♣ TUTSAK ♣ { Kabadayı Hikayesi} : bölüm 5

19.4K 850 379
                                    

"Yaşlı amca - Yıldızlara bak" bölüm şarkısı 🌙

***

1 hafta sonra...

"Hepiniz hoş geldiniz, öncelikle hepiniz neden burada olduğunuzu biliyorsunuz, bugün saltanatımın son günü, artık emekli olma vaktim geldi. Benim yerime artık Araf oğlumun saltanatı başlayacak. Bu saatten sonra krallığım, mal varlığım senindir evlat."

Son sözlerini gözlerime bakarak dedi ve elindeki içkiyi 'şerefe' diyerek kaldırdı. Bende herkes gibi elimde ki içkiyi kaldırdım ve ardından birkaç yudum aldım. Babama döndüm ve sıkıca sarıldım. Ne olursa olsun beni sokaklardan alıp, yanında büyüten bu adamdı, hakkını ödeyemezdim. Sarılma faslından sonra herkes tarafından tebrik edildim. Bu akşam önemli kararlar alınacak ve birkaç kişinin cesedi çıkacaktı.

Küçük bir kutlama sonrası aileler evlerine geçerken bizlerde yer altı masamıza doğru yol aldık. Herkes yerlerine otururken ben baş koltuğa oturdum ve herkesin yüzüne tek tek baktım. Korktukları, çekindikleri o kadar belliydi ki, yüzümde alaycı bir gülümseme peyda olurken, bu adamlar nasıl kendine mafya dediklerini düşünüyordum, hepsi korkak bir tavuktu, ödlekler!

"babamın saltanatı bitip, benim saltanatım başladığına göre artık benim kurallarım çerçevesi içerisinde ilerleyeceğiz. Ben ne dersem o olacak ve ihanet edildiği zaman soyu yeryüzünden silinecek, ihanetin affı asla olmayacak. Bazı bunaklar işin ciddiyetinde olmadığı için, hatırlatmakta fayda var."

Arkamda duran Serhat'a elimi uzattım, avuç içime değen soğuk metal ile ruhum şenlenmişti. Silahı gözümün önüne getirdim ve bakmaya başladım. Özel yapımdı bu silah bir bende birde Serhat'a bulunurdu. Silahı incelerken başımı kaldırmadan konuşmaya başladım

"Bu gece bu masadan birkaç kişi maalesef ki ailesinin yanına dönemeyecek ama merak etmeyin, aileleri ile aralarının açılmasını istemeyiz, değil mi Serhat?"

"Evet, abi haklısın."

Masada oturanlar birbirine kaçamak bakışlar atarken ortamdaki gerginlik sebebiyle yüzümde gülümseme oluştu. Ayağa kalkıp sağ taraftan ilerlemeye başladım, arkalarından geçerken başlarını hafif eğmeleri ile daha da keyifleniyordum. Yunus'un arkasında durdum ve kulağına doğru eğilip

"İhanetin affı hiçbir zaman olmadı Yunus Kalay, bunu bilmene rağmen yine de nasıl oluyor da ihanet edecek kadar aptal olabiliyorsun bilmiyorum."

Yüzünün sararmasını an be an izlerken geri çekildim ve silahı kaldırıp kafasından vurdum. Çıkan ses ile birkaç kişi titrerken, yüzüme gelen kanı hissedebiliyordum, kafası masaya düşmüş kan akarken ilerlemeye devam ettim. Bakışlarım hepsinin yüzünde gezerken, gözlerinde gördüğüm korku o kadar çok hoşuma gitmeye başlamıştı ki, heyecanla nefes alıp vermemi sağlamıştım. Uzun süredir adam öldürme işinde uzakta kalmıştım, ah Arya'm küçük kızım, değiştiriyorsun beni meleğim.

"Bu konu hakkında ne düşünüyorsun Abdurrahman Özsu"

Diyerek arkasına geçtim ve sol elimi kaldırıp omzuna koyup sıktım. Sıra ondaydı, bunu biliyordu ve bundan dolayı titriyordu. Kahkahamı tutamazken geri çekildim ve ne yapacağını merakla izlemeye koyuldum.

"E-eğer beni öldürürsen işin batar Araf, b-beni öldüremezsin."

Deyip ayağa kalktı ve gözlerinde ki korku dolu bakışlarına rağmen karşımda cesaretli durmaya çalışıyordu. Alt dudağımı dişlerimin arasına aldım, pekâlâ kabul ediyorum bu olay cidden de eğlenceliydi.

"Denemeden bilemeyiz"

Silahı hızla kaldırdım ve anlının ortasından vurdum. Fışkıran kan üstüme geldiğinde derin bir nefes alıp verdim, etrafa kanın metalik kokusu yayılmıştı. Yerime doğru ilerleyip sandalyeme oturdum. Masaya silahımı koyup tekrardan gözlerimi hepsinin üstünde gezdirdim. Bazılarının bakışları hala kanı akmakta olan Yunusta, bazıları ise masaya bakıyordu.

"Yunus ve Abdurrahman'ın aileleri öldürüldü abi."

Serhat'ın sözleri ile hepsi dönüp ilk Serhat'a ardından bana baktılar. Gülümsedim ve sanki az önce iki kişi öldürmemiş gibi neşeyle

"umarım anlamışsınızdır, yok ben anlamadım diyorsanız bir daha anlatayım ama bu sefer üzerinde denerim."

Masadan ses çıkmazken daha da güldüm, bu insanlardan bir de korkuyorlardı. Ah benim küçük kızım, Arya'm daha cesur bu aptal sürüsünden. Aşırı özledim küçük kızımı, bu gece kokusu ile kendimi ödüllendireyim bari. Hızla masadan kalktım ve

"aferin, anlamışsınız. Benim haberim olmadan bir bardak su bile vermeyeceksiniz. Ne olursa olsun, her şey bilgim dâhilinde olacak! İki gün sonra gece yarısından sonra saat 2.00 da toplanacağız. Geç kalma gibi bir durum olmayacak."

Son sözlerimi söyleyip yer altından çıktım. Arabama doğru ilerlerken üzerimde ki kana yüzümü buruşturarak baktım. Şimdi temizlenmem lazım ve bundan dolayı Aryamı 10 dakika daha az görecektim. Ofladım ve arabaya binip son sürat hızla evime sürdüm. Saat 2.22 geçtiği için yollar boştu bundan dolayı son hızla yollardan geçiyordum. 15 dakika içerisinde evime geldiğimde arabadan indim ve hızla eve girdim. Duş alıp pisliklerden arınıp, giyindim. Saatte baktığımda 2.53 geçiyordu. Evden çıktım ve arabaya binip, son hızla yollara düştüm.

Bir haftadır Aryamı görmüyordum. Kokusunu, gülüşünü, sesini, yüzünü kısaca her şeyi özlemiştim. Yirmi dakikanın sonunda Aryamın mahallesine girip arabayı park ettim. Torpido gözünden anahtarı aldım ve arabadan indim. Aryamın burada olmasından dolayı mı bilmiyorum ama bu mahalleye kadar seviyordum. Binadan içeriye girdim ve bir kat çıkıp kapıyı kilitle açtım. Normalde pencereden girerdim ama bu şekilde girmeyi çok seviyordum, sanki Aryamla evliyiz, ben geç geldiğim için yatağımızda beni beklerken uyuyakalmış gibi hayal etmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Sessizce ilerleyip Aryamın odasına girdim. Güzel kızımın geç uyuyamadığını bildiğimden rahattım, hem uykusu da ağırdı güzel kızımın. İçeriye girdiğim gibi derin bir nefes içime çektim. Aryamın kendisine has olan yasemin çiçeği kokuyordu. Sessizce yatağa ilerledim, gördüğüm görüntü ile hem hafif gülerken hem de aşkla bakmaktan kendimi alıkoyamamıştım. Elinde kitabı ile uyuyakalmıştı güzel kızımın. Elinden kitabı yavaşlıkla aldım ve masanın üstüne koydum. Ardından yatağın hemen sol tarafına geçip yere oturdum. Çenemi yatağa koydum ve güzel kızımı izlemeye başladım. Nefesi yüzüme çarparken huzurla dolmuştum. Sağ elimi kaldırdım ve bir tutam saçını aldım ve burnuma yaklaştırdım. Derin derin soluklanırken, bu koku ile bir ömür geçirebilirdim. Gözlerimi kapattım ve elimi Aryamın elinin üstüne koydum.

Gözlerimi açtığımda yüzüm buruştu ve ağrıyan boynumu tuttum. Başımı hafif sağa sola oynattım ve etrafıma baktım. Gözlerim irileşirken hemen sol kolumda duran saatime baktım. Siktir saat 7.27 geçiyordu, sessizce kalktım ve Aryama baktım, güzel kızım hala uyuyordu. Boynumun acımasını umursamadan eğildim, yanağına hafifçe dudaklarımı değdirdim ve öylece kaldım. Kokusunu içime çekerken bir yandan da dudağıma değen teni ile canlanıyordum resmen. Hafif bir öpücük bıraktım ve geldiğim gibi kapıdan çıktım.

Yolda ilerlerken artık güzel kızımın yanımda olması gerektiği düşünüyordum ve ne olacaksa olsun, istiyordum. Araba bindim ve hızlıca evime doğru sürmeye başladım. Kafamda dönen birkaç şey vardı ama bir türlü oturtturamıyordum. Sıkıntı ile nefes alıp verdikten sonra torpido gözünü açıp içinden sigaramı ve çakmağı çıkartım. Bir dalı içerisinde alıp yaktım. Pencereyi hafif araladım. Duman gözümün içine girmesini umursamadan gaza bastım.

Her dumanı içime çektikçe beynim açılıyordu. Sigaranın dibine geldiğimde aniden aklıma bir plan gelmişti. Gözlerim bundan dolayı büyürken, beynimin içerisinde dönen planla sinsice gülümsemiştim. Aryamı o kazada kurtaran bendim, değil mi? Eh, bu durumun işime yaracağını hiçte planlamamıştım. Kader galiba benden yana...

***

Çok şükür bitti ya... boynum tuttuldu saatlerdir yazıyorum, ağlaaycağım. Neyseee

Eeee bölüm nasıldı bebeklerim? Hoşunuza gitti mi? Arafı psikopat yapmaya çalışırken glb biraz gerizekalı yaptım awfpojaspofjap siz ne düşünüyorsunuz?

Bu arada yorum ve oy vermeyi unutmazsanız çok sevinirim.

OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM <3

♣ TUTSAK♣ {Kabadayı Hikayesi} (ASKIDA)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora