"Olsun ye bunu yinede. Hem ben iki poğaça yiyemiyorum ki. Bir taneyle doyuyorum."

Kaşlarımı çatıp "şimdi niye bu kadar zayıf olduğun anlaşılıyor" dedim hızla. Poğaçasından bir ısırık alıp gülümsedi. Lokmasını yutup "midem küçükse ben ne yapayım? Hem sen şunu yesene!" dedi tekrar poğaçayı bana uzatırken. Poğaçayı elinden alıp iki böldüm.

"Ben anca bu kadar yerim. Ve sen kalan hepsini yiyeceksin."

Dediklerime göz devirdi. "Sen beni böyle alıştırda bakalım 100 kilo olunca sevecek misin beni?" dedi sitemkar sesiyle. Kaşlarımı çattım ancak gülümsüyordum.

"Olsun ben kilolu severim" dedim tepkisini aşağı yukarı tahmin ederken. Isırmak adına ağzına getirdiği poğaça havada asılı kaldı. Açık ağzıyla inanamaz bir ifadede bana bakıyordu. Daha de gülümsedim.

"Sen zayıfsan zayıf severim" dedim. Ardından masada biraz ona yaklaştım.

"Sen kiloluysan kilolu severim."

Tamamıyla ona yaklaştığımda "ben sen severim" diye fısıldadım. Bu sefer şaşkınlığının nedeninin farklı olduğunu biliyordum. Gülümseyerek yanaklarını sıktığımda oda gülümsedi. Ama bu utangaç bir gülümsemeydi.

Bu halini seviyordum.

Her halini seviyordum.

Ben onu seviyordum. 

..

Sıkıntılı bir nefes verip sınıftaki saate baktım. Öğle arasına sadece dakikalar kaldığını gördüğümde gülümseyerek kalemi bıraktım ve defteri kapadım. Hayvan gibi acıkmıştım.

"Ohoo, Kuzey efendi bekleyeydinizde bi zil çalaydı."

Çantama atmakta olduğum defterimi çantanın içine bırakıp önüme döndüm. Mehmet hoca gülümseyerek bana bakıyordu. Bende sırıtarak "kusura bakmayın hocam karnımın açlığı integraldan önemli" dedim. Evet ders ne yazık ki matematikti. Bir eşit ağırlık öğrencisi olmama rağmen matematiğim iyi sayılırdı. Bu yüzden matematik derslerinde fazla sıkılmazdım. Ayrıca Mehmet hoca gerçekten dersi iyi anlatıyordu. Ve çok iyi bir adamdı. Böyle öğretmenler canımı yesin.

Mehmet hocanın kahkahası sonlanınca şu cümleler çıktı ağzından.

"Yemek için mi yoksa birini görmek için mi bu acelen ha?" dediğinde gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Şu an Derin'i kast ettiğini anlamamak için salak olmam gerekse bile bozuntuya vermedim.

"Evet hocam sevgili sigaram cebimde tutuştu. Yak beni diyor."

Hoca daha bir gür kahkaha atınca kafasını iki yana salladı "sen beni anladın bence" dedi. Gülerek kafamı çevirdiğimde "dikkat edin Kuzey" dedi. Tekrar dönüp ona baktığımda bu kez sesinde olduğu gibi yüzündede hafif bir ciddiyet vardı. Yavaşça gözlerimi kapadım açtım.

"Kuzey manitamı yaptın lan?"

Hödük gibi konuya dalan en arkada oturan Oğuzdan başkası değildi. Oğuz ile yakın sayılırdık. İyi anlaştığım nadir insanlardandı.

Dönüp ona baktığımda sırıtan bir ifadeye sahipti. Yüzündeki ifadesi komiğime gidip beni güldürürken benim yerime cevap veren Mehmet hoca oldu.

"Ohoo arkadaşlık ölmüş. Hoş hadi kendimi geçtim ben görmesem bana söyleyeceğin yokta Oğuz'a niye söylemiyorsun Kuzey efendi?"

Sesini yalandan kınayan bir tonda çıkarırken daha da gülümsedim. "Harbiden hocam arkadaşlık ölmüş yav dimi Kuzey efendi?" dedi Oğuz, Mehmet hocayı taklit edip.

Hissiz || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin