YEDİNCİ SEANS

En başından başla
                                    

'Sersem' sözcüğü de pek kadınlara yakışan bir ifade değildi. Ama başını evet der gibi düşünceli düşünceli salladı. "Evet, ailesinin değerini hiç bilmiyordu, değil mi?" Fareler ve İnsanlar'ı okurken, 'zavallı aptal Lennie' için üzülüp üzülmediğimi sordu.




Üzüldüğümü söyleyince de "Ne ilginç, değil mi?" dedi.
"Kız sürtüğün teki olduğu için mi? Öldürdüğü zavallı yavru köpek meselesinden rahatsız olacağın sanıyordum. İyi bir kız olsaydı, Lennie ona bu kadar üzülmeni hak eder miydi?"


"İki türlü de fark etmezdi. Kafası karışmıştı... Bunu isteyerek yapmadı." Gülümsedi. "Yani, istemeyerek yapsan bile birisini öldürmenin kötü bir yanı yok mu? Bunu hatırlamam gerek."
"Öyle demek istemed-" Kahkahalarla gülmeye başladı ve yanaklarım kıpkırmızı kesilince elini havaya kaldırdı. Kai seçtiği kitaplar konusunda dikkatli davranıyordu...


Bunları açıkken ters koyamıyor veya bir sayfayı kıvıramıyordum. Bir gün, onun özenle kitapları rafa dizdiğini görünce "Çocukluğunda çok kitap okumuştun herhalde," dedim. Sırtı gerildi ve elindeki kitabın kapağını hafifçe oksadı.


"İzin verildiğinde, evet," dedi. İzin mi? Tuhaf bir ifade kullanmıştı, ama bu konuda ona bir şey sorsam mı diye düşünürken "Ya sen?" diye sordu.
"Sürekli okurdum... Kütüphanede çalışan bir babamın olmasının mükafatı."


"Şanslıymışsın." Kitaplara son bir kez hafifçe vurdu ve kulübeden çıktı. Bir karakter ya da öykünün gidişatı hakkında yorumlar yaparak volta atarken, öylesine canlı ve tutkulu olurdu ki, ben de heyecana kapılır, daha fazla kendime ait düşünceyi söyleyiverirdim.


Beni açıklama yapmaya ve fikirlerimi savunmaya teşvik ederdi, ona karşı geldiğimde bile çıldırmazdı. Edebiyat tartışmalarımız geliştikçe, rahatlamaya başladım. Tabii, kitap okuma süresi sona erince, dehşete kapılmadığım tek zaman da sona ermiş oluyordu.


Kitap okumak ve yazmak hoşuma giden tek şeydi, beni bir insan gibi, kendim gibi hissettiren tek şeydi. Her gece, yatakta Kai'ın sperminin içimde gezindiğini hayal eder, hamile kalmamak için özel noktamı gizlenmeye teşvik ederdim.


Beni kaçırdığında, doğum kontrol hapı kullandığımdan, bedenimin dengesini yitirmediğini ve hamile kalmadan önce kurtarılacağımı umuyordum.



Bir sabah, birlikte duştayken, rutinimizi yaparken, ben duvara dönmüştüm, o da bacaklarımı yıkıyordu. Birden, doğruldu. Arkama döndüğümde, elindeki beze bakakalmıştı. Üstünde kanlı meni vardı. Aşağıya bakınca, bacaklarımın arasında kanlı meni aktığını gördüm.


Çenesini sıktı ve suratı kızardı. O bakışı iyi biliyordum "Özür dilerim..." Duvara sindim. Bezi bana fırlatıp duştan çıktı ve banyo paspasının üstünde durarak öfkeyle bacaklarımın arasına baktı. Perde aralık duruyor, sular zemine sıçıyordu. Çıldıracağını sandım ama elini uzattı ve duş başlığını üstüme su gelecek biçimde oynattı. Sonra da soğuk suyu açtı.


Soğuk derken buz gibi demek istiyorum. "Yıkan."
Su çok soğuktu; çığlık atmamaya çalıştım. Bezi yerden alıp bana fırlattı.
"Sana yıkan dedim."
İşimi bitirdiğimi düşündüğümde, elimdeki bezle "Bunu ne yapmamı istiyorsun?" dedim.


Ona vermemi işaret etti, inceledi ve geri verdi.
"Tekrar yıka."
Bezin üstünde bir şey kalmamıştı ve nerdeyse mosmor kesilmiştim. Duştan çıkmama yardım etti.
"Kımıldama," dedi. Titremelerim kımıldamadan sayılıyor mudur diye düşündüm.


Kai birkaç dakikalığına banyodan çıktı ve bir parça bezle geri geldi.
"Bunu kullan."
Bezi bana fırlattı.
"Tampon filan yok mu?" diye sordum. Başını bana yaklaştırdı ve ağır ağır "Gerçek bir adam şu ana dek hamile kalırdı," dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. Sesini yükseltti.
"Ne yaptın?"
"Yapabileceğim bir şey-"
"Görevini yapmazsan, bunu yapacak başka birini bulurum." Bakışları altında, giyindim ve aptal bezi iç çamaşırıma sok- tum. Her erkek hamile kalmazdı ve bunu ona anlatmam kolay olmayacak gibi görünüyordu.


Obsesif//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin