Fractures du Coeur

Start from the beginning
                                    

Çok özlemişti.

Delicesine  özlemişti bu geniş omuzlu bebeği andıran adamı. Kameralar ve diğer insanların yanında zaten uzak duruyorken bir de bir günlük tatilini onunla geçiremeyince bu özlem son raddesine gelmişti.

Bir de Jung Su'nun kendisini zorla öpmesinden sonra oluşan o suçluluk duygusu ile iyice sarıldı sevgilisine. 

İncecik belde ellerini gezdiriyorken ensesinde dudaklarını gezdiriyordu.

Jin ise hiç kıpırdamıyordu. Sessiz ağlamak zor iken Jungkook işini iyece zorlaştırıyor,içinden gelen bağıra çağıra ağlama isteğini körüklüyordu.

Şimdi ağlamak istemiyordu. Bu kolların sahibi tarafından bu haldeyken yine o kollarda delicesine ağlamak istemiyordu.

Bekledi. Sadece Jungkook'un uyumasını bekledi.

Düzenli nefes seslerini ensesinde hissederken yavaşça beline dolanmış kolları çözüp usulca doğruldu yataktan. 

Yoongi'ye baktı. Yatakta yüz üstü uzanmış yorganı yere tekmelemişti. Jin odadan çıkmadan üzerini örtüp terden ıslanmış saçları anlından ayırıp usulca çıktı odadan.

Bu sırada Jungkook yarı açık gözleriyle kapanan kapıya bakmıştı.


Jin odadan çıkar çıkmaz elini ağzına koymuş ve hıçkırıklarını avunca hapsetmişti. Kimseyi uyandırmak istemiyordu. Her zaman olduğu gibi acısını içinde yaşamak istiyordu.

Gözyaşı bir biri ardına güzel gözlerinden akarken mutfağa yöneltmişti yorgun bedenini.

Titreyen elleriyle bir bardak su doldurmuş, masanın başına geçmiş öylece bırakmıştı bedenini bir sandalyenin üzerine.

Düşünüyordu.

'Neden böyle oldu? Her şey yalan mıydı? O sarılmaları o öpücükleri... hepsi, hepsi yalan mıydı?'

Jin bu sorularla dolup taşan beyni ve gözyaşları ile öylece kalakaldı mutfakta.

&&

Jungkook yatakta yarı açık gözleriyle Jin'i bekliyordu hala. Gözü dijital saate takıldığında gideli yarım saat olduğunu fark etmiş ve hızla doğrulup endişeyle çıkmıştı odadan.

İlk önce banyoya bakmış orada olmadığını gördüğünde ise hızla mutfağa yönelmişti.

Mutfağa girdiğinde ise Jin'in kırmızı ve yaşlı gözleriyle önündeki yarısı dolu bardağa baktığını gördü.

Endişeyle yanına giderken tüm bunların sebebinin kendi olduğunu aklının ucundan dahi geçirmiyordu.

'' Jin, bebeğim ne oldu iyi misin?''

Ancak Jin'den cevap alamadı. Jin sadece önündeki bardağa bakmaya devam etti.

Jungkook endişeyle Jin'i omuzlarından tutmuş hafifçe sallayarak tekrar konuştu.

'' Sevgilim iyi misin, lütfen konuş benimle.''

Jin kızarmış gözlerini bardaktan çekip Jungkook'a dikti. 

Jungkook bu bakışlarla üşüdüğünü hissetti. Ufak bir ürperti bedenini yalayıp geçerken öylece baktı karşısındaki yıkılmış adama.

'' Zamanında uzak bir ülkede ufak bir çocuk yaşarmış. Diğer arkadaşları onu dışladığı için tüm gün televizyon izlermiş. B-bir gün televizyonda uzun boylu yakışıklı bir adam sahnede şarkı söylerken çocuk onu izlemiş ve o b-büyük alkış tufanıyla hızla yerinden doğrulup kararını vermiş. Şarkıcı olmak olmuş hayali. N-nedeni neymiş biliyor musun? Bilmiyorsun ama ben biliyorum. Nedeni insanlardan biraz sevgi ve saygı kazanmakmış. Belki böylece çok arkadaşı olur ve hiç yalnız kalmazmış.

ÈtincelleWhere stories live. Discover now