🍁12

4.5K 364 183
                                    

Sabah Hyunjin'in beni bırakarak erkenden çıkması aklıma gelebilecek en son şeydi fakat tüm evi aramama rağmen onu bulamamam bunun gerçekleştiğinin göstergesiydi.

Onu arayarak fazlası ile oyalandığım için geç kalacağım kesindi. Bende bunu umursamayıp her şeyi ağırdan alarak hazırlandım. Ders başlangıcı 08.30 olmasına rağmen ben ancak 09.10 sularında evden çıkmıştım.

Ana caddeye varınca ilk gelen taksiyi durdurdum ve okulun adını söyleyip geriye yaslandım. Hyunjin beni evde bırakmanın bedelini ödeyecekti. O bir trip atacaksa ben on trip atacaktım. Hodri meydan!

Taksi durunca geldiğimizi anlamıştım. Ücreti ödeyip hızla okul bahçesine giriş yaptım. Ders çoktan başladığı için kimse yoktu. Koşarak sınıf kapısına ulaşınca öncelikle nefesimi dizginledim.

Bayan Min içerde ders anlatıyordu ve ben açıkçası girmeye korkuyordum. Yine de yaşanılan bunca şeyden sonra bana müsamaha göstereceğini düşünüyordum. Yani umarım öyle olurdu. Kapıyı çalıp içeriye girerken sınıftaki tüm gözler beni bulmuştu.

Bayan Min'in yanına ilerleyip hafifçe eğildim önünde. Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu.

"Geç kaldığım ve dersi böldüğüm için özür dilerim Bayan Min."

Ben azarlamasını beklerken aksine yüzüne samimi bir gülümseme yerleştirip yerime geçmemi söylemişti. Evet dediğim gibi şu an okulda en çok müsamaha gösterilen öğrenci bendim.

Hyunjin'in hemen önüne, Jisung'un yanına oturdum. Göz ucu ile Hyunjin'e baktığımda önündeki kağıdı karaladığını görmüştüm. Umrunda değildim yani. Jisung'un sesini duyunca bakışlarımı ondan ayırdım.

"Dün gece kaçta uyudun kim bilir!"

Yakınırcasına söylemişti. Cevap olarak ise sadece omuz silktim. Dün gece saat 02.00'a kadar Jisung'tan şarkı dinlemiş sonra onun uyumasına izin verip telefonu kapatmıştım. Fakat kendim gece 04.00'a kadar uyanık kalmıştım.

Jisung başını iki yana sallayıp önüne dönerken bende kendimi derse vermeye çalıştım. Başarısız olduğunu atlama! Çalan zil ile yerimden kalkıp sınıftan çıktım. Lavaboya yönelirken göz ucu ile baktığımda Hyunjin'in de sınıftan çıktığını görmüştüm.

Lavaboya girip elime ve yüzüme bir su çarptıktan sonra tekrar sınıfa yöneldim fakat kolumu kavrayan güçlü bir el beni durdurmuştu. Önce esmer tene ardından yüzüne çıkardım bakışlarımı.

Tae Oh...

Sinirle kolumu çekip sınıfa doğru adım attım fakat yine beni durdurmuştu.

"Biraz konuşalım, lütfen."

"Ben şeref yoksunu insanlar ile iletişim kuramıyorum!"

Dediklerim ile sinirlendiğini anlamıştım. Yüz kaslarının gerilmesinin başka açıklaması olamazdı. Onu böyle görmek inanılmaz zevk vermişti.

Tekrar kolumu çekecektim ki bir anda Tae Oh'un yüzüne inen yumruk ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Yere düşen Tae Oh ve onu yumruklamak adına üzerine çıkan Hyunjin girmişti görüş alanıma. Gözlerim kocaman açılırken koridordaki öğrenciler sadece izliyordu.

Onlardan asla bir istekte bulunmazdım. Hyunjin'in kolundan tutarken bağırmanın faydası olmayacağını bildiğim için kulağına fısıldadım.

"Lütfen bırak."

Bir süre eli havada kaldı. Ardından bana baktı ve hızla ayaklandı. Daha ne olduğunu anlamadan kolumdan tutup çekiştirmeye başlamıştı. Onu ilk defa böyle sinirli görmenin şaşkınlığı vardı üzerimde.

End Desire🍀 "Hyunjin" (✔)Where stories live. Discover now