seksen iki : helping you to heal

Start from the beginning
                                    

Biraz yapaydan ve neşeli tonda söylediğim cümle hem eğlenmek, hem de onun gerginliğini azaltmak içindi. Yaptığım işe yaramıştı ve hafifçe gülümsemişti. Diş etleri gözüküyordu.

"Gel bir sarılayım," dedim kollarımı ona uzatarak. Önce ayaklarını yerde sürttü, bana biraz üzgün bakıyordu. Sonra bana kararlı adımlarla yaklaştı ve kollarımın arasına girdi. Yüzünü omzuma gömmüş, orada mırıldanıyordu. "Teşekkürler Hye," dedi boğuk sesiyle. Ardından kafasını boynuma çevirdi ve nefesini boynuma çarptırarak konuştu. "...sen olmasan ne yapardım bilmiyorum."

"Büyük ihtimalle benim gibi başka biriyle tanışırdın. Dünyada insan mı yok?"

Kolları sırtımdaydı, hafifçe sırtıma vurdu benden ayrılmadan. "Dalga geçme gerizekalı," dedi gülerek. "Peki, peki..." dedim ona karşılık.

Tamam, belki o da ben de mükemmel değildik ama sınırlı üretimdik. Hepimizin kusurları vardı ancak birleştiğimizde bu kusurları kapatabiliyorduk ve en iyi halimize geliyorduk. Ona ihtiyacım vardı, onun da bana ihtiyacı vardı. Birlikteyken biz asıl bizdik çünkü.

(...)

Sağ kulağıma dolan yoğun bas ile birlikte gelen Yoongi'nin sesi beni içten içe biraz daha agresif moda sokarken, hemen yanımdaki uyuyan Yoongi'ye baktım.

Uyumsuz gözüküyordu. Yanımdaki Yoongi ile telefonumdaki Yoongi arasında dağlar kadar fark vardı. Ama ikisi de Yoongi'ydi. Yani ikisi da yanımda ve benimleydi.

Gri saçlarıyla oynadım birazcık, ona doğru döndüm ve azıcık da kulağındaki küpelerle uğraştım. Bu çocuk ne diye hala benimle birlikteydi bilmiyordum ama mutluydum. Gururluydum da.

"Yetmedi mi?"

Aniden uyuyan Yoongi'den gelen ses ile birlikte yerimde sıçramıştım. Hemen tek kulağımdaki kulaklığımı çıkardım ve Yoongi'ye sordum.

"Ne...yetmedi mi," biraz çekingence sormuştum. "Yaklaşık bir buçuk saattir küpemle oynuyor ve benim şarkılarımı dinliyorsun. Bıkmadın mı?"

Kafasını kaldırarak oturur pozisyona geçti. "Ayrıca biraz müziğin sesini kıs, kulağın zarar görecek," dedi eliyle bir kaç hareket yaparak. Ben ise onun ani davranışlsrına karşılık öylece bakıyordum.

"Küpelerimle oynama," dedi kaşlarını çatarak. Gözünden uyku akıyordu. "Saçımla oyna." Dedi ve aniden başını üstünden örtü serili olan bacağıma yasladı.

"Yoon," dedim donmuş haldeyken. "Hm," dedi başını bana çevirerek.  "Maçtan hiç bahsetmedin," dedim konuyu dağıtarak. Aniden aklıma bu gelmişti ve engel olamamıştım.

"Bahsedilecek bir şey yok ki, biz kazandık. Son basketi ben attım falan filan," dedi kalkarak. Oyurduğu sandalyeyi bana daha da yaklaştırdı ve yüzlerimizi yakınlaştırdı.

Başımı ona çevirdiğim anda bana öylece baktığını görmüş, gerilmiştim.

"Buranda ben varmış," dedi Yoongi dudağıma dokunarak. "Ne?" Dedim ona karşılık. "Cidden," dedi gözlerimizi birleştirerek. Ardından alt dudağımı tuttu ve sağ tarafını gererek oraya dokunmaya başladı. Normal zamanlarda yüzümü mıncırması yetmiyordu, şimdi de dudaklarımı mıncırıyordu. Peki...

"Gerçekten, tam burada, minnacık... Bunu nasıl daha önce fark etmedim..?"

Dudağıma yana çekerek, baş parmağıyla benin olduğu yere dokunuyordu. "Gerçekten var..."

  Yoongi'nin elini hafifçe ittirerek dudağımı ellerinden kurtardım. Dudağımı o kadar çok germişti ki, neredeyse yırtılacak diye korkmuştum. Kuruyan dudaklarımı hafifçe yaladım.

"Acıdı, acıdı," dedim kısık sesle. "Özür dilerim, fazla dalmış olmalıyım."

Kulağımdaki kulaklığı çekerek çıkardım ve elimi tekrardan Yoongi'nin küpesine uzattım. "Küpeler sana yakışıyor," dedim aynı tonda. "Beğenmene sevindim," dedi Yoongi. Ardından küpemdeki elini oradan ayırdı ve parmaklarımızı kilitledi. "Ama elimi tut, küpemi değil."

Ona cevap olarak elini sıktım. "Hep böyle elini tutarsam iyileşir misin?" Diye sordum tereddütle. Psikolojik sorunları onu kötü etkiliyordu, oan yardımcı olmalıydım. İlaçla nereye kadar gidebilirdi ki?

"Bilmiyorum," dedi ve omuz silkti. "...emin değilim. Daha önce iyileşmek için birinin elini tutmadım, ya da daha önce birini gerçekten sevmedim. Bilemem," dedi.

"Birlikte üstesinden geleceğiz."

"HyeRim, açıkçası senin pek buna karışmanı istemiyorum... Daha önce kendimi tutmak zordu," dediğinde hızlıca onu susturdum. "Ama üstesinden geldin," dedim. Azıcık heyecanlanmıştım açıkçası. "Ciddiyim. Yanında olacağım, gerekirse uyku uyumam ama bunu aşacaksın!"

"Zor, zor..." dedi Yoongi. Sürekli beni reddediyordu. Umudunu iyi kaybetmişti... Geri kazandırırdık o zaman!

"Yeni albüm mü çıkaracaksın? Kendini stüdyoya mı kapatacaksın?"

"Büyük ihtimalle." Dedi Yoongi. Yere bakıyordu, başını kaldırmıyordu. Kenetlenmiş parmaklarını biraz gevşetmişti. Boşlukta hissettirmişti. 

"Albümdeki 3 şarkı benden! Ben yapacağım o şarkıları," dedim gaza gelerek. Önemli olan onu canlandırmaktı nasılsa! "Bütün şarkılarına da arka vokallik yapacağım!"

Yoongi başını kaldırmış, şaşkınca bana bakıyordu. Ona karşılık hafifçe gülümsedim, biraz çarpık bir gülüştü bu. "Hadi hadi,iki tane de düet yapalım. Bana uyar!"

Yoongi gerçekten şok olmuş gibiydi. Hayır, direkt donup kalmıştı öylece. "Ya! Yoon!" Dedim onu hafifçe dürterek.

"Hastaneden çıktığın günün ertesi günü stüdyoya geliyorsun, akşama kadar stüdyodayız. Sana o uygulamayı ve müzik padini kullanmayı öğretmeliyim."

(...)

merhaba
bu sıralar outro yazmakta pek iyi değilim gibi -.-
duygularım da biraz sönük bu aralar, daha iyi hissetmeliyiiiiim
yüksel modum yükseeeeeeeeel
kendinize iyi bakııııııııın
sizleri seviyorum
cidden ama ha şaka falan yok
kalbim pataküte atıyor
gözümden uyku akıyor
iyi geceleeeeer
-hyhyhye'niz

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now