18-Kırıklarım-

3 1 0
                                    

" o zaman bile İmer, sen ben ittim demene rahmen bile kimse bana inanmadı , ben feryat figan bebeğimi düşürürken herkes senin etrafındaydı , Çünkü sen, İmer Demsin değil mi? Demler'in tek varisi" .

O gün, bir film şeridi gibi tekrar canlandı zihnimde , diyecek bir şey yoktu . Özrüm bebeğini geri getirmeyecekti " Okuluna devam et Ece  " dedim, yüzüme bir müddet baktı hiç bir şey demedi " ikimizde acıyla kıvranıyoruz böyle konuşmaya devam mı edicez ?"  ikimizde bu halde araba kullanamazdık , çünkü halimiz kalmamıştı .

Ece'nin aradığı taksi sonunda gelmişti, Işıl teyzenin muayeneanesine gelmiştik. " İmer kolun çok fena kırılmış ve malesef çok kötü bir yerden kırılmış , umarım eğri kaynamaz bu durumda ameliyat olmak durumunda kalırsın " kolumu saran doktor burda çalışan biriydi Işıl teyze Ece ile ilgileniyordu sıkıntıyla ofladım " umarım eskisi gibi olur" doktor da güldü " umarım, tabi koluna biraz dikkat etmen lazım , suya falan sokma sakın "kafamı salladım " peki " alçıyı bitirip boynuma siyah şeritli bir kolluk geçirdi, kolumuda içine soktu . Kolum boynuma asılı bir şekilde duruyordu " yirmi gün sonra bir bakalım" kaşlarım havaladı " o kadar uzun mu ?" Dudaklarını bükerek " malesef " dedi. Biraz sonra odaya bir hemşire girdi " merhaba İmer hanım, Işıl  hanım buraya gelmişken kan tahlili verip vücüt taraması yaptırmanızı istiyor " kafamı sallayıp diğer kolumu ona doğru uzalttım kolumu sıvayıp birkaç tüp kan aldı,  ardından Işıl  teyze'nin odasına geçtim. Ecenin kafasını ve bileğini bandajla sarmışlardı,benimse kolum alçıdaydı,yüzümde bir kaç yarabanndı vardı.

Işıl teyze elinde tuttuğu kalemi huzursuzca bir o yana bir bu yana oynatıyor , bilgisayardan çektiği gözlerini bizim aramızda gezdiriyordu, daha fazla dayanamadı" Nasıl oldu ? " diye sordu Ece de ben de konuşmadık ona olan öfkemi düşündüm aklımı kurcalayan o sinsi vesveseci öfkemi , ben kendimi ne zaman kaybetmiştim . Oturduğu yerden kalkıp benim oturduğum sandalyenin önünde dizleri üzerine çöken Işıl teyzeye baktım elini uzatıp yanağımdan süzülen yaşı sildi.
Sadece baktı "Ben ,toparlanacağım " dedim kararlı bir şekilde kafasını salladı " Evet öyle yapsan iyi edersin , beni annenle konuşmak zorunda bırakma . Kontrollerini aksatma İmer ,kolun kırılmasa seni göreceğim yok , telefonlarım açılmıyor . Birkaç gün daha senden haber alamasaydım bir ev ziyareti yapacaktım , beni seni hastaneye yatırmaya zorlama ". Bir şey demeden öylece durdum . Çöktüğü yerden kalkıp masasına geçti " tahlil sonuçları bu gün çıkmaz ben sana haber veririm" dedi tekrar bilgisayarına bakarken derin bir nefes aldım onaylayan bir ses çıkarttım .

Kafamı yerden kaldırınca Ece'yi beni izlerken buldum gözlerinde gördüğüm duygu hırs, öfke ve nefretten başka gördüğüm ilk duyguydu , acımak...
Bana acı dolu bakıyordu , ben biraz önce kolumu kıran kadın önünde ağlıyordum ben biraz önce kafasını yardığım kadının önünde perişandım, kendimi gizlemeden kendim gibiydim. Oturdum sandalyeden kalkıp kapıya yürüdüm hemen ardımda Ece vardı . İkimizde çıktık odadan o kadıyı kapatırken ben karşıdaki boy aynasından perişan halimize baktım kolumu alçıya almak için hem kabanımın hem gömleğimin kolunu ortadan keserek açmışlardı üstüm başım çamur ,yüzüm gözüm ,yara bere içindeydi. Saçlarım kızarmış gözlerim şişen göz altı torbalarıma eşlik ediyordu . Hemen arkamda duran Ece de dikkatle kendini inceliyordu . Kıvırcık saçları kabarmış kafasına sarılan sargı etrafından bir o yana bir bu yana çıkmışlardı belki bilmeden hırsla yırttığım kazağının yakasını eliyle düzeltti onunda benden eksik bir tarafı yoktu her yeri çamur lekeleriyle bezenmişti. " ikimizde perişan olmuşuz" dedi hala aynadaki yansımalarımıza bakarken. Ona bir şey demeden dışarıya çıktım ikimizde sessiz sakin yanyana duruyorduk Ecenin çağırdığı  taxi gelmişti binmeden önce bana döndü " İmer sakin kafayla konuşalım vakit bulunca haber ver" kafamı salladım . 

Karışmayan Sular Where stories live. Discover now