0.2 i promise

4.6K 570 278
                                    

Ertesi gün, tekrar aynı parka gitmek için evden dışarı çıktım. Bu sefer yanıma para alma gereksinimi bile duymamıştım çünkü Taehyung mükemmel bir adalet bekçisiydi. Hırsız olan marketleri cezalandırıyordu ve biz de bu işten kazançlı çıkıyorduk. Her ne kadar koşmamız gerekse de.

Parka gittiğimde onu orada göremedim, ancak caddenin karşısında bir çöp konteynırının önüne oturmuş, bir şeyler yiyordu. Mutlulukla yanına gidiyordum ki, ayağa kalkıp çöp konteynırına sarktığında gülümsemem yüzümde dondu.

Çöpten mi yiyecekti?

Acele adımlarla yanına gidip "Ne yapıyorsun Taehyung?" Diye sordum. Beni görünce başıyla selamladı ve "Her öğün fabrika yapımı şeyler yiyemem, canım sebze gibi bir şeyler çekti. Anlarsın ya." Dedi. Elleriyle çöp poşetlerini teker teker açıp kurcalıyor, içinde yiyecek bir şeyler arıyordu.

"Yardım.. yardım ister misin?" Diye sordum ama beni sertçe geri çevirdi.

"Kıyafetlerin çok güzel, çocuk. Kirlenmelerini istemezsin." istemsizce onun kıyafetleriyle kendi kıyafetlerimi kıyasladım. Kıyafetleri güzel değildi, evet, şüphesiz kirli ve yırtıktı ama o kıyafetler içinde bana acayip havalı geliyordu.

"Umurumda değil, sana yardım edeceğim." Diyip çöp konteynırına yakınlaştım. Hemen çöpü kurcalamayı bırakıp dirseğiyle beni hafifçe ittirdi. Ellerinin kirli olduğunu düşündüğü için beni iterken elini kullanmamıştı bile.

O sırada, bir flaş sesi ve birkaç çocuk kıkırtısı duymamızla arkamıza döndük. Benim sınıfımdan 3 çocuk Taehyung ve bana gülüyordu.

"Şuna bakın!" Dedi çocuklardan biri. "Jeongguk yokluktan çöpçülerle arkadaşlık kurmaya başlamış!" Hepsi gülmeye başladı.

O an olan oldu.

Taehyung, "Ya! Ben çöpçü değilim!" Diye bağırsa da ben, "O benim arkadaşım değil!" diye bağırmıştım. Kelimeler ağzımdan çıkar çıkmaz bin kere pişman olmuştum ama artık çok geçti. Taehyung'a döndüğümde, gözlerinde daha önce görmediğim birkaç duygu kırıntısı gördüm.

Kırgınlık.

Elindeki -bin bir çabayla bulduğu- domates ve pırasayı bana bakmadan çöpe geri attı. Gözünün ucu bana değmeden yavaş adımlarla yürümeye başladı.

"Taehyung! Öyle demek istemedim!" Diye bağırsam da durmadı. Peşinden gitmeyi istedim.

Ama kendimde o yüzü bulamadım.

•••

Saat gece 12 olmuştu. Evdeki herkes uyuyor, babamın horlama sesleri odama kadar geliyordu. Ben ise Taehyung'u düşünmekten uyuyamıyordum.

Çocuk cesaretliye yatağımdan kalktım ve üzerime geçirebildiğim kadar kıyafet geçirdim. Hava çok soğuktu, hatta yarın şiddetli kar yağışı bekleniyordu. Taehyung'un evinin nerede olduğunu bilmiyordum ama sokağa çıkıp onu arayacaktım.

Son derece sessiz bir şekilde kapıyı açıp evden çıktım. Yanıma evin anahtarını almıştım, aslında kapıyı açmayı pek beceremiyordum ama anahtar kendimi iyi hissettiriyordu.

Önce parkın oraya, daha sonra konteynırın oraya gittim ancak Taehyung orada değildi. Loş, sarı ışıklı bir sokak lambası tek başına tüm sokağı aydınlatmaya çalışıyordu.

Son bir umutla geçen dondurma yediğimiz bankın oraya gittim, ve bir dükkanın önünde oturmuş dağınık saçlı bir çocuk gördüm.

Işık çok loştu, yüzü seçilmiyordu ama kambur duruşundan, dağınık saçının gölgesinden, hatta nefes alış verişinden onun Taehyung olduğunu anlamıştım. Koşa koşa yanına gidip oturdum.

ice cream | taekookWhere stories live. Discover now