3- Ben Pırıl Mcbeal

765 42 20
                                    


1 YIL SONRA

''Pırıl nasılsın?''

''İyidir Simaycım, oturuyorum. Sen nasılsın? Nasıl gidiyor?''

''Benim de iyidir, aynı işte, oturuyorum. İşin yoksa kahve içelim mi?''

''Çalıştığım bir işim olmadığını biliyorsun Simay. Tatilim bitmedi, henüz hazır değilim.''

''Yahu biliyorum çalışmadığını, o anlamda demedim. Evde yapacak bir işin yoksa buluşalım. Zaten fazla oturmayız, iş görüşmesine gideceğim.''

''Nee! Simay staja mı başlamaya karar verdin? Nereden? Nerede?''

''Bizim burada ya. Eve yakın, gidip bir görüşeceğim. Stajımı başlatmam lazım. Hadi ben gidiyorum bizim cafeye sen gelirsin.''

Bizim cafe dediğimiz yer, bize üniversite boyunca kütüphane hizmeti veren ünlü kahve zincirlerinin bizim buradaki şubesiydi. Biz onlardan her gün kahve satın alıyor, onlar da diğer cafelerdeki gibi bizim bitmek üzere olan bardaklarımızı almak için uğraşmıyordu.

Dört senenin sonunda sonuç; okul öğrenim ücretine ek olarak bir öğrenim ücreti sayılabilecek kadar kahve harcaması. O kadar kahveye para vermek yerine, o paraları biriktirsek büyük ihtimal şu an o ünlü kahve zincirine ortak olabilirdik.

Ama ortak olmadık, biz Hukuk Fakültesi'nden mezun olmayı tercih ettik. Şu an işsizdik, daha doğru belki de bir saat sonra Simay işe kabul edilip stajyer olarak çalışmaya başlayacakken, sadece ben işsiz olarak hayatıma devam edecektim.

Ki öyle de oldu; içtiğimiz bol sütlü orta boy Latte'nin ardından gittiği iş görüşmesinde işe alındı.

''Yarın sabah işe başlıyorum. Sabah 9 akşam 7 dediler. Ücreti sonra konuşacakmışız. Staj için belgelerimi de imzalayacaklarmış.''

''Hayırlı olsun Simay. Neyse ben de birazcık oturayım. Konuşalım sonra.''

''Pırıl aradığımda zaten oturuyordun.''

''Olsun, biraz daha oturayım. Diğer koltuğa geçiş yapacağım şimdi.Hadi görüşürüz. Yeni işin hayırlı olsun canım.''

Mezun olduğumdan bu yana özgürlüğümün tadını çıkarmayı birazcık ( 1 yıl kadar) abartmıştım. Bir yandan da iş bulmayı denemiştim. İnternet üzerinden iş ilanlarına bakmış ve bir iki tanesine başvurmuş ama iş görüşmesine bile çağrılmamıştım. Böylece özgürlük özgürlüğü getirdi. Özgürlüğün getirdiği özgürlük ise tembelliği.

Bu işe bir dur demenin zamanı gelmişti. Oturduğum koltuktan kalktım, diğer koltuğa geçmek yerine masanın başına geçtim.

Bilgisayarımı açtım ve tüm iş ilan sitelerini tek tek buldum.

''ARANACAK KELİME: -----STAJYER AVUKAT------ ''

Tüm sitelerde bir çok stajyer avukat ilanı vardı. Hey gidi hey, koskoca Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuştum ve pırlanta gibi bir mesleğim olmuştu. Bir sürü iş imkanı vardı. Büyüklerimiz boşuna dememişler, her meslek bir altın bileeenzik.

''Benimki mesleğin maşallahı var allah için normal bir altın bilezik değil, burma mübarek. Tüm kolu full kaplıyor. Kızım Pırıl, helal olsun sana. Binlerce ilan, seç seç beğen...''

Önüme çıkan ilanlardan kafama uyanları, rahat çalışma şartları olanları ( rahat yoktu, yoğun iş saatleri ibaresi bulunmayanı desek daha doğru olur)seçip başvurdum. Artık hayata atılmaya hazırdım.

'' Bekle beni Adalet Sarayları, Ally Pırıl Macbeal geliyor!''

Sayın Stajyer AvukatWhere stories live. Discover now