Beauty And Ugly*

393 50 207
                                    

Bir varmış, bir yokmuş. Eski zamanlarda zengin bir tüccar varmış. 2 kızı bir oğlu olan bu tüccarın kızlarının ikisi son derece bencilmiş. Ama oğlu, yani adı Katsuki olanı hem iyi kalpli hem de para delisiymiş.

Bir gün tüccar, gemilerinin şiddetli bir fırtınada battığı haberini almış. Zavallı adam varını yoğunu kaybetmiş, geriye bir tek kasabadaki küçük evi kalmış. Açgözlü iki kardeş bu durumdan hiç hoşlanmamışlar. Yatakta yatmak ve oflayıp puflamaktan başka bir şey yapmaz olmuşlar. Evin bütün işleri Katsuki'ye kalmış.

Bir zaman sonra tüccar kayıp gemilerinden birinin limana ulaştığını duymuş. Haberin doğru olup olmadığını öğrenmek için yola çıkmadan önce kızlarına ve oğluna, dönüşte size ne hediye getireyim, diye sormuş. Açgözlü iki kardeşin neşeleri hemen yerine gelmiş.

“Elbiseler ve mücevherler!” isteriz demişler.
“Peki ya sen Katsuki?” diye sormuş tüccar.
Hesabıma Bitcoin yatır. O bana yeter,” demiş Katsuki.

Birkaç gün sonra tüccar evine dönmek üzere üzgün üzgün yola koyulmuş. Yine yoksulmuş, çünkü son gemiden ona kalan paraları da dolandırıcılara kaptırmış. Akşam karanlığı bastırırken bir ormana varmış. Orman hem karanlık, hem de soğukmuş. Şimşekler çakıyor, rüzgar yerden karları havalandırıyormuş. Uzaklardan kurtların uluma sesleri geliyormuş.

Tüccar nereye gittiğini bilmeden atıyla birlikte karların üzerinde bata çıka saatlerce yol almış, derken birden ileride pencerelerinden dışarı parlak ışıklar sızan son derece güzel bir şato görmüş. Ama bu çok garip bir şatoymuş, çünkü şöminelerinde harıl harıl ateş yanmasına, bütün odaları gün gibi aydınlık olmasına rağmen ortada kimsecikler yokmuş. Tüccar seslenmiş, seslenmiş, cevap veren olmamış. Sonunda, beklemenin bir anlamı olmadığını anlayınca, atını ahıra bağlamış ve salondaki uzun masanın üzerinde hazır bekleyen yemeği yemiş. Sonra bir yatağa yatıp uyumuş.

Sabah uyandığında onun için bırakılmış yeni giysiler bulmuş yanı başında. Aşağıda da güzel bir kahvaltı onu bekliyormuş.

“Bu şato, bana acıyan iyi kalpli bir periye ait herhalde,” demiş tüccar.
“Ona bir teşekkür edebilseydim keşke.”

Tüccar şatodan ayrılırken, masanın üzerinde bir kağıt, kağıdın üzerinde de Banka Hesabının şifresini fark etmiş. ‘Hiç yoksa Katsuki'ye verdiğim sözü yerine getireyim,’ demiş içinden. Masadaki şifreyle banka hesabına girip Bitcoin'i Katsuki'nin hesabına yatırmış. Ama yatırır yatırmaz müthiş bir kükremeyle inlemiş her yan. Çalıların arkasından korkunç görünüşlü bir canavar çıkmış. Öylesine korkunçmuş ki, tüccar neredeyse korkusundan bayılacakmış.

Seni değer bilmez adam!” diye kükremiş Canavar. “Hayatını kurtardım! Seni besledim, giydirdim! Sen kalkmış beni soyuyorsun. Hemen ölmeyi hak ettin!”

Tüccar Canavar’ın karşısında diz çökmüş. “Bitcoin'i çocuklarımdan biri için hesaba yükledim efendim,” demiş.

Ben efendi falan değilim, bir Canavar’ım,” diye hırlamış yaratık. Sonra tüccarın tepesine dikilmiş. “O değerli çocuklarına gelince… Git, sor bakalım onlara, hayatına karşılık içlerinden biri gelip benimle birlikte yaşar mı? Bu teklifimi kabul eden olmazsa, üç ay içinde öleceksin.”

Tüccar gün ışığıyla aydınlanmış ormanın içinden, üzgün bir şekilde atını sürüp evine dönmüş. Evde iki bencil kız kardeş babalarının başından geçen korkunç maceraları dinlerken kıllarını bile kıpırdatmamışlar. Babaları onlara giysi ve mücevher getirmedi diye küplere binmişler. Ama Katsuki onlar gibi yapmamış.

ʙᴇᴀᴜᴛʏ ᴀɴᴅ ᴜɢʟʏ ¦ᴋɪʀɪʙᴀᴋᴜWhere stories live. Discover now