35.35

4.4K 233 160
                                    

Kesinlikle okuyun. Çünkü bu bir not. :')

Bölüm sınırı koyacağım kızışlarım, çünkü hem okul BAYAAAAAĞ bir çöküş yaşadı wattpad okuyucu kitlesi olarak xksşsm veya sadece ben yaşadım.

Öyle işte koyacağım ki hem bana sınır olsun hem sizi :)

Sizi seviyorum iyi okumalar.

BÖLÜM SINIRI 80 VOTE, 120 YORUM.

Gitmişti, gelmemişti.

Korkuyordum.

İki gün olmuştu, aramamıştı, aramalarıma cevap vermemişti.

Korkuyordum.

Ne yapıyordu? Ne yapmıştı? Ne yapacaktı?

Neden bu kadar tepki vermişti ki? Alt tarafı öz olmadığını biraz garip bir şekilde öğrenmişti; düşmanının, sevgilisinin ve kardeşininin bu gerçeği bildiğini öğrenerek öğrenmişti.

Evet biraz sarsıcı olabilirmiş.

Mert'i istiyordum, sıcak kahveleri istiyordum ama gelmiyordu, bir adım atmıyordu.

Gururuna mı yedirememişti?

Mert bu kadar gurur yapacak biri değildi, annesini babasını daha fazla perişan etmeden döner gelirdi.

Bilirdi annesi ve babası mahvoldukça toparlanamayacak, düzelemeyecek bir yola gireceklerine.

İki gün olmuştu.

Bu iki günde Mihriban teyzem ayağa kalkamayacak, Ahmet amca işe gidemeyecek duruma ulaşmış, Asu ise durumun sandığından daha ciddi olduğunu, bu kötü olayları kendi suçu olduğunu söyleyip söyleyip kendini yiyor ve suçluyordu.

Destek için ne kadar zamanımız varsa Mihriban teyzelerdeydik annem ile ancak elden ne gelirdi ki?

Mert bir kere tavrını, sertliğini koymuştu ortaya.

Kırgınlığını, çaresizliğini ve üzüntüsünü de...

"Üç, iki, bir ve sıfır. Bravo Mert! Tam üç gün! Rekor!"

Ellerimi odamın tavanına doğru kaldırdım, olabildiğince bağırdım.

Evet, şuandan itibaren de üç gündür yoktu Mert.

Elim çaresizce telefona gitti yeniden, aramakla aramamak arasında gidip geliyordum.

Beynim zorlamamam için yalvarıyor, kendi istediğinde döneceğine, turp gibi karşımızda dikileceğine ve kemikli suratına bir tane şamar patlatacağımı söyleyip beni buna inandırmaya çalışıyordu, ancak kalbim aramamı gelince yeniden vurabileceğimi söylüyordu.

Sıkıntıyla oturduğum yerden ayaklandım, telefonu eşofmanımın cebine sıkıştırdım, en azından aramamak için bir şeyler yapabilirdim.

Ayaklarımı yere sürüye sürüye bıkkınlıkla odamdan çıktım, merdivenlerin başına oturdum ve bacaklarımı uzatıp kaymaya başladım.

Sıkılıyordum, merak duyuyordum ve üzülmekten kendimi alamıyordum.

"Ne oldu da kayacak kadar moralsizsin?"

Son basamakta bağdaş kurup, dibimde dikilen, üsten bana bakarak pişkince sırıtan Anıl'a doğru kaldırdım başımı. Bir gözümü ışık alıyormuş gibi kapattım.

Ama almıyordu.

"Mert, üç gün yaklaşık beş dakikadır görünürlerde yok ve telefonlarıma cevap vermiyor. İki hafta sonra buradan gidiyorum ve hiç kimse üzülmüyor, Ömer'i, sizi nasıl bırakacağım onu düşünüyorum kara kara. Sıla hamile haliyle orada nasıl olacak onu edindim dert. "

ERKEK LİSESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin