36.BÖLÜM: ''Kalpteki Neşter''

187K 13.6K 33.4K
                                    

London Grammar - Nightcall

Evanescence - Bring Me To Life

Merhabalar. Geldik hem de kısa bir zamanda.

Yani yedi gün içinde üç hikâyeme de uzun uzun bölümler yayımladım ve bu gerçekten sandığınız kadar kolay değil üstelik bilenler vardır, onca işimin gücümün arasında sizi bekletmemek için hızlı davrandım. Hâlâ bakın hâlâ yorumlarda bana küfür eden, bölüm vaktinden şikayetçi olan görürsem gerçekten üzülür ve tepkimi belli ederim çünkü kusura bakmayın ama böyle bir tavrı hak etmiyorum ya! Vallahi.

Her neyse asla keyif bozmadan sizi şöyle bölüme alayım. Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar çiçeklerim. ^^

36.BÖLÜM: ''Kalpteki Neşter''

Birini karşılıksız sevmek, öldürmeyen bir intihar şekli

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birini karşılıksız sevmek, öldürmeyen bir intihar şekli.

Birini karşılıksız sevmek, öldürse bu kadar acı vermez demenin başka bir biçimi.

Belki öyle belki değil bilemem ama kalbim onu ilk gördüğü anda, ayaklarının altında tabure ve boynunda bir idam ipiyle hazırda beklemişti, onun için atan ilk ritimde ise ayaklarının altındaki tabure düşmüş, ip boğazına oturmuştu. Çok sevmek, belki çok sevmek de bir intihardı ve ben bunu hissedene kadar bilemedim.

Fakat Ezgi...

Ezgi çok sevmekten değil, hiç sevilmemekten intihar etmişti.

İntihar bir insanın geldiği son noktadır, acizliktir, yalnızlıktır ve cezadır. O ne yaşadı bilmiyorum ama yaşadığı her neyse onu yaşamı güzel kılacak bir şey bırakmadığındandır.

Onun hareketsiz bedeni Kenan Çakırca'nın kolları arasındaydı. Ben, ben şok içerisindeydim. Bir süre bütün algılarım devre dışı olmuştu çünkü böyle bir şeyi hayatımda ilk defa yaşamıştım. Akif Selim, belimi sıkıca tutarken önce bana sonra da abisine bakıp, ''Ne?'' diye sordu. Ben ise öylece bakıyordum, sanki bu yaşadığımız kâbusmuş gibi.

Kenan Çakırca acele ve telaşlı bir şekilde beklemeden merdivenlerden aşağı inmeye başladığında, ''İntihar etmiş,'' dedi. ''Hemen hastaneye yetiştirmemiz lazım. Ölecek yoksa.''

''Öl...'' diyebildim boğazımı acırken. Ezgi'ye baktım. Saçları darmadağındı, gözleri kapalıydı ama o güzel gözlerinin altındaki morluklar, yüzündeki yaralar ve hayattan bezmişliğin portresi yüzünde yer edinmişti. Bağırıyordu, o susarken bile acı acı bağırıyordu. ''Ölmedi değil mi?''

''Hayır,'' dedi Kenan Çakırca. ''Yani bilmiyorum ama hemen şimdi hastaneye götürmezsek her şey için çok geç kalmış olabiliriz.'' Akif Selim'e baktı. ''Bir taksi çağır hemen. Hemen!''

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin