elli dört : pt.1

3.1K 295 112
                                    

Akşam eve taksiyle gelmiş ve olanlatı anneme anlatmıştım. Annem bu durumun gerçekten kötüye gittiğini düşünüyordu. Üstelik bizim birleşmemizin pek de kolay olmayacağını bana açık açık söylemişti. Haklıydı da, "pat" diye ayrılmıştık ve kolayca birleşemezdik.

Yatağımda duvara doğru döndüm. Bu gece, özellikle okulda son yaşadığım andan beri kötü hissediyordum. O beni gerçekten kolayca atabilmişti, ben ise kuyruk gibi onun peşindeydim.
Beni bir sürtük konumuna düşüren Kwon'dan ise hala bir haber yoktu. Onu en kısa zamanda öğretmenlere şikayet etmeli ve güvenlik kamerası görüntülerini kanıt olarak göstermeliydim. Elimde olan tek somut şey oydu; o da olmasa zaten...
Tutmayan uykum ve berbat düşüncelerim yüzünden daha da kötü hissediyordum. Uyumaya ihtiyacım vardı ve uyuyamadığım için bedenim çökmüştü. Yataktan kalkarak pijamalarım yerine tayt ve uzun kollu bir tişört giydim. Saçlarımı açtım ve montumu da giydikten sonra kısa, rahatlatıcı bir yürüyüşe hazırdım.
Öncelikle anneme haber vermek için salona gittim.
"Anne."

Ona seslenmemle yerinde sıçradı.

"Uyumamış mıydın sen?"

Bakışlarını bana çevirdi.

"Bu saatte nereye?"

"Sadece...yürüyeceğim az. Kafa dağıtmak istiyorum."

Bakışlarını elindeki tablete indirdi ve gülümsedi.

"Buraya gel. Senin için iyi bir şey buldum."

"Ne gibi?"

Ona doğru adımlarken ellerimi cebinden çıkarmıştım. Koltuğun arkasına avuç içlerimi dayadım ve ekrana eğildim.

"Tatil gibi. İnan bana senin için çok iyi olacak. Otel oldukça kaliteli. Çok seveceksin."

'Daegu ...Hotel--4 yıldızlı otelde sakinliğin keyfini sürün!'

"Bilemiyorum anne. Senin de gelmen iyi olmaz mıydı?"

"İşe gidiyorum tatlım, biliyorsun. Ama inan bana kötü olmayacak." Anneme güvenim sonsuzdu elbette, ancak oraya gittiğimde yalnız hissetmeyecek miydim? 

"Anne yalnız ola-"

"O kadar yalnızlıktan bir şey olmaz. Beni ara, hatta görüntülü ara. Öğle yemeğini yerken falan manzarayı izlersin."

"Pekala, ne zaman gideceğim peki? "

 Tablete bir kaç kez tıkladı ve otobüs biletlerine bakmaya başladı. Ben uçaktan çok otobüs yolculuklarını daha çok severdim. Uzun yolculuklarda müzik dinlemeye bayılırdım. Ah bir de ikramlar. O ikramları çok severim!

"Biletini alıyorum. Hala dışarı çıkmak istiyorsan çık ama yarım saatten fazla sürmesin, hava soğuk."

 Gülümseyerek koltuktan uzaklaştım. "Tamamdır. Çıkıyorum!"

(...)

Amfi tiyatroya yavaş adımlarla yürümeye başladım. Yağmur yağmaya başlamıştı hafiften. Üçüncü basamağa oturdum ve bacaklarımı kendime çektim.

 Titreşmeye başlayan telefonumu açtım ve mesajlara baktım.

NeoRa: Görmedim demeyin!

Suga yeni bir şarkı yayımladı

Suran söylüyor ama çok güzelll

delireceğim, o güzel elleriyle düzenlediği güzel şarkılara

bayılıyorum

İnHara: Link at

çabuk

sound || min yoongiWhere stories live. Discover now