22.BÖLÜM: ''Bir Tutam Nefes''

227K 14.3K 29.5K
                                    

ShamRain - Usvameri

Göksel - Yalnız Kuş

Merhabalar. Biz geldik, nihayet... Bol Akif Selim ve Mislinalı bir bölüm oldu. Umarım seversiniz, yorumlarınızı bekliyor olacağım.

22.Bölüm: ''Bir Tutam Nefes''

Dünya'nın hiçbir yerinde kanamamış, ağlamamış bir canlıya rastlayamazsınız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünya'nın hiçbir yerinde kanamamış, ağlamamış bir canlıya rastlayamazsınız. Çiçekler, böcekler, kuşlar bile ağlayabilir... Hissetmek, zaten insan hissettiği sürece gözlerinde biriktirir acıyı veyahut sevinci. İnsan ağladığı kadar büyür belki de, kalbinde taşıdığı kadar büyüktür ruhu, ama gözyaşları öyle saftır ki bazen kocaman bir okyanusta kaybolabilir bazen de o okyanustaki girdabı tek bir damlasıyla kapatabilir. Ne vakittir ki kederden doğma bir gözyaşına rastlarsak, ancak o zaman bir anlam ifade edebilir. Çığlıkları duyulduğu sürece gözyaşları bir anlam kazanır.

Çünkü cellatlar kalbinin aynasını kendine kapatmış insanlardır,

Çünkü cellatlar insandır, her insan kendinin celladıdır.

Kapıyı açmamla birlikte Ezgi'nin kanlar içerisinde kalmış bedeni kollarımın arasına düşüverdi. Olayın şokuyla gözlerimi aralarken diğer yandan farkında olmadan kuvvetli bir sesle bağırdım. Ezgi'nin ağırlığıyla birlikte dizlerimin üzerine düştüğümde telaşla titreyen ellerimi yüzüne götürdüm ve onu kendime çevirmeye çalıştım. ''Ezgi!'' diye bağırdım tekrar. Sesim de titriyordu.

Korku dolu gözlerle yara bere içinde kalmış çehresine bakarken, gözlerini usulca araladı ve gülümsedi. ''Mislina,'' diye konuştu zar zor. ''Yanımdasın değil mi?''

Başımı aşağı yukarı sallarken derin derin nefes aldım. ''Evet, yanındayım,'' dedim hızlı hızlı. Ağlayacak gibiydim. Gülümsemeye devam ederken gözleri koridordaki lambaya kaydı güç bela ve bir müddet orayı izledikten sonra sol gözünden bir damla düştü. Kurumuş dudakları aralandı. ''Artık yalnız değilim değil mi?''

Titreyen parmaklarımı gözlerinin kenarını götürdüğümde parmağımın ucuna kan bulaştı, gözyaşının içinde yoğrulmuş bir tattı sanki. Öylesine acıydı ki, daha öncesine rastlamamıştım. Gözleri lambayı seyrede dururken gözlerini usulca kapattı ve kollarını iki yana saldı. Tam o esnada karşı komşum Feridun Abinin kapısı açıldı. ''Ezgi,'' dedim ellerimle yüzünü kavrarken, gözlerini açmadı.

Feridun Abi hemen önümde eğilirken, ''Mislina ne oldu?'' diye sordu endişeli bir halde.

''Ben bi-bilmiyorum,'' dedim olayın verdiği şokla. Kızaran gözlerimi kaldırdığımda telaşla merdivenlerden inerek bana bakan Akif Selim'i gördüm. İşte o an, gözyaşlarıma engel olamadım ve ağladım. Acı acıya vurgunmuş meğer, tam şu an anladım.

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin