5

2.7K 236 365
                                    

"Bana yemek getirme Taeyong."

"Ama Bay Jung eğer yemek yemezseniz bitkin düş-"

"Taeyong! Dediğimi- neden geldin?"

Birden arkama odaklanınca bende döndüm, Roseanne içeri gelip Jaehyun'un önüne oturdu ve çantasını yanına koydu.

"Alışverişe çıkacağım, para lazım."

"Sana daha dün bayağı para verdim, ne ara harcadın?!"

Roseanne Jaehyun'a getirdiğim donutlardan birini aldı ve ısırdı. İçimi garip bir duygu doldurunca tabletimi alıp arkamı döndüm ve odadan çıktım, eşlerin kavgalarını dinlemek istemiyordum.

Kahve makinasının yanına gidip kendime bir kahve yaptım ve şirketin arka bahçesine çıktım, elimdeki kroki her yeri gösterdiği için memnundum.

Bir banka oturup arkama yaslandım ve kahvemi yudumlamaya başladım, ne kadar süre geçti bilmiyorum ama Donghyuck koşarak geldi ve beni kolumdan çekti.

"Bay Jung... Bay Jung seni çağırıyor. Çok sinirli!"

Nefes nefese olmasına aldırmadan kahveyi eline tutuşturdum ve koşmaya başladım.

"Kahve içer misin? Teşekkürler!"

Odaya geldiğimde neredeyse yere yapışmak üzereydim, ayaktaki Jaehyun'a bakıp ona ilerledim. O ise beni fark edip kolumdan tuttu ve kendine çekti.

"Neredesin sen?!"

"Ben... arka bah-"

"Ben sana 'git' dedim mi?"

Kafamı eğip ayaklarımıza baktım, ardından Roseanne'in sesini duydum.

"Jaehyun para ver."

Kolumu bırakıp masasına ilerledi ve çekmecesinden cüzdanını çıkartıp kredi kartını Roseanne'e uzattı.

"Alışverişi abartma!"

Roseanne odadan çıktığında Jaehyun bana döndü ve sert sesiyle konuştu.

"Şu masadan haberim olmadan ayrılma! Benim sekreterim sen misin Donghyuck mu?!"

"Üzgünüm Bay Jung, bir daha olmayacak."

"Personel dosyalarını getir bana, sonra da Jongdae'yi çağır!"

Odadan çıktığımda tekrar bağırdı.

"Nereye gidiyorsun?!"

"Arşiv odasına."

"Personel dosyaları burada!"

Odada bulunan, gösterdiği dolaba ilerleyip dosyaları aldım ve masasına koydum. Gözlerim dolmuştu, biri bana fazla bağırdığında kendimi tutamıyordum. Dosyaları koyup mırıldandım.

"Bay Jongdae'yi çağır-"

"Ağlama."

Kafamı yana çevirip burnumu çektim, sadece gözlerim dolmuştu.

"Ağlama tamam, ben sinirlendim sadece."

"Ağlamıyorum."

Sesim titrediğinde boğazımı tazeledim, masasından kalkıp önüme geldi ve belimden kendine çekti. Başımı omzuna yaslarken mırıldandı.

"Ama sen her bağırdığımda ağlayacaksan sıkıntı var."

Biraz omzunda durup kokusunu içime çektim, bu anı Sicheng'e anlatmak için çok heyecanlıydım.

Beni biraz uzaklaştırıp yüzüme baktı.

"İyi misin?"

Kafamı salladığımda kapı tıklandı, ardından daha biz ayrılamadan kapı açıldı ve ikili içeri girdi.

Jongdae bize bakarken Minseok gülmeye başladı.

"Biz sonra geliriz patron."

Minseok Jongdae'yi çekiştirirken Jaehyun beni hafifçe itip mırıldandı.

"Saçmalamayın, gelin buraya."

"Bay Jung şirketimizde uygunsuz davranışlar sergileyen ve personellerimizi rahatsız eden şahısı bulduk."

"Gerçekten mi? Kim?"

"Kim Jaebum."

"Bunu sana düşündüren şey ne Jongdae?"

"Güvenlik kameraları efendim, kameraları incelediğimde günün bir kısmının  hep kesildiğini farkettim. Biraz görevliyi sıkıştırdığımda itiraf etti."

"Çıkışını verin."

"Hemen."

Jongdae odadan çıkınca Minseok'ta çıktı.

"Ben ne yapayım Bay Jung?"

Ona aldığım donutlardan birini ısırırken mırıldandı.

"Oturup yemeğini ye, ardından bana bir kahve getir."







Bay Jung   - JaeYong-Where stories live. Discover now