2. BÖLÜM

17.6K 838 259
                                    

Kırılacakmış gibi çalınan kapının sesiyle gözlerimi araladım. Kapıyı açmak için bir hamlede bulunduğumda koluma ve omzuma bir ağrı girdi. Kısık sesli bir inilti kaçtı dudaklarımdan.

"Umay, iyi misin? Açsana kızım kapıyı!"

Babamın sinirli gelen sesi iyice korkmama sebep oldu. Ama şu lanet ağrı yüzünden kıpırdayamıyordum bile.

Kendimi zorlayarak ayağa kalktım.

"İyiyim baba. Dur."

Kapıyı açıp, banyonun önündeki meraklı kalabalığı yarıp geçmek istedim. Annemin terliği ağrıyan omzuma baskı uygulayınca çığlık attım.

"Baba!!!"

Babam ne olduğunu anlayamazken, dengede durmama yardım etti. Neden böyle olmuştum bilmiyorum. Aslında çok hassas bir kız da sayılmazdım ama boynum iyice tutulmuş olmalıydı.

"Umay lütfen bana fayansın üzerine uzandığını ve sonra orada camış gibi uyuyakaldığını söyleme."

"Abi sırası mı ya! Omzum acıyor burada."

Babam onaylamayan bakışlar eşliğinde salona götürdü beni. Diğerleri de saçma salak teoriler üreterek peşimizden geliyordu.

"Lan düşünsene orada fayansa karışıp yok oluyormuş Umay. Ne güzel olurdu."

Ağzına sıçayım Hakan abi.

"Komik mi lan? Baba bir şey desene abime."

"Lan boş konuşma. Kızın boynu tutulmuş. Acıdım lan. İki saniye falan."

"Sağ ol Göktuğ abi ya."

Canım abilerim benim. Ne de çok severlerdi beni!

Annem arkama yastık koyup beni koltuğa uzattı. Aslında ben sevmiştim bu yarı sakatlığı. Hem annem mutfağı da toplatmazdı.

Aslında...

Okul gezisi için izin almanın tam zamanıydı. Hem babam bana acıyıp izin verirdi belki.

"Baba. Ben sana bir şey diyeceğim ama korkuyorum. Pek de sırası değil aslında. Yine de söyleyeyim mi?"

"Yine ne isteyeceksin acaba?"

"Baba okul pikniğine gidebilir miyim?"

Aslında babam beni kısıtlayan ve bana karışan biri değildi. Aksine istediğimiz şeyleri yapmamıza izin verirdi. Ama şuan babamın görevi dolayısıyla Şanlıurfa'daydık. Ve babam komutan olduğu için ben mimlenmiştim biraz.

Doğal olarak ormanlık bir alana gitmeme izin vermezdi. Ama ben korkmuyordum ki hiç.

Sonuçta orada benimle beraber bir sürü öğrenci vardı.

"Ya baba ne olursun! Başımızda öğretmenler de olacak. Bir sürü öğrenci var. Baba n'olur, n'olur!"

"Kızım-"

"Baba hep böyle yapıyorsun ya! Abimler istediği yere gidiyor. Ben bir okul pikniğine bile gidemiyorum."

"Kızım sen onlarla bir misin? Onlar kendini koruyabilir ama sen koruyamazsın. Biz senin üzerine titriyoruz biliyorsun. Şimdi ben seni nasıl göndereyim?"

Boynumdaki acıya aldırmadan ayağa kalktım ve odama yöneldim. Yavuz abim oradaydı ama bu şimdilik umrumda değildi. Sinirlenmiştim çünkü.

Babamın asker olmasının getirdiği bir sürü zorluk vardı. Aslında o bir asker olduğu için hep gurur duyuyordum. Aziz vatanı korumakla görevli olmak herkese nasip olmazdı annemin deyimiyle. Ama zordu işte.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin