17¦çünkü sana aşığım

3.2K 373 471
                                    

"Sana çok ciddi söylüyorum ben o şeye siksen binmem Jimin."

Dudaklarımdan dökülen sözlerle birlikte Jimin'in delici bakışlarının hedefi olduğumu biliyordum. Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde lunaparktaydık, saçma sapan bir hız aletinin önünde duruyorduk.

Birlikte olduğumuz günün üzerinde çoktan bir hafta geçmişti, bu bir hafta boyunca ondan olabildiğince kendimi çekmiştim çünkü her şeyden önce, yüzüne bakacak halim yoktu. Sanki onu kullanmıştım, sarhoş halinden faydalanmışım gibi hissediyordum. Bir de bu ne kadar gidecekti bilmiyordum ama geçen her günde ona olan hislerim artıyordu ve o beni en yakın arkadaşı olarak görürken nasıl yanında düzgün davranabileceğimi bilmiyordum. Kısacası iğrenç bir ruh halini içindeydim ve resmen yavaş yavaş bitiriyordum bizi.

Hiç hoşlanmamayı, Jimin'i her zaman yakın arkadaş olarak görmeyi, dertsiz bir şekilde ona sarılarak uyumayı, yanında kalbimin saçma sapan atmamasını özlemiştim. Şimdiyse beni ne olduğunu bilmese bile sırf şu aptalca ruh halinden kurtulabileyim diye buraya getirmişti. O hala eski Jimin'di, yine beni düşünüyordu ancak ben eski Taehyung değildim ve bu durum beni ister istemez üzüyordu.

"Taehyung derdin ne gerçekten anlayamıyorum ama gel binelim işte, zaten yeterince üzüyorsun bari şimdi yapma."

"Sana bir derdim olmadığını daha kaç defa söylemem gerekiyor?" Sertçe çıkıştığımda bunu beklemediğini belli edercesine şaşkınca kaşlarını havaya kaldırdı.

"Pekala öyle olsun, delirmiş olan ben olayım ve sen gayet normal davranıyor ol, biraz eğlenmek istiyorum sadece, hadi lütfen."

Elimi tutup ısrarla konuştuğunda başka yolum olmadığını bildiğim için mecbur ileri doğru adımladım. Kıkırdayarak koluma sarıldıktan sonra koltuklara oturduğumuzda ister istemez gerilmiştim çünkü ciddi derecede olmasa da yükseklik korkum vardı ve bu saçma aletin ne kadar yükseğe çıktığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Hafifçe sallanarak hızlanmaya başladığında istemsizce Jimin'in elini sıkı sıkı tuttum çünkü yüzündeki aptalca gülümseme ile etrafı seyredip zerre miktarda korkmuyordu. Belirli bir noktaya geldiğimizde ben daha ne olduğunu anlayamadan bir anda havada serbestçe düşüyormuş gibi aşağı hareket ettiğimizde bağırışlarıma engel olamadım.

"Jimin, Jimin siktir!"

O ise tuttuğum eliyle birlikte benimkini de havaya kaldırıp anın tadını çıkarıyordu ancak bağırışlarımla birlikte yüzündeki gülüş yavaşça silindi, kolları iki yanına indi ve gözbebekleri dehşetle büyüdü. Ne olduğunu soracağım sırada ikinci hızlanışla birlikte eline daha sıkı tutunduğumda bana döndü. Bu hali biz yere inene kadar sürdü, tek kelime etmeden sadece elini tutmama izin verdi. Yere indikten sonra yürümeye devam ettiğimizde tıpkı bir ruh gibi ilerliyordu yanımda. Hafifçe omzuna dokunduğumda irkilircesine bana döndü.

"İyi misin, bir şey mi oldu?"

Bir süre yüzümü inceledi, suratındaki ifadeye anlam veremiyordum, daha önce onu hiç bu şekilde görmemiştim.

"Bir şey yok." dedi kısık bir ses tonuyla.

Başını iki yana salladıktan sonra cebindeki telefondan gelen bildirim sesiyle elini cebine attı. Birkaç dakika biriyle mesajlaştıktan sonra bana döndü.

"Bir arkadaşımın doğum günü kutlaması varmış, bu gece oraya gideceğim ben gelmek ister misin?"

Aslında gitmek istemiyordum ama belki de biraz kafayı dağıtmam gerekiyordu. Ne bileyim, belki birileriyle takılırdım veya biraz olsun yaşananları düşünmezdim.

"Bana uyar, istersen evlere geçelim şimdi hazırlanırız, gideceğimiz yola göre beni ararsın çıkarız olur mu?"

Onaylamak için başını salladıktan sonra ikimiz de sessizce ilerideki otobüs durağına yürüdük. Eve gidene kadar aramızda doğru düzgün bir konuşma geçmedi, nedenini bilmediğim bir şekilde garip davranıyordu ve ister istemez onun ruh halinden dolayı ben de gerilmiştim. Bizim evin önüne geldiğimizde kısa bir "Ben seni ararım"dan sonra sessizce kendi evlerine doğru yürümeye devam etti.

b(oy)est friends forever | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin