"Nasıl geldin buraya?" dedi çatallaşmış sesiyle. O konuştukça sıcak nefesi bu dondurucu havada minik bulutlar oluşturuyordu. Görebildiğim kadarıyla bembeyaz olmuştu. Gereğinden fazla beyazdı, ancak dudakları teninin aksine kıpkırmızıydı. Soğuktan tir tir titrediğini kavramam pek uzun sürmedi.

"Üşümüyor musun?" Diye sordum ona bakarak. Bakışlarını yolun karşısındaki uyuyan kediden ayırmıyordu.

"Üşümüyorum." dese de çenesinin titreyişini bastıramıyordu. Üşümesi çok normaldi. Üstünde yırtık ve son derece ince kıyafetler vardı.

"Annen nerede?" Diye sordum bir umutla.

"İşe gitti." Dedi parmaklarını kıpırdatmaya çalışarak

Düşünürmüş gibi yaparak "Bu saate kadar çalışıyorsa çok meşgul birisi olmalı." dedim.

O ise gözlerini devirip, yan yan bana baktı. "Babana sormadın mı?" dedi. Mahçup bir şekilde başımı sağa sola salladım.

"Annem.. istemediği kişilerle öpüşüyor falan. Bunun karşılığında da para alıyor." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani? Filmlerdeki gibi mi?" Diyerek oturduğum yerde doğruldum.

"Hayır, filmlerde insanlar birbirlerini sevdikleri için öpüşürler. Hem de dudaktan." dedi hafifçe gülümseyerek. Annesinin iyi bir mesleği olmadığını şimdi kavramıştım.

"Peki ya baban?" Diye sorduğumda derin bir nefes aldı.

"Annem onun yoldan geçen herhangi bir adam olabileceğini söyledi." diyerek bana baktı. Keyifli gözükmeye çalışmasına rağmen sesi çok yorgundu ve göz kırparken bile aşırı yavaş hareket ediyordu. Neyi vardı?

"Taehyung, ben... bu sabah sana arkadaşım olmadığını söylediğim için üzgünüm." dedim başımı eğerek. Özür dilemem onu keyiflendirmiş gibiydi.

"Sorun değil." dedi sadece. Beni hemen affetmesi hoşuma gitmişti. İkimiz de birbirime gülümsemiştik ki, başımı onun omzuna koymak için hafifçe eğildim.

Başımı omzuna koyduğum anda acıyla inledi ve hemen geri çekildim. Dişlerinin arasından nefes almaya çalışıp yüzünü benim olmadığım tarafa çevirdi. Öbür eliyle omzuna masaj yapmaya çalıştı.

"Taehyung?" Dedim şaşkınlıkla. Bana bakmadı.

Ayağa kalktım ve omuzunu açmasını istedim. Beni çok fena tersledi ancak gömleğine bulaşmış sıvıyı görünce kaskatı kesildim.

Taehyung'un omzu kanıyordu. Kolu sırılsıklam olmuştu. Çok geçmeden oturduğu yerin de kan gölüne dönüştüğünü gördüm. "Taehyung!" Diye çığlık attığımda yüzünü nihayet bana çevirmişti.

Bu sefer yüzü daha net seçiliyordu.

Dudağının kenarı ve kaşı patlamıştı. Kafasından aşağıya akan kan kurumuştu. Bir gözü mosmordu ve elmacık kemiklerinin üstünde mor-mavi-yeşil-sarı renklerde çürükler vardı. Aynı çürüklerin bir kolye gibi boynunu sardığını da yeni fark etmiştim.

"Taehyung!" Dedim telaşla yanına çömelerek. "Ne oldu?"

"Anlaşılan şu ki, güvenlik görevlileri bizi kovalarken çok düşünürsek yavaşlıyormuşuz." Dedi çarpık bir sırıtışla. Elbette inanmadım. Keyifsizce kıkırdıyordu ki şiddetle öksürdü. Öksürdüğünde ağzından kan gelmeye başladı ve üstüm Taehyung'un kanı oldu.

"Al işte, kıyafetin kirlendi." dedi kaşlarını çatarak. Belki farkında değildi, ama kıyafetim şu an umursadığım son şey bile değildi. "Jungkook.. evine dön." dedi aniden ciddileşerek.

"Hayır, seni bu halde bırakamam." Bıçaklandığını yeni fark ediyordum. Hemen ambulans çağırmak istedim, ama telefonum yoktu.

"Jeongguk," dedi arkamda bir noktaya odaklanıp. "Evine dön."

Kahverengi saçlarının bazı noktaları kurumuş kan ile sertleşmişti.

"Gitmeyeceğim Taehyung!" diye cırladığımda daha önce görmediğim, çok yoğun bir duygu ile gözlerime baktı.

"Sana söz veriyorum, bir gün tekrar senin için dondurma çalacağım." dedi fısıldar gibi. Gözleri dolmuştu ve benim de gözlerim dolmuştu. "Ama şimdi gitmelisin, çocuk. Annen sana geceleri sokağa çıkmak tehlikelidir demedi mi?" diyerek gülümsemeye çalıştı. Dişlerine bulaşmış kanı görünce içim titredi.

"Öyleyse sen neden buradasın?" diye sordum. Omuz silkti. "Ben sokakta yaşıyorum."

Bunu sesli bir şekilde dile getirmesi beni garip hissettirmişti. Evsiz biriyle arkadaştım.

Ama o, çok iyi biriydi.

O gece, sessiz bir şekilde eve girip yatağıma yatmayı başardım. Taehyung'a ne olduğunu veya ne olacağını bilmiyordum, ancak içim rahattı.

Onun sözünü tutacağına dair inancım tamdı.

ice cream | taekookWhere stories live. Discover now