyle gurur duyuyordu. Öğrencilerin nasıl kişiliklere sahip olduklarına dair hiçbir fikre sahip değildi fakat genellikle insanlar tarafından sevilen birisiydi bu yüzden bir ya da birkaç tane bile olsa arkadaş edinebileceğine inanıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Windswept Destiny Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin