Prologue

5.3K 305 257
                                    

"Patron, sistem hata veriyor."

Tony sinirle ellerini masaya vurdu. "Tekrar dene Jarvis. Önce ön belleği temizle ardından tüm dosyaları şifrele."
"Tamam patron."
Birkaç saniye sonra "İşlemi gerçekleştiremiyorum efendim. Tüm sistem bloke edilmiş durumda."
Tony dışarıdan oldukça korkunç gözüken bir kahkaha attı.
"Bana hemen bir konum ver."

"Bunu yapmam engelleniyor efendim."

"Hiç isim de mi yok ?"

"Sadece L.S. harflerini seçebiliyorum efendim."

Tony derin bir nefes verdi.
"Jarvis bütün sistemleri kapat."

"Ama efendim-"

"Kapat dedim Jarvis."

Bütün sistem ışıklandırmalarla beraber kapanırken Tony ofisinde bir ileri bir geri gidiyor, böyle bir şeyi yapmaya kimin cürret ettiğini daha da ötesi bu beynin kime ait olduğunu merak ediyordu.

***

"Şu odadan çık ve bana sofrayı hazırlamamda yardım et Lily."
Lily babasının sözleriyle ofladı.
"Ama en eğlenceli yerindeydim !"derken karşısındaki sistemin kendini kapattığını fark etti.
"Hiç eğlenceli değilsiniz."diyerek ayaklarının yere dahi değmediği sandalyeden aşağı indi ve odasından çıktı.
Nefis kokuların geldiği mutfağa ilerlerken "Umarım dünden kalan Brüksel lahanası bitmiştir ve sadece soslu makarna yiyeceğizdir baba."derken babasının kendisi için aldığı portatif merdiveni kullanarak dolaptan iki tane tabak aldı.
Steve kızının iğneleyici sözlerini görmezden gelerek "Brüksel lahanası yemezsen makarna yok."diye net bir cevap verdi.

Lily kaşlarını çatarak "Bir aya kalmadan MIT'den mezun olacağım fakat hala Brüksel lahanası yemem gerekiyor, öyle mi ?"dediğinde Steve hafifçe gülerek "Aynen öyle Lily Sarah Rogers. Şimdi doğru masaya hadi."diyerek elindeki tencereyle kızının peşinden gitti.

Lily isteksizce tabakları masaya yerleştirirken Steve Lily'nin tabağına çoktan Brüksel lahanasını koymuştu bile.
Lily tabağa bakıp "İğrenç."diye fısıldadığında Steve onu duymazdan geldi. Lily " Tedy, televizyonu açar mısın ?"diye seslendiğinde yapay zeka televizyonu açarak ona cevap vermişti.
Steve Lily'e bakarak "Her işi yapay zekana yaptırmaman hakkında anlaştığımızı sanıyordum."dedi hafif kızgın bir sesle.

"Tanrı aşkına baba ! Sadece televizyonu açmasını söyledim. Ayrıca Tedy bu tarz işler için var."

Steve başını iki yana salladı. Bir dahinin, dahi olmayan babası olmak bu dünyadaki en zor şeylerden birisiydi.

Steve Lily'nin dahi olduğunu henüz 2,5 yaşındayken fark etmişti.
Gündüzleri işe gitmek zorunda olduğu için onu evin yakınlarındaki bir kreşe götürüyordu. Kreşte hiçbir çocukla anlaşamadığı gibi sürekli oradan kaçmaya meyilliydi.
Bir gün bunu gerçekten başarmıştı. Steve o telefonu aldığında delirdiğini hatırlıyordu. İşten apar topar çıkmış ve 5 dakika içerisinde kreşin olduğu yere gitmişti.
30 dakikalık bir telaşın ardından telefonu çalmıştı.
Konuşmayı çok net hatırlayabiliyordu.

"Alo, siz Steve misiniz ?"

"Evet, evet benim."

"Ben Kennedy sokakta bulunan Greenland pastanesinde çalışıyorum. Az önce buraya 4-5 yaşlarında olduğunu düşündüğüm küçük bir çocuk geldi. Ailesini kaybettiğini düşündüğüm için kim olduğunu sordum. O ise bir kağıt ve kaleme numaranızı ve adınızı yazdı."

"AH LILY ! Hemen geliyorum, çok teşekkür ederim."

Öncelikle Lily o zamanlar 4-5 yaşlarında değil tam 2,5 yaşındaydı.
Bu durum tabiiki Steve'in dikkatini çekmişti ve doktor olan arkadaşı James'e danışmıştı. Birkaç test ve ardından gelen o sonuç.

L.S.    | STONYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin