Harry sakince konuştu.

"Bana öyle bakma, bana öyle dokunma, bana öyle şeyler söyleme..."

Gözlerim yere takılmış bir şekilde Harry'ı dinliyordum.

Sakince genelde ağzımdan çıkan cümlelerı sıralarken kötü hissetmiştim. Dışarıdan can sıkıcı birinin kelimeleri gibi duruyordu.

"Tanrı aşkına seninle ne yapacağım ben Ef?"diye sordu Harry az önceki sakinliğiyle.

Ona yavaşça yaklaşıp dudaklarımızı buluşturdum.

Her ne kadar son zamanlarda huysuzluğun nirvanasında olsam da onu kaybetme fikri ödümü koparıyordu.

Harry'nin öpüşü sertleşirken geri çekilmeye çalıştım.

Harry devam etmek için bana doğru eğildiğinde beline çarpan kadehim üzerime dökülmüştü.

Hızlı yerimden kalkıp elbisemi kontrol ederken sinirle soludum.

"Tanrı aşkına Harry!"

Mahvolmuş elbiseme bakarken Harry ifadesizce beni izliyordu.

Hatta o kadar ifadesizdi ki neredeyse az önce şarabı üzerime bilerek döktüğünü düşünecektim.

Sinirleri soluyarak odama geçtiğimde umutsuzca dolabıma göz gezdirdim.

Harry'nin ayak sesleri ve daha sonra kendisi odama geldiğinde ben hala giyecek bir şey bulmak için mücadele ediyordum.

Harry sakinleşmem için ellerini omzuma koyup hafifçe masaj yaparken mırıldandım.

"Makyajımı bile buna göre yapmıştım."

Harry yüzüme anlamsızca bakarken konuştu.

"Şu pis elbiseden bir an önce kurtulmalısın."

Parmakları omzumdan fermuarıma kaydığında arkamda olmasını fırsat bilerek göz devirdim.

Zaten her şey yeterince zorken Harry bunu daha da zorlaştıyordu.

O partiye gitmek istediğimi bildiği halde hala küçük tuzaklar kurması beni sinilendirmişti.

Elbise bedenimden aşağı kayarken gözlerimi kapadım.

"Harry gerçekten-"

Benimkileri örten dudakları konuşmamı yarıda kesmişti.

Gözlerimi açıp birkaç adım geriledim.
Yerdeki elbiseyi alıp kabaca üzerime geçirdikten sonra gözlerimi Harry'e diktim.

"Yarın görüşürüz Harry."

Harry anlamsızca bana bakarken hiç açıklama yapmadım.

"Ef, ben-"

"Ne yapmaya çalıştığını anlamayacak kadar salak mı görünüyorum."

Harry göz devirdi. Derin bir nefes alıp kafasını yana çevirdiğinde daha da emin olmuştum.

"Sana oraya gideceğimi söyledim.Ve gideceğim." diye söylendim kenardan geçip dolapta elime geçen ilk şeyi alırken. "Bana saygı duymak zorundasın."

"Siktiğimin partisini bu kadar önemli kılan ne?" diye sorduğunda derin bir nefes aldım.

"Sana söyledim Harry. Tanrım !"diye söylendim.

Harry sakinleşmeye çalışıp ellerini havaya kaldırdı."Pekala."diye mırıldandı bana yaklaşırken.

"Sadece bu gece seni ordan daha fazla eğlendirebileceğimi-"

"Tanrım!"dedim geri çekilirken.

Sinirle banyoya gidip üzerime az önce elime geçen elbiseyi geçirdim.

Odaya geri döndüğümde telefonuyla uğraşan bir Harry ile karşı karşıyaydım.

"Seni bırakayım."dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Gerek yok."

Harry sinirle oturduğu yerden kalkarken söylendi.

"Siktiğimin her günü kavga ediyoruz."

Bir şey demeden yüzüne bakarken kapıyı çarpıp odadan çıktı.

Kapıyı açıp peşinden giderken hala söylenmeye devam ediyordu.

"Siktir git o zaman. Git de bir sonraki kazığını da ye."

Harry dış kapıyı da çarparak çıktığında evde tek başıma kalmıştım.

Bugünü çok daha güzel planladığım halde yine ' Harry hep benim istediğim olacak Styles' yüzünden modum eksilere düşmüştü.

Sinirle fortmantonun üzerinde duran telefonumu alıp evden çıktım.

Afterlife // hsWhere stories live. Discover now