"Feyza'm" Alparslan herhangi bir ses alamayınca kapıyı kapatıp içeriye girdi, Feyza'yı yatakta cenin pozisyonunda ağlarken gördü ve hemen yanına gidip yatağın yanına çömeldi

"Feyza'm lütfen ağlama artık" Alparslan Feyza'nın gözyaşlarını silerken Feyza'nın sessizliği ile ona biraz zaman tanımak için tam odadan çıkacaktı ki Feyza'nın fısıltı gibi olan sesini duydu

"gitme" Alparslan hemen geri dönüp yatağa Feyza'nın yanına uzandı ve Feyza'nın saçlarını okşamaya başladı, uzun bir süre Alparslan Feyza'nın saçlarını okşamış ve sessizce uzanmışlardı

"dinliyorum" Feyza yavaşça Alparslan'a doğru döndü

"birileri bizi hastaneye kontrole gittiğimizde görmüş ve devamlı doktora gittiğimiz için bunu senin çocuk sahibi olamayacağını ve bizim de tedavi amaçlı falan gittiğimizi düşünmüşler ve bu herkesin diline yayılmış, babaannemde dahil... babaannemde durmamış ve kendi kafasına göre iş görmüş bir kızı tutmuş elinden artık Karahan gelinisin diye konağa getirmiş. Babam durumu anlatınca hemen eve geldik yadem ile tartışırken de siz gelmişsiniz sonrası malum" Feyza bir süre sessiz kalıp duyduklarını sindirmeye çalıştı

"çok saçma yani bilmiyorum Alparslan babaannen birini alıp gelip bu senin yeni karın diyor bunu anlayamıyorum"

"haklısın güzelim ama şunu bil benim tek bir karım var o da sensin ve hep sen olacaksın dahası yok ve ben bu durumu en zararsız bir şekilde çözmeye çalışacağım"

"o kıza ne olacak peki yadenin dediğini duydum geri dönemez dedi"

"bilmiyorum güzelim ama çözeceğim"

"Nasıl..."

"Bilmiyorum bu işi nasıl çözerim inan hiç bilmiyorum o kızcağızın hayatının kararmasına da izin veremem Baran'ın onunla evlenmek zorunda kalmasına da... baran ben evlenirim falan dedi ama..." Alparslan sıkıntı ile saçlarını karıştırdı

"nasıl Baran mı evlenecek"

"Baran eğer o kızın bir Karahan ile evlenmesi gerekiyorsa ben evlenirim dedi ama kimse ne yapacağını bilmiyor yemekten sonra konuşup bir karar verilecek, sen şimdi düşünme bunları biraz daha dinlenmeye çalış bende bir babama bakayım"

Alparslan odadan çıkıp babasının yanına geldi, kapıyı çaldı

"baba müsait misin" Ömer ağa Fatma hanım ile olan konuşmalarını bölen Alparslan'a içeriye girmesini söyledi

"gel oğlum bizde annen ile ne yapacağımızı konuşuyorduk"

"yademe inanamıyorum tek başına nasıl böyle bir kararı verip kendi kafasına göre hareket eder kafam almıyor"

"oğlum bırak sen yadeni de sen neden bebeğinizi kaybettiğinizi bize söylemediniz"

"biz üzülmenizi istemedik baba Mardin'e geldiğimizde müjdeyi verelim istedik ama olmadı bizde müjdeyi veremeden acı haberini vermeyelim dedik"

"olur mu oğlum öyle şey biz bir aileyiz acımızda sevincimizde bir böyle bir şeyi bizden nasıl saklarsınız"

"baban haklı oğlum bizim size destek olmamız gereken zamanda haberimiz olmadı kim bilir Feyza nasıl acılar çekti, yavrum aynı anda hem annesi hem evladı..."

"şu meseleyi çözelim bizzat cezanızı keseceğim de zamanı var. Oğlum bu kızı geri evine gönderemeyiz kızın adı çıkar bir kusuru olduğu için onu geri babasının evine gönderdiğimiz düşünülür kızın hayatı ile oynamak bize yakışmaz ya sen ya da Baran..." Alparslan öfke ile oturduğu yerden kalktı

"baba başka bir yolu olmalı"

"yok oğul tek çaremiz evlilik"

"hay ben böyle işin ya... tamam ben evlenirim ama kimse benden o kızı koynuma almasını beklemesin sadece soyadımı alacak ben Feyza ile konuşurum kardeşimin benim yüzümden hayatını mahvetmesini istemiyorum Baran bunu hak etmiyor" Alparslan içinde yanan ateşe rağmen kabul etmişti ama Feyza'ya nasıl anlatacağına dair hiçbir fikri yoktu

"oğlum emin misin?" Ömer ağa oğluna son kez sordu

"eminim baba, ben müsaadenizle Feyza ile konuşayım masada da kararımızı söyleriz" Alparslan odadan çıkarken etrafı yakıp yıkmak istiyordu hiçbir şey yapamamak çaresiz olmak canını çok yakıyordu.

Sıkıntı ile odaya girdiğinde Feyza'nın hala yatakta uzandığını gördü

"Feyza'm" Feyza yavaşça Alparslan'a döndü ama gözlerindeki çaresizliği iliklerine kadar hissetti ve neler olduğunu kabul etmek istemese de anladı

"konuşmalıyız...öncelikle şunu bil ki çaresizim bu kararı almakta mecburdum... o kız bu eve gelin olmak zorunda ve ben Baran'ın tanımadığı hatta hiç görmediği biri ile benim yüzümden evlenerek hayatını mahvetmesini istemiyorum, bir ömür boyu kardeşimin benim yüzümden mutsuz olduğunu bilirsem yaşayamam... benim için sadece sen olacaksın ve bu hiçbir şekilde değişmeyecek sadece ona soyadımı vereceğim hiçbir şeyim olmayacak" Feyza gözlerinden yaşlar akarken Alparslan'a sarıldı

"biliyorum Baran'a bunu yapamayız bizim yüzümüzden kendini bir bilinmeze sürüklemesini bende istemiyorum... hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bunun farkındayım ama katlanmalıyım eğer illa biri acı çekecek mutsuz olacaksa bu başkası olmamalı" Feyza isyan etmek istese de kaderine boyun eğmekten başka bir şey gelmedi elinden

"affet beni diyeceğim ama ben kendimi asla affetmeyeceğim o yüzden sende sana yaşattıklarım için affetme beni çünkü sen bunları hiç hak etmedin" Alparslan Feyza'nın alnından öpüp odadan çıktı ki merdivenlerden gelen elması görünce kendini toparlamaya çalıştı

"ağam sofra hazır"

"tamam elmas abla geliyoruz" Alparslan yüzü olmasa da odanın kapısını araladı

"sofraya çağırıyorlar"

"tamam" Feyza banyoya girip elini yüzünü defalarca soğuk su ile yıkadıktan sonra kapıda onu bekleyen Alparslan'ın yanına geldi ve birlikte aşağıya indiler. Sofrada herkesin yüzü asıktı söylemek istedikleri onca şey vardı ama hiçbiri dile gelmiyordu

"Fatma hanım diğerleri nerede"

"Baran'ı çağırmak için odasına gittim ama yoktu baba çıkmış herhalde"

"bende misafirimize selendim Ömer bey gelir birazdan annem de yemeyeceğini söyledi"

"elmasa söyle bir sini hazırlayıp odasına götürsün misafirimiz gelince de konuşuruz artık Dilan sen misafirimize bir bak istersen kızım"

"peki baba" Dilan sandalyeden kalkarken Baran yaren ile yanlarına geldi ama yarenin eli kendi avucunun içindeydi

"baba biz yarenle evleneceğiz artık o sadece bana helaldir" herkes irileşen gözleri ile Baran'a ve başı eğik bir şekilde Baran'ın gerisinde duran kıza baktılar

SÖZ AŞKIWhere stories live. Discover now