7

2.8K 251 55
                                    

Evin kapısını açıp adımımı içeri attım ve ayakkabılarımı çıkarmaya başladım, bu sırada uyumasını istediği ama uyumayan Sicheng yanıma gelerek arkamdaki kapıyı kapattı.

''Çok yoruluyorsun, çalışmaya devam etmek istediğine emin misin?''

Ona yorgun gözlerime yakışır bir biçimde yorgun bir gülümseme sergiledim ve içeri geçtim, tabletimi şarja takarken onu azarlamaya başladım, azarlamayı sevmiyordum ama uykusu önemliydi. Benim için uykusundan olmamalıydı.

''Neden uyumadın?''

''Uyku tutmadı, bende sana yemek hazırladım. Gerçekten denedim Taeyong, uyuyamadığımı biliyorsun.''

Tableti prizin altına bırakıp yanına ilerledim ve kolumu omzuna attım.

''Bir güzel yemek yiyelim, ardından birer kahve içip konuşalım.  Yuta'ya yarın erken saatlerinde meşgul olacağını söyle.''

''Peki, söylerim.''

Gözleri kızarmıştı ve gözünden uyku akıyordu.

''Belki de Yuta'ya bundan bahsetmelisin.''

''İstemiyorum.''

Sicheng daha önce ilaç kullanmıştı uyku için fakat bir işe yaramadığını düşündükten sonra içmemeye başlamıştı. Bunun bir hastalık olduğunu düşündüğünden Yuta'ya bu konu hakkında bir şey söylemek istemiyordu.

''Jaehyun ile nasıl gidiyor?''

Tamam, sırıtmamı engelleyememiştim.

''Sarıldık, üstelik karısıyla gerçekten duygusal bir ilişkisi olmadığını da öğrendim.''

''Hım...''

Sicheng masaya otururken sakince tepki verdiğinde idrak etmesini bekledim. Uyuyamadığı zamanlar gerçekten aptal oluyordu fakat bu tamamen uykudan kaynaklıydı.

''Ne?''

Evet, idrak etmişti.

''Her sabah odasına girerek uyandırıyorum onu, resmini bile çektim.''

Ağzı açık kalırken gülüp sandalyeye oturdum ve önümdeki çubukları elime aldım.

''Sana kötü davranmıyor değil mi? O...  çok sert gözüküyor.''

''Tabi ki bağırıyor şirkette de, bana fazla bağırmıyor. Bağıracağını da düşünmüyorum.''

''İyi o zaman, sana bir şey olmasın da.''

Ona samimi bir gülümseme verip hızlıca önümdeki tteokbokkiyi yemeye başladım, o da hızlıca yediğimi görünce kahve makinesini çalıştırdı.  Odanın içerisinde elektrikli kahve makinasının sesi ve benim yemek yeme seslerim vardı. Bu yüzden Sicheng'e baktım.

''Bir sorun mu var?''

''Yok da... ne oldu ki? Yüzüme niye öyle bakıyorsun?''

''Yuta ile mi bir şey oldu?''

''Annem ve babam boşanıyormuş da, Dejun kimde kalacak ona takıldı kafam. ''

''Arasaydın ya.''

''Kapıyı açmıyormuş, konuşamadım.''

''İstersen geçici bir süreliğine oraya gidebilirsin, kardeşini buraya getirebilirsin.''

''Yok, Dejun akıllı çocuktur. Boşanmalarına izin vermiş ama kimde kalmak istediğini söylememiş. Ardından odaya kapanmış işte.''

''Depresyon falan-''

''Yemek yiyormuş,dışarı da çıkıyormuş. Sadece anne ve babamla konuşmuyormuş. Bende ''düşünüyordur, gitmeyin üzerine'' falan dedim. İyi mi yaptım sence?''

Biraz düşündüm, o ise suratıma baktı ben cevap verene kadar.

''Sicheng bence kardeşinin yanına gitmelisin, sana ihtiyaç duyuyor olabilir. Ben idare ederim, kabul ederse Yuta'yı da alırsın yanına.''

Biraz yüzüme baktıktan sonra kafa salladı. 

''Bunu yarın Yuta ile konuşurum.''

Ben yemeğimin sonlarına yaklaştığım sırada kahve makinasının sesi geldi ve yavaşça bardaklara kahveleri dökmeye başladı.

''Su faturası geldi, ne zaman ödeyeyim?''

Arkamı dönüp mutfağa koyduğumuz takvime baktım, takvimi mutfağa koymuştuk çünkü işim olmadığı sıralar Sicheng ile yemek yapma sıramız vardı.

''Yarın öderim ben.''

''Emin misin?''

''Evet.''

''Fatura buzdolabının üzerinde asılı.''

''Peki.''

Bitirdiğim yemeğin tabaklarını lavaboya bırakıp kahvemi aldım ve yavaşça salona gittim. Büyük penceremin yanına oturduğumda Sicheng de aynısını yaptı.

Sessizce yıldızları izliyorduk, evde bizim çıkardığımız kahve  sesleri dışında bir ses yoktu.

''Ailenin ayrılmasına üzüldün mü?''

''Aslında hayır, geçinemiyorlardı. Düzgünce boşanma kararı aldıkları için mutluyum aslında. Sadece biraz kardeşime üzülüyorum ama onun da mutlu olacağına eminim.''

 ''Peki, başka sorun var mı? Seni üzen bir şey.''

Biraz bakıştık, onun için endişelendiğimi bilirdi. 

''Aslında... korkuyorum Taeyong. Bana Jaehyun'un sana iyi davrandığını söylüyorsun ama o adama güvenemiyorum.Seni üzebilir... homofobik olabilir ya da seni aşağılayabilir.''

''Jaehyun'un eşcinsel bir düğünde bulun-''

''Evet, evet biliyorum. Ama eşcinsel düğüne sırf bir iş adamının kızı diye katılmış da olabilir. Endişeleniyorum Taeyong.''

Bacağımı bacağına atıp sırıttım.

''Söz, beni üzerse çıkacağım işten. Tamam mı?''

kafa salladığında elindeki kahve bardağını aldım, kahvesi bitmemişti ama saat geç oluyordu.

''Doğru yatağa, hadi!''

Onu kovduktan sonra odama gidip üzerimi değiştirdim ve tabletteki planı gözde geçirdim. Telefonuma baktığımda ise işe alındığımda kaydetmek zorunda olduğum numaradan bir mesaj olduğunu gördüm.

Taeyong uyuyor olabilirsin diye mesaj atıyorum, kendimi pek iyi hissetmiyorum. Yarın evde çalışacağız, sen yine sabah gelip beni uyandıracak ve kahvaltı hazırlayacaksın. Planda değişen tek şey bir saat geç uyanacak olmam ve şirkete gidip birkaç dosya aldıktan sonra eve geri dönece olmamız. Rahat -çok rahat olmayacak şekilde- bir şeyler giyebilirsin.

 Mesaja ne cevap vereceğimi uzunca düşündükten sonra uygulamaya geçtim.

Mesajınızı aldım Bay Jung, istediğiniz gibi yapacağım. İyi geceler.

Ardından telefonu bir kenara koyup uzandım yatağıma. 

İyi geceler Jaehyun, yıldızlar seninle olsun.






Bay Jung   - JaeYong-Where stories live. Discover now