7.BÖLÜM: ''Kurumuş Kalpler''

190K 13K 14.7K
                                    

Indila - Dernière Danse

İnsanlar acımasızdır. Bir şeyleri söylerken önünü ardını düşünmezler, dudaklarından firar eden o kötü kelimelerin sadece birkaç harften olduğunu sanırlar ama bazıları yüreğe dokunur tıpkı bir kurşun gibi, katil olurlar. İnsanlar dayanıksızdır. Bir şeyleri işitirken kulaklarını kapatırlar, gözlerini kör ederler kimseyi görmemek için. Sırf biraz daha içe dönmek uğruna, ruhlarının kabuklarını bile kendilerine küstürürler. İnsanlar acizdir, yalnızdır, kırgındır. Önce hayallerini çalarlar başkalarından sonra ellerindekini. Önce etrafındakileri alırlar sonra yalnızlığını. Önce kırarlar... Sonra paramparçasın zaten.

İnsanlar, biraz insanlar işte.

Emniyette ki işim bittikten sonra direkt eve geldim, saat bayağı geç olmuştu. Hırsızın da paramın da bulunacağına dair bir umudum yoktu ama elimden başka bir şey gelmiyordu.

Yorgun, argın eve geldim. İçeri girdiğimde ayaklarımın beni daha fazla taşıyacağına kanaat getiremiyordum. Kilidi çıkardım ve sallapati bir şekilde sehpanın üzerine attım. Daha sonra da kendimi koltuğa.

Çakır geldi ve paçalarıma dolandı hemen. Onun varlığını bile tam anlamıyla hissedemiyordum. Derin bir nefes alarak, ellerimi saçlarıma götürdüm ve perişan bir halde kafamı yere doğru eğdim. ''Allah'ım sen bana yardım et,'' diye tekrar ettim birkaç kez.

Ne yapacaktım şimdi? Yarın evin kirasını ödemem gerekiyordu, burs param ile elektrikti, mutfak gideriydi anca çıkartıyordum hoş, ek olarak da birkaç iş yaptığım için sıkışmıyordum pek. Üzülmüştüm hem de epeyce. Üzülmüştüm çünkü benim babamın helaliydi o, üzülmüştüm çünkü şirketlerimiz ya da lüks bir yaşantımız yoktu, o parayı tekrar vermesi zor olurdu ki asla da söylemeyecektim bu durumu.

Göğsüm daralıyordu, dudaklarım kurumuştu. Ellerimi saçlarımdan çektim ve ayaklanarak banyoya gittim. Pekâlâ! Sakin olmam gerekiyordu ama bunu yapamıyordum. Elimde değildi. Yüzümü yıkayıp kendimi bir nebze de olsa ferahlatmayı başarmıştım. Acıkmıştım ama canım hiçbir şey istemiyordu. Saate baktım henüz dokuz bile değildi.

Çakır ve Kumru'nun ihtiyaçlarını giderdikten sonra kendimi direkt yatağıma attım. Özür dilerim Akif,  özür dilerim canımın içi. Bu gece düşünemedim seni, düşünemiyorum kimseyi. Ama sana söz yarın güzel şeyler olduğunda, sensiz tek bir gecemi bile düşlemeyeceğim.

Rüyalarımda dâhi seveceğim seni, orası herkesten uzak.

Ve ben o gece, ağladım belki, belki gözyaşı akıtmadım ama ağladım. Gözaltlarımda bir ıslaklık yoktu ama acımıştı, gözlerimde herhangi bir nem yoktu ama kızarmıştı.

Ertesi sabah erkenden uyandım ki zaten dün o kadar erken yatmama rağmen uykuya kavuşmam çok zor olmuştu. Bugün dersim bir saatti ve öğleden sonraydı. O vakte kadar yapacağım tek şey, kaybettiğim parayı bir şekilde çıkarmak olacaktı.

Dükkânlar kepenklerini kaldırmıştı çoktan ama henüz çoğunun müşterisi yoktu. Derin bir nefes aldım ve utana sıkıla bir markete girdim. Kasiyer kıza, marketin yetkilisini sorduğumda bana onun yerini gösterdi ve yanına gittim.

Adam takım elbiseliydi ve işinin başındaydı. ''Merhaba,'' dedim sakince. Hadi Mislina, lütfen titretme sesini. ''Buyrun?'' dedi adam. Sesi biraz şüpheci ve mesafeliydi. Dudaklarımı ıslatıp konuştum. ''Ben, iş arıyorum da, yani sadece bir aylığına...''

Harika, müthiş bir ifade.

Adam durdu ve beni süzmeye başladı. Nedensizce çekinmiştim. Sonra gözlerimin içine baktı. ''Maalesef, elemanlarımız şu an için yeterli.''

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin