♣ TUTSAK ♣ { Kabadayı Hikayesi} : bölüm 10

15.6K 736 289
                                    

Gri dumanın havaya doğru süzülmesini gözlerim ile takip ederken gecenin karanlığını bölen sigaramın ucunda ki ateşti. İnsanlar sanır ki bir tane sadece Azrail var, herkes kendinin Azrail'i iken bu düşence fazlasıyla komikti. İzmarite kadar içtiğim sigarayı yere atıp ayağımın ucu ile ezdim, sönen sigara ile gülümsedim. Kafamı kaldırdım ve karşımda benden komut bekleyen Serhat'a doğru kafamla onayladım.

Serhat hızla uzaklaşırken son kez yüz metre ileride kalan üç katlı, korumalarla dolu eve baktım. Bugün dünyadan altmış dört kişi eksilecekti, gerçi bedenleri burada toprağa karışacaktı ama olsun. Saatte baktığımda 3.32 geçiyordu. 3.33 de hepsi yok olacaktı, severdim üç sayısını. Tekrardan saatte baktığımda altı saniye kalmıştı.

5

4

3

2

1

Ve Bom...

Büyük bir gürültü ile patlayan eve gülümsedim, ihanetin affı asla olmaz, olamazdı. Çıkan alevler, dumanlarla beraber sağ kalıp kaçan birkaç kişiyi görmüştüm. Son hızla kaçanlar tek tek avlanırken Serhat koşarak yanıma gelmişti.

"hepsinin öldüğünden emin olun, tek bir kişi bile sağ kalmayacak!"

"tamamdır abi, zaten çevreyi göz hapsine aldırdım, kuş bile sağ çıkamaz. İstersen abi sen git birazdan polisler damlar."

"gideceğim zaten, Milan'ı İngiltere'ye gönderin, hiçbir şeyi eksik olmasın ve Türkiye'ye gelmesin, sakın! Eğer gelirse öleceğini söyleyin."

"tamam, abi onu da hemen hallediyorum."

Yanan eve son bir kez bakıp arabaya bindiğim gibi son hızla ana yola sürdüm. Boş ve karanlık yolda ilerlerken telefonumun sesi ile vitesin yanındaki boşlukta duran telefonumu elime alıp kimin aradığına baktım. Halit Baba Arıyor...

"efendim baba"

"Ne oldu Araf? İşi hallettin mi?"

"evet, hallettim şimdi şehre sürüyorum, 20 dakikaya şehirde olurum."

"şehirde ne işin var?"

"Eve gidiyorum, şehirdeki evime."

"Arya'nın yanına diyorsun. Tamam, dikkatli ol bir sorun olduğundan benden izinsiz hareket etme önce bana haber et."

"tamam"

Telefonu kapatıp yan koltuğa attım. Dünyadan da sıkılmıştım, işlerden de sıkıldım ben bir tek Aryamı istiyordum. Tahmin ettiğim gibi 20 dakika içerisinde mahalleye girmiştim. Yavaş bir şekilde araba ile ilerlerken Aryamın penceresine baktım. Perdeleri çekili, ışığı kapalıydı. İki gündür görmüyordum ve bu durum acayip derecede canımı sıkıyordu.

Arabayı sola çekip park ettikten sonra telefonumu ve torpido gözündeki Arya'nın evinin anahtarını aldım. Gün içerisinde görmediysem uyurken görürdüm. Telefonu ile anahtarı cebime koydum ardından mahalleye iyice göz gezdirdim. Görülsem benim açımdan sıkıntı değildi ama Aryam için sıkıntı olurdu. Görünürde kimse yoktu, birkaç dakika daha bekleyip etrafın uygun olduğuna kanaat getirmiştim.

Eve yaklaştım ve tutunacak bir yer var mı diye göz gezdirdim. Düz duvar olduğu için zorlanabilirdim ama zaten benim için önemli olan Arya'nın uyuyup, uyumadığına bakmaktı. Yine sağıma soluma bakıp kimse var mı yok mu diye kontrol ettikten sonra hızla koşup zıplayıp pencerenin çıkıntısına tutundum. Kendimi yukarıya çekip perdenin izin verdiği kadarı ile odanın içine bakmaya çalıştım. Göründüğü kadarıyla uyuyordu. Kendimi serbest bıraktım ve aşağıya düştüm. Ellerime birbirine vurup tozu ve dumanı götürdüm ve binanın içine girdim.

♣ TUTSAK♣ {Kabadayı Hikayesi} (ASKIDA)Where stories live. Discover now