Ne Kadar Kararırsa Dünyam O Kadar Farkındayım Her Şeyin

691 22 8
                                    

Multimedya Batu ❤❤

Gözlerim kapıda ki polisler ve annem arasında gidip geliyordu. Ne olursa olsun izin vermezdim annemin suçu üzerine almasına. O yapamazdı. Polisler annemin eline kelepçeyi takarken içeri sağlık görevlileri sandığım kişiler girip babam olacak piçin yanına ilerliyorlardı. Annem gözlerime bakıp acı bir şekilde gülümsedi. Yüzü kan içindeydi, o çok sevdiğim kahverengi uzun saçları karman çorman olmuştu. Oysa o kadar çok severdim ki saçlarıyla oynamayı. Gözleri parlardı eskiden. Hiç hak etmemişti bunları. Benim annen böyle bir hayatı hak etmemişti!! Polisler dirseğinden tutup onu kapıya yönelttiklerinde hızla annemin önüne geçtim.

"O bir şey yapmadı!! Ben yaptım... ben öldürdüm!!"

Gözlerim yanıyordu ve nefesim kesilmiş gibiydi. Bağırmanın etkisiyle boğazım acıyordu birde. Heyecan, sinir, üzüntü, kızgınlık, pişmanlık bütün duygular vücudumu ele geçirmişken kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

"Anne....."

diye mırıldandım beni anlaması için. Polisler annemi dışarı çıkarırlarken onları takip ediyordum. Arabaya annemi bindirecekleri sırada iki polise de aldırmadan annemin boynuna sardım kollarımı. Hiç bırakmamak istermiş gibi sıkıca sarıldım. Başını omzuma koyup defalarca saçlarını öperken beni bırakmaması için yalvarıyordum.

"Anne lütfen, yalvarırım anne beni bırakma. Hem sen yapamazsın ki orda. Beni dinle n'olur. Benim sana......"

Omzumdan sertçe çekilmemle yere düştüm. Polis arabası çalıştığında zorla ayağa kalkıp peşinden koşmaya başladım. Hayatım bir film değildi. Ne ben sevdiklerimi tüm kötülüklerden koruyan bi adamdım ne de güçlüydüm. Arabanın peşinden koşuyordum ama yetişemeyeceğimi biliyordum. En kötüsüde ona ihtiyacın olduğunu söylememem ve annemin arkaya dönüp acıyla gülümseyerek gözlerime bakmasıydı sanırım. Araba artık gözle görülemeyecek kadar uzaklaştığında hala koşmaya devam ediyordum. Duramıyordum ve ben zaten durmak da istemiyordum. Lanet olsun annemi istiyordum ben!! Tökezleyip hızla yere düştüğümde ellerimi asfalt yola vurup sinirle bağırdım. Ayağa kalkıp sinirimi çıkartacak bir şey ararken çöp bidonuna yönelip olanca kuvvetimle hırsımı, acımı akıtmak istercesine tekmeyi indirdim. Metal, tekmenin etkisiyle yamulup içeri batarken etrafımda ki insanlar tuhaf tuhaf bana bakıyordu.

"Ne var?!! Ne bakıyorsunuz?!"

Kalabalık artmaya başlamıştı sanki bir bok var izlenecek. Rahat bıraksanız olmuyor değil mi?! Her şeyi bilmeseniz olmuyor çünkü. Yere düşmüş olan telefonumu alıp tekrar koşmaya başladım. Nereye gideceğimi bilmeden, ne yapacağımı kestiremeden. İki katlı gri evin önünde durduğumda beklemeden kapıya yumruklarımı indiriyordum. Defalarca kez. İçeriden gelen ince sesi duysamda ses vermedim.

"Kim o?"

Kapı açıldığında hızla içeri girip, şaşkınca bana bakan iri yeşil gözler eşliğinde kapıyı kapattım. Merdivenlere baktığımda Derin önüme geçip konuşuyordu.

"Batu? Ne oluyor? Bu üzerinde ki kanda neyin nesi? Biriyle mi kavga ettin yine?"

"Cenk!!!"

Evi bağırmam doldururken Derin'i dinlemiyordum bile. Kalbim ağrıyordu, nefesim düzensizdi ve ben iyi değildim.

"Batu ne oluyor gerçekt......"

"Cenk!!"

Cenk'i merdivenlerin başında göründüğünde sustum. Beni görünce koşarak yanıma geldi. Gözleri yeni uyanmış gibiydi.

"N'oluyor Batu? Amına koyayım bu üzerinde ki kan ne?!"

"Ben yaptım. Birden sinirlendim, yine annemi dövüyordu. Dayanamadım Cenk, ona vurmasına dayanamadım. Ben bıçağı görünce bırakır sanıyordum ama bırakmadı. Devam etti vurmaya. Bunu istemedim gerçekten. Aslında istedim ama istediğim annemin suçu üzerine alınması değildi. Yemin ederim ben bıçakladım onun bi suçu yok ki."

Hızlı hızlı konuşurken beni anlamasını istiyordum. Annemi düşününce gözlerim yanmaya başladı. Cenk hiçbir şey anlamamış gibi bana bakıyordu. Derin de aynı şekilde.

"Hey, hey sakin ol ve yavaşca anlat."

Sinirle ellerimi saçlarıma daldırıp başımı aşağı eğdiğimde sessizce fısıldadım.

"Öldürdüm. Ben o piçi bıçaklayarak öldürdüm."

Cenk şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bunu yapacağıma inanmıyor gibiydi. Yapmıştım ama. Kendi öz babamı gözümü kırpmadan öldürmüştüm. Hak etmişti çünkü pezevenk.

"Cenk bakma bana şöyle. B-ben kötü bir şey yapmadım ki. Lan ona vurmasına dayanamadım, içim acıdı, yüreğim sızladı. Beni dövmesine izin verdim. A-ama olmadı işte."

Sesimin titremesi devam ederken susup gözlerine baktım. Şuan sadece annemi istiyordum. Ve anlayış. Beni anlamaları lazımdı çünkü buna dayanamazdım. Cenk ağzını açıp tek kelime etmedi. Bakışlarını çözemiyordum zaten. Başımı tekrar yere eğip saçımı kaşırken birden çekildiğimi hissettim ardından omzumda bir çift kol.

"Sen kötü bir şey yapmadın. Benim kardeşim kötü bir şey yapmaz. Hak etmeyene."

Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi sımsıkı yumdum. Ne kadar kararırsa dünyam o kadar farkındayım her şeyin. Ve ben suçlu olduğumunda farkındayım. O adamı daha önceden gebertmediğim için. Başımı omzuna daha da bastırıp gözlerimi araladım.

"Ben ne yapacağım peki? Şimdi ne yapacağım."

Kollarını çözmeden önce sırtımı sıvazladı. Yanımda olduğunu bilmek iyi geliyordu. Derin, Cenk'in uzaklaşmasını fırsat bilip yanıma yaklaştı. Yeşil gözleri kızarık bir şekilde bana bakarken kollarını belime sarıp başını göğsüme yasladı. Aynı şekilde kolumu omzuna attım.

"Batu....."

"Biliyorum Derin, biliyorum."

Hiçbir kelime anlatamazdı şuan ki halimi. Onlar sustu, diyecek bir şey yoktu çünkü. Bende sustum, gözlerimden anlaşılıyordu zaten bütün duygularım. Sadece söyleyemediğim cümleler yaktı canımı. Özür dilerim annem. Elimden bir şey gelmediği için, seni o adamdan koruyamadığım için. Ve tekrar özür dilerim. Belki de senin istediğin gibi bir evlat olamadığım için.

SORUNLU (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin