2. Bu tatlı koku kime ait?

2.5K 102 19
                                    

UYARI!!!
Tesadüfen geldiysen,

+18
AŞIRI CİNSELLİK!
EŞCİNSEL İLİŞKİ!
ŞİDDET!
OLUMSUZ ÖRNEK!

Jungkook ve Jimin eve doğru giden Alfa'nın arkasından bakakalmışlardı. Babaları bahçeye girip bahçe kapısını kilitlemiş ve ortadan kaybolmuştu. Eve gidemezlerse bu şekilde nasıl hayatta kalırlardı Jimin bilmiyordu. Tüm sürü şok içerisinde Jungkook'a bakıyordu. Uzaktan bir alfanın aurası hissedilmiş, kısa süre sonrada Seokjin yanlarına gelmişti. Havada insanı kışkırtan, bir alfa kadar baskın, bir omega kadar da tahrik edici anlamsız bir koku vardı. Yerdeki kardeşlere döndü ve gözlerini kapatıp bir süre bekledi. Bu siktiğimin kokusu nasıl bir şeydi böyle?!! Sürüdeki genç alfalar, betalar ve olgun olanlar için bile tehlikeli bir durumdu. "Jimin" dedi "git Jungkook'un atını getir!" Jimin hızla yerden kalktı ve ileride ağaca bağlı duran ata doğru koştu. Seokjin ıslık çaldı ve kendi atı ona doğru koşmaya başladı. Etraftaki kalabalığa baktı ve baş alfa amcasıyla olan kan bağının gücüne güvenerek meraklı kalabalığa bağırdı "herkes evine gitsin!"

Jungkook da omega olduğuna göre baş alfadan sonra en güçlü alfa kendisiydi. Sürü bunun bilincinde olarak sessizce dağılmıştı. Jimin yularından çektiği atı kardeşinin yanına getirmiş Seokjin ile onu atın üzerine oturtmuşlardı. Jungkook atın üzerine resmen yatmış, ipleri eline sıkı sıkıya dolamıştı. İşkenceydi. Birisi tüm kemiklerini kırıyor sonra tekrar iyileştirip kasıklarına iğne saplıyor gibiydi. Sadece bu kadar da değil. İlişkiye girmediği her saniye acısı katlanıyor, içi yanıyordu. Normal bir dönüşüm yaşamıyordu. Hiçbir şey onun için normal olmamıştı. Herkesten her zaman farklıydı. Çamaşırının içi kendi sıvısıyla tamamen ıslanmıştı. Hissediyordu. İğreniyordu. Ağlayarak atının boynuna sarıldı ve arkasına oturan Jimin atı yürütmeye başladı. İnlememek için dudaklarını ısırmış, kanatmıştı. Seokjin önde onlar arkada ormanın derinliklerine gelmişlerdi. Buradan geçen dere ve etrafındaki canlılar her zaman Jungkook'u huzurlu hissettirmişti. Bu güzel yer artık onun için en kötü kabusunu yaşadığı yer olacaktı.

Seokjin Jiminle birlikte Jungkook'u atın üzerinden indirdiler. Seokjin ona temas eden her yerinin o kokuyla harmanlandığını biliyordu. O güçlü bir alfaydı. Durabiliyordu, ondan gelen şeye zor da olsa kendini kaybetmeden karşı koyabiliyordu ama çok da uzun soluklu bir şey değildi. İçindeki kurdu bağlayan halatlar tek tek kopuyordu.

Jungkook'un sırtını nehrin yanındaki ağaca yasladılar. Nehir sakince akıyordu. İleride köylerindeki göle kadar ulaşıyor, gölü tazeliğiyle besleyip yoluna devam ediyordu. Güvenli bölgenin ötesindeki köye ulaşıp oradan da denize dökülüyordu. Jungkook nehrin denizle birleştiği yeri görmeyi her zaman çok istiyordu. Diğer tarafa geçmek yasal değildi. Sadece belli zamanlarda bazı izinli kişiler geçiş yapabilirdi. Bunun tek nedeni de tabii ki ticaretti. Tarlalardan hasat edilen ürünler takas yapılıyor, nehir Jeon sürüsünün topraklarından doğup, Kim sürüsünün topraklarına ulaştığı için fazladan mal alınıyordu. Normal şartlarda sürüler arasında böyle anlaşmalar olmazdı. Ama Jeon sürüsü istese nehir suyuna katacakları bir zehirle, Kim sürüsünü tamamen yok edebilirdi... iki tarafta bunun farkında olduğundan -geçmişte bu tarz şavaşlar yaşandığından- su savaşları son bulmuş, anlaşma yoluna gitmişlerdi. Jungkook vücudu acıyla kavrulurken gözlerini kapattı. Küllerinin nehre dökülmesini kesinlikle vasiyet edecekti. Başka türlü nehrin denizle buluştuğu yeri görmesi imkansız gibiydi...

Seokjin "beni burada bekleyin" dedi ve ikiliyi ağacın gövdesinde otururken bırakıp, atına binip köye doğru gitti. Yarım saat geçtiğinde elinde bir ilaç şişesiyle birlikte gelmişti. Bir alfayı bu kadar telaşlı görmek nadir bir durumdu. Şişeyi Jimin'e uzattı. "Bunu içir" dedi. Alnından dökülen terlerle yerde sayıklayan kardeşinin dudaklarına şişeyi uzattı ve kahverengi sıvının hepsini içirdi. Yarım saat sonra uzakta bekleyen ve sinirle toprağı tekmeleyen Seokjin "kokusunu ve kızışmasını bastırması lazımdı" dedi. İlaç işe yaramış gibi durmuyordu. Üzerindeki gömleği çıkarttı ve o tarafa savurdu. "Bunu üzerine giydir" dedi ve tekrar atına binip köye gitti. Jimin alfanın gömleğinin kokuyu birazcık da olsa perdelemesini umarak gömleği kardeşinin üzerine giydirdi.

NEVERWhere stories live. Discover now