10.Bölüm

140 16 2
                                    

Sesini olduğundan fazla çıkarak :

-''Angela hadi ama gerizekalı biraz daha hızlı olmaz mısın? Nerdeyse yetişecekler bize!'' dedim.

-''Hadi ama Cassandra elimden geldiğince hızlı olmaya çalışıyorum. Bunu sende biliyorsun.'' Biraz toparlayarak -''Hem bacağım yaralıyken hızlı olmamı bekliyorsan yanılıyorsun canım.''

-''Her neyse sadece devam et!'' Adımlarımız oldukça hızlandırdık. Bize yetişmemeleri için bu gerekli. Açık kahve tondaki saçlarımı elimdeki eskimiş lastikle topladım. Beni hep rahatsız etmişleridir. Kesmeyi bile düşündüm ama kıyamıyorum işte.

Bu arada Angelanın bacağı yüzünden yakalanacağımıza adım gibi eminim ama. Aslında bacağını incinmesinde benimde azıcık katkım var diyebilirim. Eğer o adamların silahlarını felan çalmasaydık peşimize düşmezlerdi ve Angelanın bacağı incinmezdi. Aslında biz hep hazır bulunan şeyleri çalıyoruz. Bu virüs yayılmadan önce böyle değildik.

Her şeyi dördümüz yapıp bir şeyler kazanıyorduk. Bu dört kişiden sadece biz kaldık herhalde ama umarım ki onlarda hayattalar dır. Gerçek şu ki iki senedir birbirmizi görmedik. Aramızda küçük tartışmalar çıktığı için ayrılmıştık. Ama buna rağmen onları çok seviyorum. Onları benim kardeşim.

Angelanın siniri edici sesiyle irkildim:

-''Hey hemen önünde!''

Önceleri ne oluğunu anlamasam da sonradan onun bir Aylak olduğunu fark ettim. Adamlardan çaldığımız silahı -sanki kullanmayı biliyormuşum gibi- elime alarak Aylağın başına isabet ettirmeye çalıştım ama bir türlü olmadı.

-''Ver şunu beceriksiz.'' Elimdeki silahı hızla kavrayıp Aylağın başına isabet ettirmişti. Her ne kadar şaşkın olsamda Angelaya belli etmirmemye calıştım.

Kıkırdayarak -''Sanırım senin biraz ders alman gerekecek.'' Dedi.

-''Ya ne demessin.'' Diye mırıldandım.

Ne olmuş bende bıçak konusunda iyiyim. Of gerçekte bu kız var ya. Yaralı olmasa bırakıp gideceğim ama vicdan azabı işte ne yaparsın.

-''Cassandra karşıdaki binaları araştıralı mı? Hem yiyeceğimiz bitmek üzere ne dersin?''

-''Neden olması senin o koca miğdeni doyuracaksa bana uygun yani.''

-''Angela yeter ama artık. Eğer bacağım incinmeseydi senin icabına şurada bakardım.''

Cassandra nın ciddiliği beni korkutmuş olmalı ki hiçbir şey söyliyemedim.

...

^^CARLIN AĞZINDAN:^^

Sinirden gözlerim dolmuş bir şekilde:

-''Hep sizin yüzünüzden Lanet olasıcalar!!'' Başımdaki ağrılar yeniden başlamıştı. Çok ama çok fazla sinirleniyordum.

-''Eğer orada olmasaydınız sizi kurtarmak zorunda kalmayacaktık anladınız mı !'' Sesim nerdeyse her yerde yankılanıyordu. Aylakları yanımıza çekecek kadar.

-''Kaçmalıyız Andre Hem de hemen ve bu senin içinde geçerli Carl! Tamam Katienin ve Bellanın kaybolmasına biz sebep olduk biliyorum. Ama eğer bize bir şans verirsen onları Diri ya da diri işte her neyse işte bulacağız. Şimdi lütfen bizimle gelir misin?''

Onlarla gitmeliydim. Katie hayattaysa onun için yaşmalıydım. Yani onu korumalıydım...

Başımı evet anlamında sallayıp o iğrenç kulubeden kaçtık...

^^Katienin Ağzından:^^

-''Bella hep böyle kaçacak mıyız?'' Gözlerimdeki umutsuzluk tamamıyla ortaya çıkmıştı.

-''Hiç biliyorum Katie. Ama bence güzel bir yer bulana kadar böyle yapalım.''

-''Aslında niye biz hala yaşamaya çalışıyoruz ki?'' Düşünce dolu gözlerle Bellaya döndüm.

-''Yeniden düşün Katie yeniden.''

Biraz kafamı aradıktan sonra -'' Birbirimiz için mi?''

Klasik gülüşünü takınarak -''E herhalde. Hem dostluk günah olmayacak kadar masum, köle olmayacak kadar özgür, umulmayacak kadar yakın, unutulmayacak kadar derin, tek başına yaşanmayacak kadar zordur. Değil mi?''

-''Yanında telefon gibi bir şey mi var?''

Anlamamış gibi -''Neden ki?''

Birbirimize bakarak küçük bir kahkaha kopardık. Gerçekten bu kız beni güldürmeyi iyi biliyor. Bunlar bir yana acaba Carl hala yaşıyor mu? Bu beni ilgilendiriyor mu? Tabii ki hayır. Hatta bizi bıraktığı için ondan nefret bile ediyorum. Yani hangi akıllı güvenli olmayan bir yere gönderir ki? Yani siz anladınız işte. Onu düşündükçe aklım kötü şeyler geliyor. O yüzden bugünden itibaren onu düşünmeyi kendime yasaklıyorum. Buna sizde şahitsiniz.

Parıldayan gözleri gözlerim bakarken -''Katie benim için iyi ol olur mu?''

-''Mecburum. Hem senin için hem kendim için.''

-''Evet şimdi ne yapıyoruz?''

-''Yiyecek bulmaya gidebiliriz. Ne de olsa tüm yiyceğimiz dört günde bitti. Kimin yüzünden acaba??''

Kaşlarını çatarak -''Katie yine başlama lütfen!''

Tebessümden farklı bir şeyle -''Tamam tamam ama ben şunu merak o kadar yiyorsun ve kilo almıyorsun bu çok garip işte.''

-''Onu bende bilmiyorum ama artık bu konuyu kapatalım Lütfen.''

-''Pekala şimdi karşımızda birkaç tane bina var eğer hiçbir zombiye görünmeden içeri girersek ki içerde de zombilerin olduğun tahmin edebiliyorum. O yüzden den de hazırlık lı olmalıyız. Ne bulursan çantanın içine doldur.''

-'' Tamam dediğim gibi dikkatli olmalıyız. Birbirimizden fazla uzaklaşmayalım.''

-''Kabul edildi. Artı gidebiliriz.''

...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 30, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Birbirini Seven İki DostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin