BÖLÜM 4

1K 79 3
                                    

Yemek salonunda dikkatle masaları inceleyerek ilerledi yönetici. Tek tek bütün masaları inceliyor gözleri tanıdık gözleri görmeyi umuyordu. Salonun tamamını kontrol etmeyi göze alamayarak tüm masaları yüzeysel olarak taramaya karar verdi. Modeli ya da yardımcısını görme umudu tükenmeye başlamıştı. Bu kalabalıkta bulmanın imkansız olduğunu düşündü. Kalabalıktan sıkılarak arkasını döndü. Bir alışkanlık olarak elleri kol düğmelerini buldu. Sinirli zamanlarında sebepsizce kol düğmeleriyle oynardı. Kapıdan çıkmadan önce garsonu işaret ederek yanına çağırdı.

Genç adam yöneticinin talimatını aldı.

“Edison Huang yemek salonuna gelirse asistanıma iletin.”

Kapıdan çıkarken sinirden yüzü gerilmişti. Bileğindeki saate baktı. Akşam olmak üzereydi. Modeli görmemesine neden bu kadar sinirlendiğini bilmeden hızlı adımlarına devam etti. Adımlarının modelin odasına ilerlediğini fark ettiğinde duraksadı.

“Otelde kalmak kötü bir fikirdi!”

Modelin kapısı sadece birkaç adım ilerisindeydi. Bakmalı mıydı?

Biraz kendine düşünmek için zaman tanıdı. Kapı açılırsa ne diyebileceğini bilmiyordu. Bir süre beklemeye karar vermesinin ardından adımlarını harekete geçirmişti.

Öpüşmeyi başlatacak kadar cesur olması sinir bozucuydu. Evet! Cesaretini sevmişti fakat şimdi ne yapacağını bilmiyordu. Yaşadığı olayın doğal bir sonucu olarak bir sonraki adımının ne derece cesur olacağı merak uyandırıyordu.

Odasına girmeden önce etrafa bakındı. Mi Hee görünmüyordu. Odaya girip kapıyı kapattığında koltuğunda Suho’yu gördü.

“Sonunda. Neredesin sen?”

“Edison’ı arıyordum.”

“Şu model?”

Çapkın gülüşüyle Yi Fan’a baktı Suho.

“Evet. Edison Huang!”

“Dün aramadın. Geceyi beraber geçirdiniz değil mi?”

“Cidden kaldıracak havamda değilim. Gece birlikte değildik. Aslında sadece bir saat boyunca beraberdik.”

“O zaman neden aramadın? Ne oldu anlatsana.”

“Beni öptü.”

“Öptü? Nasıl yani sen değil de o mu öpüşmeyi başlattı!”

Yi Fan ağzı açık kendisine bakan arkadaşını görmezden gelmeye çalıştı. Hala kendi koltuğunda masaya dirseklerini yaslamış kendisine bakıyordu. Umursamadan masanın karşısındaki deri koltuğa attı kendini. Gözlerini kapatmıştı. Modelin öpücüğü zihninde saniye saniye tekrarlanıyordu.

“Hey sana diyorum.”

“Ne var Suho!”

“Cidden o mu seni öptü?”

“Fazla merak iyi değildir.”

Sessizlik…

Yi Fan gözlerini açıp başını soluna çevirip koltuğuna baktı.

“Suho.”

Sessizlik…

“Cidden adamı delirtirsin!”

Uzandığı koltuktan doğruldu ve arkadaşına baktı. Anlattırana kadar sorun çıkaracaktı.

“Eskiden böyle değildin. Neyin var senin?”

“Eskiden her haltınızı anlatırdınız Bay Wu!”

Pes ederek gözlerini devirdi.

“Yemek yedik ve yemekten sonra beni öptü. Oldu mu?”

THE LOST PURITYDär berättelser lever. Upptäck nu