Sağır.

377 41 4
                                    

"gözler ki senin en katı zulmün ve silahın."
.
Evleneli daha bir hafta olmuştu,Receb'in evinde pişen Ali'nin evinde yenir olmuştu.Zehra da yeni doğum yapan ineğin danasını Hatice'ye vermişti. Ali kendini toparlayınca ormanda nöbet tutmaya başlamıştı.
Yavruyu annesi emzirsin diye almaya giden Zehra, Hatice'yi odun alırken gördü. Yanına varacaktı ki Hatice kendi kendine bir şeyler söyleniyor, sanki biriyle konuşur gibi. Az uzakta durup izledi Zehra, biraz da şaşkın. Hatice hararetli şekilde konuşmasına devam ediyor, arada ayağa kalkıp birinin taklidini yapıyordu. Zehra Hatice'nin, birden boşluğa doğru sarıldığını sonra da el salladığını gördü. Korktu haliyle. Hatice'nin ahıra doğru geldiğini görünce saklandı samanların arkasına. Hatice'yse danasını okşadı ahırdan çıktı.Peşinden de Zehra çıktı, hiçbir şey olmamış gibi; " Hatce evde misin, danayı alayım." diye seslendi. Cama çıktı Hatice, almasını söyledi. Gayet iyiydi aslında bir şeyi yoktu. Ama Zehra'nın az önce gördükleri neydi? Yorgunluğuna verdi, kolay şey yaşamamıştı sonuçta kızcağız.
Akşam gördüklerini Receb'e anlatmak istedi ama anlatamadı. Şimdi Recep ona kızacak kızı istemediğini düşünecekti. Sustu o yüzden.
..
"Tüm gün bir göz odayı temizleyip duruyorsun Hatce, neyin var sanki." Zehra elinde çamaşır sepetiyle görmüştü Hatice'yi. " annemin, dün akşam anam geldi yenge, bugünde onu yolcu ettim. Hasta ya anam temiz kalsın diye yıkadım." dedi Hatice. Zehra şaşkın şaşkın kalakaldı olduğu yerde. Nasıl olur, annesi ölmüştü. Öyle anlatmıştı Ali. Hatta mezarlıktan alıp getirmişti. " yok yok Zehra sen iyi değilsin. Bebe uyutmadı kaç gece ondan tabi bu haller." Kendine kızdı Zehra yine. Zaten yeni doğum yapmaştı lohusaydı. Ondandı bu durumlar.
..
Ali bir haftalık nöbetten sonra evine gelmiş, haticesiyle hasret gidermişti. Kazadan sonra yara olan bacağı bir türlü iyileşmemiş hatta aksine daha da kararmaya başlamıştı. Saatlerce kütüğün altında kalmıştı.Ağrı da gelip geçerdi, ayaküstü çok durmuştu ya ondandı.
Gece uyutmayan ağrıya dayanamamış şehre hastaneye gitmişti Ali. Zehra'nın büyük kızı Esma maydonoz koparmış tarladan dönerken Hatice'yi gördü. Ne kadar seslendiyse de duyuramadı sesini.
" Esma yengeni çağır da gelsin, yemeği birlikte yiyelim." dedi Zehra. Esma ; " anne ben yengemi bizim tarladaki çizgi yolda gördüm sanki bi şey tutuyor gibiydi. Sanki çocuk eli tutar gibiydi. Hadi hadi çabuk diye diye hızlı hızlı yürüdü. Seslendim ama duymadı. " deyince Zehra sofradan kalktı apar topar. Bu da neyin nesiydi. " allahım sen yardım et."
Kucağındaki ekmek hamurunu yere bırakıp koşarak Receb'in yanına gitti. Anlattı olan biten ne varsa.
...
Artık kimse seni tanıyamıyor, sen başkasın bambaşkasın.
İnsanın kendinden başkasında da harap olduğunu anladığımdan bu yana kendime bile acımadım.Sanırım bu yüzden, kırgınlığım kendime. Böyle olmayabilirdi, bu benim tercihim değildi.Öyle çok yorgunum ki, yoruldum kendime varmaktan.
Ben, değilim.
Ben, suretim.
..
içinin sesi dışının yıkılışı olmuştu. Herkes hazırlansın, yolun bundan sonrasına kırgın devam edeceğiz.

ince, çizgi bir yol.Where stories live. Discover now