8

2.7K 258 164
                                    

Sabah uyanıp pantolomu giydim ve günlük beyaz bir tişört geçirdim üzerime, hızlıca kendi minik kahvaltımı yapıp saçlarımı hallettim ve evden çıktım.

Hayır bir saniye, Jaehyun bugün bir saat geç uyanacaktı!

Ne olur ne olmaz diye okuduğum ve devamını da okumak için çok heves ettiğim kitabımı da aldım yanıma. Şoför kapıda bekliyordu, Jaehyun haber vermemişti sanırım.

Arka koltuğa oturup selam verdim ve kitabımı açarak okumaya başladım, kısa süre içinde gelmiştik zaten Bay Jung'un evine.

Şifreyi girip kapıyı sessizce açtım ve salona geçtim. Siyah deri koltuğa elimdeki kitabı ve tableti bırakıp mutfağa ilerledim.

Sonuçta kahvaltıyı hazırladığım anda uyanması gerekmiyordu.

Kahvaltıyı yavaş hazırlamaya çalışmıştım ama kısa sürede hazır olmuştu. Bu yüzden saati kontrol ederek Jaehyun'un odasına gittim, uyandırmayacaktım çünkü daha bir saat olmamıştı fakat kontrol etmek istemiştim.

Kapıyı yavaşça açıp yanına ilerlediğimde terlediğini gördüm, banyodan biraz peçete alıp yanına geri gittim ve peçete ile yüzünü silmeye başladım.

Gözlerini hafif açıp bana baktı.

"Taeyong?"

"Çok terlemişsiniz, tişörtünüzü değiştirseniz iyi olur."

"Üşürken nasıl terleyebilirim Lee?"

Tamam, aşkımı göz ardı etmeye çalışıyordum fakat... sesi çok boğuk çıkıyordu ve... Tanrım bana yardım et!

"Terlemişsiniz Bay Jung."

Üzerindeki battaniyeyi atıp oturur hale geldi ve elini ensesinin aşağısına sürdü. Ardından ıslak eline bakıp tişörtüne sürdü ve dolaptan başka bir tişört alıp yatağa koydu. Terli tişörtünü çıkartıp yere fırlattı, yeni tişörtü alırken mırıldandım.

" Bir vücudunuzu silseydiniz."

Tişört kolundayken bana baktı.

"Nasıl?"

Yere attığı tişörtünü elime alıp yanına yaklaştım ve yatağa bakmaya çalışarak koluna sürdüm.

"Böyle, terinizi alsın."

Bana bir süre bakıp boğuk sesiyle, sanki hapşuracakmış gibi bakıp mırıldandı.

"Taeyong... sen yapsana."

Aslında sevsem de utandığım için yapamazdım ama hasta haline kıyamadım,  yatağa bakmaya çalışarak göğsünden beline sürtmeye başladım tişörtü. Kollarını kaldırdığında sırtına doğru ilerledim, ama sırtına geçtiğimde bacağımı yatağa koymam gerekmişti.

Sırtının sonlarına geldiğim zaman ise kafasını kaldırıp gözlerime baktı, yüzlerimiz yakındı. Ardından yüzümü inceledi, tişörtü tutan elim sırtından yatağa indiğinde bakışlarını boynuma sabitledi.

Geri çekilip ayağa kalktım, ardından utangaç bir şekilde mırıldandım.

"Size çorba yapmamı ister misiniz? Bir de biraz daha terlerseniz hastalığınız geçer sanırım."

"Taeyong."

"Efendim?"

Çok boğuk konuşuyordu, çok hastaydı. Canım yanmaya başlamıştı.

"Annemi çağırsana, telefonumdan."

Çocuksu isteğine hafif gözlerim dolarken gülümsemeye çalışıp mırıldandım.

"Ararım tabi, biraz daha uyuyun siz. Telefonunuz nerede?"

"Bilmiyorum, komidinde olabilir."

Tişörtünü üzerine geçirmeyip yere attı ve battaniyeyi üzerine çekti. Önce komidine baktım ama bir telefonla karşılaşmadım.
Etrafa bakınırken Jaehyun'un başını koyduğu yastığın altında telefonun ucunu gördüm.

Yavaşça elimi uzatıp telefonu çektim ve odadan çıktım, salona inerken gözlerim doldu.

Çocuk gibi annesini istemişti ya!

Salona inip telefonu açtım ve rehbere girdim, şifre koymamıştı.

Jaemin

Roseanne

Taeyong

Annem

Baba

Diğer insanlar iş adamlarıydı sanırım, bu yüzden "Annem "   yazısına tıklayıp telefonu kulağıma koydum.

Çaldı, çaldı, çaldı...

En sonunda ise  çalma sona erdi.

Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor, sinyal sesinden sonra sesli mesajınızı bırakabilirsiniz.

Kapatıp tekrar aradım, tekrar ve tekrar.

En sonda telefonu cebime atıp mutfakta bulduğum çorbayı yapmaya başladım.

...

Ben çorbayı karıştırırken telefonun cebimden çekildiğini hissettim, hızla arkama döndüğümde Jaehyun ile karşılaştım.

Gözleri kızarmıştı, hafifçe burnunu çekiyordu.

"Annemi aradın mı?"

Göğsüne bakıp üzgünce mırıldandım.

"Aradım ama ulaşamadım, ama tekrar arayayım hemen!"

Telefonu alamadığı cebimden çıkartıp kilidini açtım ama elimden alıp salona geçerken üzgünce mırıldandı ve gidip kendini koltuğa bıraktı.

"Boşversene, hiçbir zaman yanımda olmadı ki."

Çorbanın altını kapatıp bir kaseye doldurdum ve tepsiye koyarak yanına ilerledim. Tabletimi masaya koymuştu ama kitabımı eline almıştı, arkadaki tanıtımı okuyordu.

Yanına oturup çorbayı bacaklarıma koydum ve kaşığı elime aldım, ağzına uzatırken soğukça mırıldandı.

"Çorbayı masaya bırak Taeyong, ben  içerim."


Bay Jung   - JaeYong-Where stories live. Discover now