13¦şaşırt beni

3.6K 417 105
                                    

Göz kapaklarımı hafifçe araladığımda ilk birkaç saniye nerede olduğumu anlayamamıştım. Bir iki kez peşpeşe kırpmadan sonra etrafa göz gezdirdiğimde depoda olduğumu fark ettim. Yattığım yerde doğrulmaya çalıştığımda boynumdaki ağrının kendini hissettirmesi uzun sürmemişti. Yanıma döndüğümde Jimin'in gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Dün geceki sahneler birer birer aklıma dolarken içimi büyük bir rahatlama kaplamıştı. Aramızda hiçbir sorun kalmamıştı, yine eskisi gibi olacaktık. Bunun düşüncesi bile gülümsememe sebep olurken birden evden habersiz çıkışım geldi aklıma. Aceleyle cebimdeki telefonu çıkarıp saate baktığımda sabah altıya yeni geldiğini görüp rahatlamıştım. Günlerden pazardı ve annemler saat on olmadan asla uyanmazdı. Bu da bana gizlice eve tekrar girebilme şansı tanıyordu.

Oturur şekilde uyuya kalan Jimin'e yaklaştım hafifçe, gözünün önüne gelen tutamlarını kenara çekip alnını açıkta bıraktım. Yanakları şişmiş ve dolgun olan dudaklarına baskı yaparak daha da yumuşak gözükmelerini sağlamıştı. Sevimli görünüyordu ancak uyandırmam gerektiği için hafifçe omzuna dokundum. Birkaç kere ismini seslenmemle kıpırdansa da uyanmaya hiç niyeti yokmuş gibi duruyordu. Kararsızlıkla ona bakarken bir anda dudaklarımı yumuşak yanağa bastırdım ve hızlı bir öpücük bıraktım. Ani öpücüğümle bir anlık irkilse de daha sonra etrafa bakıp gözlerini açmaya çalıştı. Beni gördükten sonra uyku sersemi pürüzlü çıkan sesiyle konuştu.

"Taehyung, saat kaç?"

Elimdeki telefonun ekranını göz hizasına tutup görmesini sağladım. Esneyerek başını bana çevirdikten sonra kolumdan çekiştirerek ayağa kalktı.

"Hadi gidelim o zaman, biraz da evde uyuyacağım. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamadım bile."

Suçlulukla başımı öne eğdiğimde derin bir nefes bırakarak ellerini beline koydu ve kesin bir ses tonuyla konuştu.

"Artık seni böyle görmek istemiyorum Taehyung, ne olduysa oldu ve bitti. Her şeyi unutacağız. Sen de, ben de. Anlaşıldı mı?"

Kaşlarını havaya kaldırıp yüzüme bakmaya başladığında hızlı bir şekilde başımı salladım.

Bırakın bu konudan bahsetmeyi, düşünmek bile istemiyordum. Bu yüzden zihnimin arka raflarına sonsuza kadar orada kalmasını dileyerek atmaya çalışacaktım. Eve doğru giderken yolda ikimiz de sessizdik. Güneş yeni yeni doğuyordu ve sokaklarda huzurlu bir sessizlik vardı haftasonu olmasından dolayı. Jimin'in de zorlandığını biliyordum ama o kendini belli etmemekte daha iyi gözüküyordu. Evlerine yaklaştığımız zaman yüzümdeki gülümsemeyle ona doğru döndüm.

"Şimdi uyu, uykunu al iyice. Bugün seni bir yere götüreceğim. İtiraz kabul etmiyorum."

Küçük gözlerini şaşkınlıkla büyüterek neresi olduğunu merak ettiğini belirtti.

"Boşuna bakma öyle, sürpriz olacak."

Kısa bir vedanın ardından eve geldiğimde hafiflemiş hissediyordum. Günlerdir omuzlarımda olan yükler gitmişti sonunda. Mutlu bir şekilde kendimi yatağıma bıraktığımda cebimdeki telefonu çıkartıp birkaç mesajdan sonra kenardaki masaya bıraktım. Yavaşça esnediğimde gerçekten uykum olduğunu fark edip üstümü değiştirmeden telefonu kenara koyup yattım.

***

Kurduğum alarmın sesine uyandığımda içeriden gelen seslerle uykum azar azar dağılmaya başladı. Uzanıp alarmı kapattığımda saatin on bire yaklaştığını gördüm. Annemin mutfaktan gelen sesleri kahvaltıyı yeni hazırladığını anlatıyordu. Camdan dışarı baktığımda bahçenin boş olmasıyla babamın henüz uyanmadığını anlamıştım. Klasik pazar rutiniydi; kalktıktan sonra kahvaltıya kadar bahçede uğraşır, çiçekleri sular, gereksiz otları temizlerdi.

b(oy)est friends forever | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin