4- Konuşmamız Gereken Bir Husus Var

567 36 4
                                    

Sanki önceki gün bir çok iş ilanına başvurmuş avukat stajyeri adayı ben değilmişim misali dışarıda eğlenip, geziyordum. Hayat güzel, dünya güzeldi... Hem ne de olsa bu zamana kadar bir kaç iş başvurusu yapmış ama hiç aranmamıştım. Şansım düşüktü yani...

Bütün gün gezmiş ve yorulmuştum. Eve dönmek üzere yoldayken cep telefonumun ana ekranından saate bakmıştım. Saat yedi buçuk ve neredeyse akşam oluyordu. Telefonu cebime koymak üzere tuş kilidini kaparken telefonumun çaldığını ve telefonumda kayıtlı olmayan yabancı bir numaranın aradığını fark etti.

Kim olabilirdi ki? Belki de eski sevgilim ya da bana hayran olan biriydi. Çünkü bu kişilerin beni arama ihtimali, beni bir iş görüşmesi için arayan işverenden daha yüksek ihtimaldi. Kim olduğunu öğrenmek üzere merakla telefonu açtım.

''Alo.''

Orta yaşlı bir erkek sesi bana ismimle hitap etti.

''Pırıl Hanım?''

''Buyurun benim?''

''İş ilanına başvurun için aramıştım. Gelirsen görüşelim.''

''Tabi ki olur, ne zaman?''

''Şimdi gelebilirsin, ben ofisteyim.''

Şimdi gelebilirsin dediği yere gitmek üzere şimdi yola çıksam akşam dokuz civarı ofise varabilirdim. Gece vardiyası iş ilanına başvurmadığımdan dolayı şaşkınlıkla;

''Anladım. Yanlız şu an müsait değilim. Yarın gelsem sizin için uygun olur mu?''

''Tabi, yarın saat 12 gibi uygundur.''

''Tamam, çok teşekkürler. Yarın görüşmek üzere. İyi akşamlar.''

Ve avukat stajyeri aday adayı olarak yarın ilk iş görüşmeme gidiyordum. İnanılmaz bir mutluluk ve heyecanla hızla eve gittim. Giyeceklerim, konuşacaklarım, ofisteki dosyalar, ofisteki ortam, hatta ve hatta adliyede duruşmaya gireceğim anı bile hayal etmeye başladım.

'' Buyurun size kartvizitimi vereyim. Ben Pırıl Macbeall.'' diyecek ve adliye koridorlarında kartvizitlerimi para saçan popstarlar gibi havaya fırlatacaktım.


17 SAAT SONRA

Ofis inanılmaz müthiş bir semtte olması bir yana, ofisin binası da keza muhteşem, barok bir binaydı. Şu ana kadar her şey mükemmeldi, bir tek geriye işe alınmak kalıyordu.

Kapıyı çaldım. İçeri girmeden önce üzerime bir çeki düzen verdim, derin bir nefes aldım. Beni karşılayacak olan sekretere şirince iş görüşmesine geldiğimi söyleyecek, etraftaki diğer herkese gülümseyecektim.

Öksürüp, temiz bir ses için boğazımı temizler iken kapı açıldı. Ben karşımda sekreter beklerken, kapıyı orta yaşlarında bir adam açtı ve beni içeri davet etti. Sekreter yerine bu beyefendiye iş görüşmesine geldiğimi söyledim ama etraftaki diğer herkese maalesef gülümseyemedim. Çünkü koskoca ofiste bu beyefendiden başka kimse yoktu.

''Türk dizilerini izlemeyi derhal bırakmalısın Pırıl! Hemen kötü düşünme Pırıl ya...''diye bana seslendi iç sesim.

Bu beyefendi avukatın kendisi olmalıydı. Yani saygıdeğer yeni patron adayım. Beni odasına doğru davet etti. Korkak adımlarla onu takip ettim. Etraf oldukça dağınıktı. Üzeri kağıtlarla dolu olan masanın yanındaki sandalyeye oturdum. Öyle ki masanın üzerindeki toz tabakası dikkatimi dağıtmıştı.

''Kendini anlat bakalım. Dinliyorum seni.''

''Ben Pırıl, yeni mezun oldum. Büro stajımı başlatmam lazım. O yüzden iş ilanınıza başvurdum.''

''Anladım. Şimdi şöyle Pırıl. Genelde kız stajyerler benimle çalışmaya biraz önyargılı bakıyorlar. Çünkü ofiste sekreterimiz yok.''

''Başka çalışan var mı? Sizden başka?''

''Hayır. ''

Bir kaç dakika sonra sanki ben işveren karşımdaki beyefendi ise stajyermiş misali ona sorular yönelttiğimi fark ettim. Bu işte bir gariplik vardı.

''Dosyalarınız çok var mı? Dosya çeşitliliği ya da?''

''Tabi ki, çok dosyam var. Ama sen başka bir iş için bana yardım edeceksin.''

Dikkatim git gide dağılmaya yüz tutmuş, açıkçası biraz da korkmaya başlamıştım. Burası için başvurduğum iş ilanı metnini hatırlamaya çalıştım.

''Hukuk Ofisi için Hukuk Fakültesinden yeni mezun olmuş bayan stajyer aranıyor.'' yazan metni hatırlamaya çalıştım. Herkes iş görüşmelerinin, mülakatların zor olduğunu söylerlerdi. Onca heyecanın ardından, biz sizi ararız diyerek iş arayanları uğurladıkları o iş ilanları...

Patron adayım ayağa kalktı, dolabının yanına gitti ve yığınla dağınık dosyalarının arasından bir tomar kağıdı alıp yanıma geldi.

''Ben bir stajyer arıyorum ama dava dosyalarım için değil. Doktora tezimi yazıyorum. Bu tezi yazmama yardım etmesi için. Eee, ne diyorsun? Senin için uygun ise yarın gel başla. Hatta şimdi de başlayabilirsin.''

O an beynim error verdi. Avukatlık stajımda öğrenmem gereken bilgiler bunlar mıydı? Şaka mıydı? Gerçek miydi? Ben kimdim? Ya da hangi bölümü bitirmiştim? Başka birinin bitirme tezini ben mi yazacaktım? Bildiğim tüm bilgileri unutarak bir anda ayağa kalktım ve patron adayıma sevimli bir şekilde gülümseyerek ;

''Çok teşekkür ederim ilanınız için. Biraz düşüneyim. Eğer olumlu olursa size geri dönüş yapacağım. İyi günler...'' dedim ve ofisten çıktım, ya da nazikçe kaçtım diyelim.

İlk iş görüşmem sonucunda stajyer değil, biz sizi ararız diyen bir patron olup çıkmıştım. Bu arada sanırım Ally Macbeal ile konuşmam gereken bir kaç ufak mesele vardı...

Sayın Stajyer AvukatWo Geschichten leben. Entdecke jetzt