o n b e ş

2.7K 151 23
                                    

"ateş bu çok eğlenceli!" çocuklar gibi yerimde zıplayıp çığrınırken aynı zamanda elimdeki sprey boyayla duvara resim çizmekle uğraşıyordum.

ateş de çizdiği profesyonel resmin içini boyarken benim bu hâllerime gülmekle meşguldü.

sonunda ikimizin de işi bitince birbirimizin resimlerine baktık. ateş gülmeye başlayınca somurttum. ateş'in yaptığı sanat eserinin yanında benin çizdiğim cin ali gibi kalmıştı.

"hey, asma suratını. bu senin ilkin, tabii ki muhteşem olmayacaktı. daha çok yaptıkça iyileşeceksin."

ellerimi çırpıp zıpladım "daha çok mu?" 

ateş bu hâlime gülüp, "daha çok, tabii. artık her haftanın bir gecesini buna harcarız diye düşünmüştüm."

"çok güzel olur ateş!"

ateş tepkime gülümsedi ve çizim yaptığımız duvara yaslanıp kaldırama oturdu. ben de hemen yanına oturdum.

ateş siyah sırt çantasını karıştırınca ne yaptığını anlamak için onu izlemeye başladım. siyah sırt çantasının içinden bir termos ve iki kupa çıkarınca gülümsemem büyüdü.

"kahve sever misin?"

"bunu yapmana gerek yoktu ateş. zahmet etmişsin."

"hey, ben de senin sandviçlerini yemiştim bir kere. şimdi sen de benim kahvemi içeceksin."

ateş elime kahve dolu kupayı tutuşturdu. kahveden bir yudum alıp gözlerimi kapadım. gözlerimi açtığımda ateş'in ilgiyle beni izlediğini görmüştüm.

"çok güzel olmuş, ellerine sağlık."

gülümseyip o da kendi kupasındaki kahveyi yudumladı.

"duvar çok güzel oldu, buradan gelip geçerken bugünü hatırlayacağım. güzel bir anısı olacak."

"aynen ama güzel olan senin çizdiğin. benim çizdiğime bir bakar mısın?"

"bakıyorum ve şu güne kadar gördüğüm en doğal ve içten çizimi görüyorum samira. sadece çizimin değil, sen de her zaman böylesin. doğal ve içtensin."

omzuna vurup konuştum, "şöyle konuşup durma! utanıyorum."

o da sinsice güldü ve, "biliyorum ve bu hâllerin acayip hoşuma gidiyor." diye fısıldadı.

gittikçe bana yaklaşmaya başlamasıyla kalp atışlarım duyulacak seviyede hızlanmıştı. nefesi nefesime karıştığında gözlerimi kapattım. ateş'in dudakları benimkilerine değdiğinde artık dışarıdaki sesler kulağıma uğultu şeklinde geliyordu. yavaşça alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında elimden geldiğince ona karşılık vermeye çalışıyordum.

ateş ellerine belime koyup beni kendine çektiğinde artık tam anlamıyla öpüşüyorduk.

yavaşça dudaklarımız ayrıldığında o da, ben de nefeslerimizi kontrol etmeye çalışıyor, belli belirsiz tebessüm ediyorduk.

-
on besinci bölüm tarihe geçsin o zaman :D

exten next olmaz Where stories live. Discover now