Çatık kaşlarım, üzerinde gezindi parmaklarım, dudaklarımda alaycı bir gülüş belirdi . Hayat benim algıladığım gibi işlemiyormuş bunu öğrenmiştim kurallı ,planlı , az insanlı hayatım bana çok bir şey katmıyormuş. Hayat , o plan dışında kalanmış . Bazı sorgulamalar için hâla çok geç sayılmazdı , yada sadece kendimi avutuyordum .
Gözlerimi kendi gözlerimden kaçırıp aynaya sırtımı döndüm , plakta ki şarkı bitmiş, atölyeyi kulak tırmalayan bir cızırtı kaplamıştı , aklımdaki düşünceleri kenara brakıp gramafon'un içindeki plağı çıkarttım . Sıkışan göğüsüm üzerine bastırdığım elimle ,kesik kesik nefes almaya çalıştım . Göğüsümdeki ağrı azalınca doğrulup, tezgahın üstünde duran ekranı çamurlu telefonu , ıslak mendil yardımıyla temizleyip ,saate baktıktan sonra cebime attım . Montumu Koluma ağdırıp , atölyeden çıktım. Kapısını kilitleyip sokağın sonuna doğru, ağır adımlarla yürümeye başladım .
Sonbahrın soğuğu içime içime işleyince , koluma ağdırdığım montu üzerime giyinip bir kaç düğmesini ilikledim . Bağrıma vuran rüzgar ,içime içime işliyordu sanki . Boş sokakta ,ağaçlardan düşen yapraklarla etrafımı izliye izliye ilerledim . Sokağın sonunda görünen denizle adımlarım hızlandı . Deniz hırçın bir şekil de kıyıya çarpıp, bir ileri bir geri gidiyor, bazen de yukarısında kalan betondan dışarıya taşıyordu . Deniz kıyısı yol boyu boş görünüyordu , hava soğuktu .
Denizin önündeki banka oturdum .
Hırçınlığıyla kendini ordan oraya vurup taşmasını, kendinden eksiltmesini izledim . Bu görüntü bana , çok yakından tanıdığım birini hatırlatıyordu , Kendimi... Hırçınlığım eksiklerimi görmelerini istemediğim insanları etrafımdan savuşturmak için her zaman başvurduğum bir yöntemdi . Hâlbuki insan eksiğiyle insandı ...Rüzgar arasından geçtiği saçlarımı dağıtıyordu , düzeltmedim . Alnıma dökülen saçlara dokunmadım , bir seferde dağınık kalsınlar dedim .
Dalga betona hızla çarpıp ,ayaklarımın olduğu yere kadar taşdı , teleşla havaya kaldırdığım ayaklarımı ,bir kaç saniye sonra
tekrar indirdim. Önümde duran simit arabasıyla dikkatim oraya çevrildi " Simit alır mısınız " ayağa kalktım , çok da taze olmayan simitlere baktım . " yanımda para yok teşekkürler " simitçiyi ardımda bırakıp denizin kenarından yürümeye başladım . Bu havada o bayat simitleri kim alırdı, orasıda koca bir muammaydı . Koluma dokunan elle ardıma dönüp ,uzatılan simit poşetiyle afalladım " Al kızım al çekinme ,para falan istemiyorum ziyan olmasın bir boğazdan geçsin. Bu havada satıcak kimse bulamam "Yaşlı adamın soğuktan titreyen elleriyle uzattığı poşeti tereddütle aldım. gülünce belirginleşen kaz ayakları, ağzının kenarında oluşan kırışıklara eşlik ediyordu. üzerinde kalın boğazlı kazaktan başka bir şey yoktu . İçinde üç tane simitin olduğu poşeti sıkı sıkı tutarken ,cebimde duran cüzdanım vicdanıma battı . Poşeti sımsıkı kavradım " gerek yoktu " dedim kısık sesle. Tebessüm edip ardına döndü " afiyet olsun " o simit sattığı arabayı iteleyerek yanımdan uzaklaşırken, ben dolu gözlerle ona baktım. Elim cebimdeki cüzdanı yokladı her zamanki gibi yanımdaydı. Bir müddet elimdeki simit poşetine sarılarak, benden uzaklaşan simitçiyi izledim .
Simitçinin tam tersi yöne doğru yürümeye devam ettim . Elimi poşete daldırıp çıkarttığım simitden bir ıssırık aldım , ben lokmayı çiğnedikçe o ağzımda sanki dahada büyüyor , ağzımdaki bir demir parçasıymış gibi çenemi yoruyordu . Yuttuğum lokma, boğazıma durdu .
"Bu kadarsın" dedim kendime senden çok kibirin , ön yargın var .
Göz pınarlarımda akmaya hazır bekleyen yaşlar sağlı sollu süzüldü , dermanı kalmayan dizlerimin üstünde yerde oturur pozisyonda buldum kendimi . Taşan deniz dizlerimi yere değen her bir noktamı içine alıyor , bana çarpıp etrafa yayılıyordu. kucağımda tuttuğum simit poşeti , ve elimdeki simitle öylece oturuyordum .
Kafama vuran şeyle irkilip o tarafa dönmeye çalıştım,ama bu sefer diğer tarafımdan aldığım darbeyle ,oraya döndüm . Elimdeki simit , bir martı tarafından havalanırken ,diğer martı kucağımdaki poşeti yere düşürdü . Yanına iki martı daha kondu ve benim olan simit için kavgaya tutuştular . Ağzım iki metre açık ,onları izliyordum . Kafamla hissettiğim sıcaklıkla elimi dağılmış saçlarıma daldırdım " kan "
Hayır , bir bu eksikti . Yüzüm buruşurken bedenim , tam yanındaki su birikintisine yığıldı . Bu sefer martılar beni izliyordu .
YOU ARE READING
Karışmayan Sular
Romanceİnsanlar büyür, değişir. Bu gelişim hiç bir zaman kolay olmaz. Eksikler kolay tamamlanmaz . Boş yakarışlar işe yaramaz, insan hayatın hızlı akışına alışamaz bazen karışamaz. Pek çok insan kendine bile karışamaz, bunu fark bile edemez, bende fark e...