BÖLÜM 22

268 26 1
                                    

[ MEDYA ile okuyunuz. ]

Mi Hee uzun pencereyi aralayıp odanın havalanmasını sağlarken geniş daire içinde asistana iki görevli eşlik ediyordu.
Duvardaki siyah çerçeveli özel işlemeli saati kontrol etti. Gözetimindeki temizlik ve düzenlemeler devam ederken masanın üzerine bıraktığı günlük programı son kez gözden geçirdi. Programda bir hata olmadığından emin olarak dosyayı masada yerine bırakırken görevli kızın sesi duyuldu.
"Ağrı kesiciye de ihtiyacımız var Bayan Hwang."
Kızın elindeki boş kutuya gözleri kaydı asistanın. Endişesini belli etmeyecek bir şekilde onayladı.
"Ben hallederim."
Bay Wu'nun son günlerde fazlasıyla ağrı kesici kullandığını fark etmişti. Sağlığından şüphe ediyordu. Bay Wu'nun uzun zamandır asiatanıydı ve onun bu derece dikkatsiz davrandığı bir zaman olmamıştı.
Damacananın değişimi ile ilgilenen genç işini hallettiğinde Mi Hee de çalışma masasındaki ajandayı almak için odadan çıkmıştı. Bu iş programının ajandası değil Bay Wu'nun özel ilgilenilmesi gereken işlerinin ajandasıydı. Aylık takvimi açıp kalemin ucunu işaretli tarihten aşağı kaydırdı. Fazladan iki gün!
Kusursuz bir düzen içindeki adamın rutinleri değişiyordu. Mi Hee Wu'nun ayrıntılarla yaşayan bir adam olduğunu biliyordu ve başkasında normal görülecek bir olay Wu için hastalık sayılabilirdi. Kesinlikle normal değildi. Aksatmak ve değişiklik Wu için zordu. Genç kız telefonundan gelen sesle düşüncelerinden sıyrıldı. Nişanlısının ismini ekranda okuduğunda moralsizliği son bulmuştu. Bilgisayarın sağ alt ekranından saati kontrol etti cevaplamadan önce. Wu'nun gelmesine 17 dakika kalmıştı.
Dakik bir yönetici için dakik bir asistan!

Odadaki temizlik son bulurken Mi Hee 'Günaydın!' görüşmesini bitirmiş ve günün ritmine uyum sağlayacak dinçliğe kavuşmuştu. Temizlik ile ilgilenen görevli odayı terk ettiğinde asistan rutinin dışına taşarak sadece yarım paketlik bir ağrı kesiciyi yerine bıraktı ve masanın üzerinde işaret parmağını gezdirdi. Aynanın ve koltukların önündeki alçak masanın temizliğinden de emin olduğunda odanın kapısını çekerek çıktı.

Saati bir kez daha kontrol ettiğinde birkaç dakikanın kaldığını fark etmişti. Açılan asansör kapısına değdi gözleri... Ve kendisine yürüyen Bay Wu'ya!
Karşılama amaçlı, masasının yanında bekledi Mi Hee. Bay Wu dinç gözüküyordu. Siyah Japon kesim takımlarından biri üzerindeydi ve kol düğmeleri her zamanki gibi kusursuz tamamlayıcıydı!
Vazgeçilmez aksesuarı saati de tabi ki kolundaydı!
Asistan Bay Wu ve Bay Kim için kapıyı araladığında iki genç patron odaya geçmişti. Derin bir nefes alıp masasına geçti asistan.
Günün ritmi başlıyordu.

**

Yönetici deri koltuğunda yerini aldığında Suho da karşısındaki geniş oturma alanında pencere tarafını seçmişti.
Asistan kapıda belirdi.
Wu masanın köşesine bırakılmış dosyaya uzandı. Kapağı kaldırıp ilk sayfada günün programına göz gezdirmeye başlamıştı. Sol eli ile alnını ovarak yorgunluğunu yok etmeye çalışıyordu. Bir saat sonra hafta başı toplantısını gerçekleştirecek ve haftalık çalışma planı genel hatlarıyla oluşturulacaktı. Herkesin işini kusursuz yaptığından emin olması gerekiyordu.
Planda, zaten hafızasında yer etmiş birkaç saati gözleri ile geçtiğinde sondaki yazıya takıldı. İş saatlerinin dışında olan...
"Mi Hee. Bu yemek de nerede çıktı?" Keskin çıkmıştı sesi. Gözleri sayfadan kalkmadan programın saatine geçti. 'PM 08:30.'
"Ne zaman eklendi programa?"

Kendisini bulan bakışlarda Bay Wu'dan diğer genç patrona geçmişti asistanın gözleri.
"Bayan Wu ve Bayan Kim ile gece iki kez iletişime geçmek zorunda kaldım Bay Wu." Suho büyükannesinin de işin içinde olduğunu fark ettiğinde asistana dönmüştü istemsizce. İkili pür dikkat dinlerken kızın gözleri yöneticisini bulmuştu.
"Geç saatteydi. Dinlenmeniz gerektiğinden sabah bilgilendirmeyi uygun gördüm. Şu sıralarda sağlığınıza dikkat etmiyorsunuz Bay Wu!"
Kız nazikçe uyarıda bulunduğunda Wu başındaki ağrıyı hatırlamıştı.
Suho ile sabahladıkları zor bir geceydi ve devam edecek görünüyordu. Bir bardak su için sebile doğru ayaklandığında asistana yönelik duyulmuştu güçlü ses tonu.
"İyiyim Mi Hee. Fazla yorgun hissediyorum kimi zaman. Endişelenmeni gerektirecek bir durum yok. Toparlayacağım."
Son eylemi 'sözde' söylediğini, yöneticinin yukarı kalkan elinde -belirsiz şekilde 'belki' göstergesi- tanıdık işareti gördüğünde anlamıştı asistan. Beden dili Wu'nun en büyük tamamlayıcısıydı. Kendisine ait küçük imgeler daima bedeninde kendini gösterirdi. Onunla birkaç ay'ı geride bırakmış bir kişi için -biraz takip edildiğinde- fark edilmeyecek ayrıntılar değildi. Wu bedeniyle konuşan bir adamdı. Ve Mi Hee, Wu'nun dilini kusursuz anlıyordu!
Belki bundandı, Wu'nun asistanına güveni ve ona kendini emanet edebileceği hissi. Belki...
Ya da...
Kesinlikle!

THE LOST PURITYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin