Yolda okula doğru ilerlerken herkesin bana baktığını fark edince koşar adım lavaboya gidip aynaya baktım.Kaşımın kenarından çeneme kadar inen kan izini görünce suyu açıp elimi yüzümü yıkadım.Parmağımı Mert'in yumruk attığı yere koyunca acıyla yüzümü buruşturdum.Lavabodan çıkıp koridor da dolaşmaya başladım.Herkes derste olduğu için etrafta kimse yoktu.Saate bakınca zilin çalmasına daha çok olduğunu fark ettim.Stresle saçlarımı karıştırıp sınıfın kapısına gelince kapıyı açıp içeri girdim.Öğretmen ve sınıftakiler birden bana dönünce sırama geçip oturdum.Öğretmenin sinirden kaşları çatılmış bana bakıyordu.Benim konuşmayacağımı anlamış olacak ki
"Cenk dingonun ahırı mı burası?!"
dedi bağırarak.Sıkıdım ha bu dingonun ahırından.Hayır iki de bir aynı şeyi söyleyip duruyorlar.Azıcık geç kalmış,izin istemeden sınıfa girmişsem ne olur ki?Siz sanki hep tam vaktinde geliyorsunuz.
"Hayır hocam"
diye kestirip atınca kadın daha da sinirlendi.
"Öyleyse neden kapıyı çalmadan,özür dinlemeden daldın içeri?"
"Hocam kapıyı çalıp girdim duymadınız mı?"
Sınıftakiler ağzı beş karış açık bana bakarken sırıtmadan edemedim.
"Oğlum kimi kandırıyorsun sen?"
Bu sefer daha çok bağırmıştı.
"Valla hocam benim kimseyi kandırdığım yok sınıfta sessizliği sağlayabilseydiniz kapıyı çaldığımı duyardınız.Aa pardon siz telefonla uğraşmaktan duyamadınız belki de"
dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.
"Terbiyesiz kalk müdürün yanına gidiyoruz"
Ben sıramdan hiç kalmazken öğretmen benim yanıma daha da çok yaklaşıyordu.Sıramın yanına geldiğinde yavaş hareketlerle ayağa kalktım.
"Tamam hocam gidelim. İyi olur gitmişken sizin hakkınızda bir dilekçede yazarım hem.Ders anlatmak yerine telefonuyla uğraşıyor diye.Eminim sizin için iyi olmaz malum bu yüzden bayağı bir öğrenci tarafından şikayet edildiniz"
Ben konuşmayı kestiğimde kadın adeta kırmızı görmüş bir boğa gibi bana bakıyordu.Bende onun gözlerine bakmaya devam ettim bi süre.Sonra öğretmen çantasını aldığı gibi dışarı çıktı bu arada sınıftakiler şaşkınlıkla bana bakıyorlarken Derin sırasından kalkıp yanıma geldi.
"Cenk salakmısın şimdi seni şikayet edecek,disiplene gideceksin sonra seni okuldan atacaklar,okumadığın için doğru düzgün bir işin olmayacak bu yüzden para kazanamayacaksın ve evine yemek alamadığın için açlıktan öleceksin"
O nefes nefese bunları söylerken gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açıldı.
"Yuhhh be kızım ben niye evlenmeden ölüyorum"
Ben bunu söyledikten sonra sanki çok gizli bir şey söyleyecekmiş gibi bana yaklaştı ve
"Çünkü sen işsiz herifin teki olduğun için kimse sana kızını vermeyecek!!!!"
diye bağırdı birden.O bana bağırınca istem dışı ellerimi kulaklarıma götürdüm.
"Nasıl yani ya ben evlenemeyecekmiyim?"
diye sordum gözlerinin içine bakarak.Soruma karşılık gülümsedi.
"Üzülme kimse seninle evlenmezse ben evlenirim"
Gözlerimi devirdip ofladım.
"Bekar ölmeye razıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionOna kim katlanabilirdi ki? Egoist, üşengeç, sinir bozucu... Salak salak huyları vardı. Çayına dokuz şeker atardı ama baklavayı çok tatlı bulduğundan sevmezdi pek. Hikâyeler uydururdu kafasından ama sonları hep eksik biterdi. Hadi bir şeyler yapalım...
