37.BÖLÜM: ''Sessiz Bir Melodi''

192K 12.5K 22.6K
                                    

Anna Leone - My Soul I

Sezen Aksu - Son Sardunyalar

Burası da sizin müzik satırınız olsun. Bir öneri?

Merhabalar. Geldik biz. Bir önceki bölüme yapmış olduğunuz harikaaa yorumlar için teşekkür ederim. Yorumları okurken gülmekten gözümden yaş geldi, bu hikaye de evet. :') Aktifliğiniz için teşekkür ederim, devamının nasip olması dileğiyle. Keyifli okumalar^^

37.BÖLÜM: ''Sessiz Bir Melodi''

Aynı kitabın içinde iki şiiriz yan yana,Fakat şairlerimiz bir değil

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aynı kitabın içinde iki şiiriz yan yana,
Fakat şairlerimiz bir değil.
Benim ruhumu sen yazmıştın
O gün, seni ilk gördüğüm gün
Oysa mürekkebi olan sendin
Fakat ben ruhumu boyadığınla kaldım
Sen ise mavilerinle
Bana bakarken.

Kirpiklerimin uçlarına dokunan ince bir ışıkla irkildim usulca ve gözlerimi araladım. Sakindim, huzurluydum ta ki Akif Selim'in yatağında uyuduğumu fark edene dek. Kaşlarımı çatıp başımı yastığımdan kaldırdığım sıra nerede olduğumu sorguladım sanki hiçbir şey hatırlamıyormuşum gibi fakat bu ilkti benim için, insan gerçekliğini sorgulayacak hale geliyordu. Tıpkı şu anda yaptığım gibi. Odanın içinde benden başka kimsenin olmadığını gördüm iyice uyanırken ve sakince soluklanıp gözlerimi Akif Selim'in yastığına çevirdim. Burada değildi ama tebessüm etmeme de mani değildi.

Gülümsedim. Onunla aynı uykunun içinde kalmıştık tüm gece. Babasıyla ilgili bir soru sorduğunda ona 'evet' dememin ardından hiç konuşmamış vaktin bizi alıp götürdüğü diyarlarda ruhumuzu dinlendirmeye gitmiştik. Bu diyarlar birbirimizin gözleriydi çünkü insan bir oraya alıp gidiyordu içini. Ben onun gözlerine teslim etmiştim kendimi, onu ilk gördüğüm anda. Başka yer neresi bilmezdim o yüzden.

Üzerimdeki pikeyi usulca ittim ve hafifçe toplanmış eşofmanımın uçlarını düzelterek yataktan çıktım. Odadan çıkmadan evvel yatağı güzelce toplamaya başladım. İçim o kadar hoş ama o kadar garipti ki sanki bu ben değildim. Akif Selim'in odasındayım, onun yatağını topluyordum, birlikte uyuduğumuz bu yatağı topluyordum ve o neredeydi hiç bilmiyordum. Belki de salondaydı. Bunu görmem gerekti.

Yatağı topladıktan sonra penceresini usulca açıp içeri temiz havanın girmesini sağladım. Kendi evimdeymiş gibi davranmak istemiyordum ama buna kızacağını düşünmüyordum. Elimi pencerenin kulpundan çekerken perdesini düzelttim ve masanın üzerinde duran çerçeveye baktım. Bizim fotoğrafımızdı. Bizim. İkimizin.

Kalbim yine Akif Selim için mesaiye başladığındaysa derin bir nefes alıp odadan çıkmaya hazırlandım. Okulumuz vardı. Sahi saat kaçtı?

Odasından çıktım ve koridorda ilerlemeye başladım. Önce onu görmeliydim. Tabii şu an ne halde olduğumu bile bilmiyordum. Umarım gözlerim şişmemiştir Allah'ım. Sakin, sanki evde yokmuşum gibi parmaklarımın ucunda koridorda ilerlerken mutfaktan gelen sesle duraksadım. Akif Selim mutfaktaydı. Kapının ağzında durdum ve gözlerimin görebildiği, beni göremeyeceği kadar onu izledim. Evet, oradaydı.

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin