FİNAL

240 38 96
                                    

Yağmurun altında, o sessiz sokakta, birbirimize gülerek bakarak yürüdüğümüz o anı hiçbir şeye değişmezdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yağmurun altında, o sessiz sokakta, birbirimize gülerek bakarak yürüdüğümüz o anı hiçbir şeye değişmezdim.

Ben, şu an, cidden, onunla, sokaktaydım!

Ne kadar yürüdük bilmiyorum, ama evimden fazlaca uzakta olduğuma emindim. Ve bu beni, zerre korkutmuyordu. "Ne güzel tesadüf.." dedim yanına yaklaşarak. "Seni bulmam.. Sonra, senin beni bulman.." durdu ve ellerini cebinden çıkarttı. Gülümsedi. 

Saniyeler sonrasında bomboş sokağı bir şarkı sesi doldurdu. 

Sign of the Times'ın tanıdık ritimiyle, ben de ona gülümsedim.

Önümde hafifçe eğildi ve elimi nazikçe tuttu. "Bu dansı bana lütfeder misiniz Hanımefendi?" bende nazikçe elini sıktım ve tebessüm ettim. "Seve seve.."

Beni kendine doğru, sokağın ortasına, çekti ve elini belime koydu. Bende omzuna doladım ve kendi etrafımızda acemice dönmeye başladık. "Asla öğrenmedik, ama daha önce de buradaydık.. Bu söz bizi neden bu kadar anlatıyor?" dedi kulağıma fısıldayarak. 

Ninni gibi gelen sesiyle gözlerimi kapattım ve omzuna yaslandım. "Bak, bizi anlatan bir cümle daha: buradan kaçmalıyız." sonra boynuna gömüldüm.

"Kaçabiliriz.." dedi yine aynı tonla. "Kaçalım o zaman."

Şarkının sonlarına doğru benden ayrıldı ve ellerimizi ayırmadan, geldiğimizin tersi yönüne yürümeye başladı. "Nereye gidiyoruz?" dedim. "Umri'ye." dedi net bir şekilde.

"Kaçmak, başkalarını bilmediği şekilde ortadan kaybolmaktır ama." durdu ve dönüp yanıma yaklaştı. "Üzgünüm, fakat benim, evde çıkmaya yıllarca korktuğu halde, kehribar renkli bir gözlü çocuk için sokağa fırlayan bir kız arkadaşım var." gülümsedim ve yanına doğru sokuldum. 

"Bu kız henüz üç dört saat önce sana dokunmamayı sevdiğini söylemişti. Ama bu şans bana verilmişti ve sevdiğinin kokusunu çekemeyenler, elini hissedemeyenler varken, ben bunu onlar içinde yapmayı istedim. Yani çatlak olduğu kadar da, düşünceli bir kız arkadaşın var." elimi beline doladım ve yalpalana yalpalana yolda ilerlemeye devam ettik.

**

"Nasıl yani? Ne demek gidiyoruz?" dedi Umri göz yaşları içinde. Hafiften dudaklarımı büzdüm ve kollarımı boynuna doladım. "Anneme her şeyi düzgünce açıkla tamam mı? Endişelenmesinler." dedim ve geri çekildim. "Yakari ve Sora'ya da mutluluklarımı dilediğimi söyle." dedim elini tutarak. "Ve en önemlisi, kendini üzme. Tamam mı?" dedim baş parmağımla elini okşayarak. Kafasını yavaşça salladı ve tekrar bana sarıldı.

Benden ayrıldıktan sonra Luka'ya da sarıldı ve evden sessizce çıkıp gittik. "Sence en fazla kaç gün parasız yaşayabiliriz?" dedim, benden biraz önde ilerleyen Luka'ya yetişebilmek için koşarken. "Paramızın olmadığını kim söyledi?" dedi beni kolunun altına alarak. Gülümsedim. "Peki, sence evden ne kadar ayrı kalabiliriz?" bu sefer o gülümsedi.

"Zaten, evimizdeyiz." dedi. "Doğru ya.." dedim. 

"En fazla bir ay." dedi. "Bence iki yapabiliriz ya." dedim bende ona bakarak. "Bir buçukta anlaşalım." elimi uzattım ve, "Tamamdır!" dedim. Elimi sıktı ve aynısını söyledi.

"Ee, şimdi ne yapıyoruz Luna Hanım?" dedi. Durdum ve çantamdan 'Ölmeden Önce Yapılacak 100 Şey' adlı defterimi açtım. "Hm.. Bir'de lunapark var. Ama sorun şu, yüzüncü henüz dolmadı." defteri eline aldı ve son sayfayı çevirdi. Dün yazdığım ' her zaman arkadaşlarla mutlu olmak.' maddesini okudu ve gülümsedi.

Beni parmağımın ucundan tuttu ve yavaşça yürümeye başladık. 

Yüz.. 

Dedi içsesim.

Yüzüncü Madde: Ve bunların hepsini Luka ile yapmak..

**

Ağlamıyorum gözüme sevdiceklerim kaçtı.

Haziran'da başladığım bu hikâyeyi bitirmenin bu kadar zor olabileceğini asla düşünmemiştim. O kadar üzülüyorum ki... Ama kime anlatsam, "Bunları birleştirmen imkânsız." diyelere inat atıyorum bunları. Onlar, birbirleri içinden bir şeylerden vaz geçtiler.

Umarım ki bu hikâye size bir şeyler katmıştır. Bu beni en çok sevindiren şey olur.

Ayrıca size Umri ilk geldiğide kopya vermiştim, ama fark etmediniz. Onu açıklıyorum: Hatırlarsanız Luna Luka'ya gerçek adını sorduğunda ismini sevmediğini söylemişti, Umri'de Luna sorunca "Annem koyduğu için, ismini sevmiyor." demişti. Yani, anlasaydınız bu kadar sürpriz olmazdı.

Şimdi, izninizle size sormak istediğim birkaç sey var..

1- En sevdiğiniz sahne?

2- En sediğiniz karakter? (Sadece bir tane)

3- Size anımsattığı en güzel şey?

Cevaplarsanız sevinirim. Çünkü merak ediyorum ve.. ağlamaya gidiyorum.

talk with me like i've never talking with youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin