-2 Sızlayan Vicdan-

85 32 44
                                    


Çatık kaşlarım, üzerinde gezindi parmaklarım, dudaklarımda alaycı bir gülüş belirdi . Hayat benim algıladığım gibi işlemiyormuş bunu öğrenmiştim kurallı ,planlı , az insanlı hayatım bana çok bir şey katmıyormuş. Hayat , o plan dışında kalanmış . Bazı sorgulamalar için hâla çok geç sayılmazdı , yada sadece kendimi avutuyordum .

Gözlerimi kendi gözlerimden kaçırıp aynaya sırtımı döndüm , plakta ki şarkı bitmiş, atölyeyi kulak tırmalayan bir cızırtı kaplamıştı , aklımdaki düşünceleri kenara brakıp gramafon'un içindeki plağı çıkarttım . Sıkışan göğüsüm üzerine bastırdığım elimle ,kesik kesik nefes almaya çalıştım . Göğüsümdeki ağrı azalınca doğrulup, tezgahın üstünde duran ekranı çamurlu telefonu , ıslak mendil yardımıyla temizleyip ,saate baktıktan sonra cebime attım . Montumu Koluma ağdırıp , atölyeden çıktım. Kapısını kilitleyip sokağın sonuna doğru, ağır adımlarla yürümeye başladım .

Sonbahrın soğuğu içime içime işleyince , koluma ağdırdığım montu üzerime giyinip bir kaç düğmesini ilikledim . Bağrıma vuran rüzgar ,içime içime işliyordu sanki . Boş sokakta ,ağaçlardan düşen yapraklarla etrafımı izliye izliye ilerledim . Sokağın sonunda görünen denizle adımlarım hızlandı . Deniz hırçın bir şekil de kıyıya çarpıp, bir ileri bir geri gidiyor, bazen de yukarısında kalan betondan dışarıya taşıyordu . Deniz kıyısı yol boyu boş görünüyordu , hava soğuktu .

Denizin önündeki banka oturdum .
Hırçınlığıyla kendini ordan oraya vurup taşmasını, kendinden eksiltmesini izledim . Bu görüntü bana , çok yakından tanıdığım birini hatırlatıyordu , Kendimi... Hırçınlığım eksiklerimi görmelerini istemediğim insanları etrafımdan savuşturmak için her zaman başvurduğum bir yöntemdi . Hâlbuki insan eksiğiyle insandı ...

Rüzgar arasından geçtiği saçlarımı dağıtıyordu , düzeltmedim . Alnıma dökülen saçlara dokunmadım , bir seferde dağınık kalsınlar dedim .

Dalga betona hızla çarpıp ,ayaklarımın olduğu yere kadar taşdı , teleşla havaya kaldırdığım ayaklarımı ,bir kaç saniye sonra
tekrar indirdim. Önümde duran simit arabasıyla dikkatim oraya çevrildi " Simit alır mısınız " ayağa kalktım , çok da taze olmayan simitlere baktım . " yanımda para yok teşekkürler " simitçiyi ardımda bırakıp denizin kenarından yürümeye başladım . Bu havada o bayat simitleri kim alırdı, orasıda koca bir muammaydı . Koluma dokunan elle ardıma dönüp ,uzatılan simit poşetiyle afalladım " Al kızım al çekinme ,para falan istemiyorum ziyan olmasın bir boğazdan geçsin. Bu havada satıcak kimse bulamam "

Yaşlı adamın soğuktan titreyen elleriyle uzattığı poşeti tereddütle aldım. gülünce belirginleşen kaz ayakları, ağzının kenarında oluşan kırışıklara eşlik ediyordu. üzerinde kalın boğazlı kazaktan başka bir şey yoktu . İçinde üç tane simitin olduğu poşeti sıkı sıkı tutarken ,cebimde duran cüzdanım vicdanıma battı . Poşeti sımsıkı kavradım " gerek yoktu " dedim kısık sesle. Tebessüm edip ardına döndü " afiyet olsun " o simit sattığı arabayı iteleyerek yanımdan uzaklaşırken, ben dolu gözlerle ona baktım. Elim cebimdeki cüzdanı yokladı her zamanki gibi yanımdaydı. Bir müddet elimdeki simit poşetine sarılarak, benden uzaklaşan simitçiyi izledim .

Simitçinin tam tersi yöne doğru yürümeye devam ettim . Elimi poşete daldırıp çıkarttığım simitden bir ıssırık aldım , ben lokmayı çiğnedikçe o ağzımda sanki dahada büyüyor , ağzımdaki bir demir parçasıymış gibi çenemi yoruyordu . Yuttuğum lokma, boğazıma durdu .

"Bu kadarsın" dedim kendime senden çok kibirin , ön yargın var .

Göz pınarlarımda akmaya hazır bekleyen yaşlar sağlı sollu süzüldü , dermanı kalmayan dizlerimin üstünde yerde oturur pozisyonda buldum kendimi . Taşan deniz dizlerimi yere değen her bir noktamı içine alıyor , bana çarpıp etrafa yayılıyordu. kucağımda tuttuğum simit poşeti , ve elimdeki simitle öylece oturuyordum .
Kafama vuran şeyle irkilip o tarafa dönmeye çalıştım,ama bu sefer diğer tarafımdan aldığım darbeyle ,oraya döndüm . Elimdeki simit , bir martı tarafından havalanırken ,diğer martı kucağımdaki poşeti yere düşürdü . Yanına iki martı daha kondu ve benim olan simit için kavgaya tutuştular . Ağzım iki metre açık ,onları izliyordum . Kafamla hissettiğim sıcaklıkla elimi dağılmış saçlarıma daldırdım " kan "
Hayır , bir bu eksikti . Yüzüm buruşurken bedenim , tam yanındaki su birikintisine yığıldı . Bu sefer martılar beni izliyordu .

Karışmayan Sular Where stories live. Discover now