Bölüm 4- Yağmur

20 4 2
                                    


Görkem'i uyuturken telefonum çaldı. Arayan Burak'tı. Kötü bir haber beklemiyordum. Ama Damla'yı kaybetmiştik. Arkadaş grubumuzda en sevdiğim, anlaşabildiğim tek insan Damla'ydı ve arkadaşlığımız daha uzundu. Benim kötü bir geçmişim vardı. Ailem beni istemediğim biriyle evlendireceklerdi. Benden 15 yaş büyük biriyle, sırf zengin diye. Bir gün gelinlik provamda Cengiz-eşim olacak yaşlı adam- gelmemişti. Gelinliğin kenarlarıyla uğraşan kadınla çok iyi anlaşmıştık. Adı Damlay'dı. Ona olanları anlattım. Çünkü içimde tutamıyordum artık hem ona güvenmiştim de hamileydi ve çok iyi kalpliydi. Damla beni teselli ederken üzerimi değiştirdim. Damla butiği kapatıp "Bana gidiyoruz bir fikrim var " dedi. Evine gittiğimizde çok tedirgindim çünkü Cengiz'in beni öldürmesinden korkuyordum. Eve geldiğimizde bizi bekleyen aynı annesi gibi tatlı olan bir kız ve bakıcısı vardı. Damla "Hadi geç otur" dedi. Koltuğa otururken "teşekkür ederim" dedim. Damla o içten gülümsemesiyle "Rica ederim, biliyor musun benim ailemde önce Mert'i istememişti, mutlu olamayacağımızı falan söylüyorlardı ama onlara inat evlendik ve yeni bir hayat kurduk kendimize, şimdi de çok mutluyuz. Eğer istersen bir iş bulana kadar bizde kalabilirsin. Biz zaten 3 kişi yaşıyoruz ve kalacak yerimizde var." dedi. Gözyaşlarımı tutamamıştım. Dünya da hala böyle iyi niyetli insanların olması ne kadar güzel bir şeydi. Birden Damla bir anne şefkatiyle bana sarıldı ve başımı okşamaya başladı. "Eğer o adamı sevmiyorsan evlenme, aileni de bir süre arama sorma, her şey düzeldiğinde kendine yeni bir hayat kurduğunda gidersin özür dilersin" dedi Gözyaşlarımı silip "Tamam ama sana yük olmak istemem, zaten beni en fazla 4-5 kere gördün nasıl böyle güvenebiliyorsun?" dedim. Damla gülümsedi ve "Ben anneyim Yağmurcuğum " dedi. O sıra da içeriye kızı girdi. O kadar mutlulardı ki onlara çok özenmiştim. Kendime yeni bir sayfa açmalıydım. Bir süre Damla'nın yanında kalıp işe başlamalıydım. Gece 23.30 gibi Damla'nın arkadaşları -Öykü,Burak,Hilal- gelmişlerdi. Onlarla tanıştım. Damla kadar cana yakın değillerdi ama iyi kalpliydi hepsi de. Ben mutfağa girip atıştırmalık bir şeyler hazırladım. Damla yaptığım sandviçlere hayranlıkla bakarak " Bu kadar kısa sürede 5 tane sandviç mi yaptın? Tadı da müthişşş!" diyerek içere geçerken arkasını dönüp "Para kazanman için işin de hazır" deyip göz kırptı. Ne olduğunu anlamadan içeri geçtik ve sohbet etmeye devam ettik. Ertesi gün sürpriz yapıp Nehir'le kahvaltı hazırladık. Damla kocası Mert'le gözlerini ovuşturarak aşağıya iniyorlardı ki Damla gözlerine inanamadı. O şaşkınlıkla "kahvaltıdan sonra hazırlan, iş görüşmesine gidiyoruz kuzum" dedi. Hazırlanmış Damla'yı beklerken Damla telefonla konuşarak aşağıya indi. Telefonda "Kuzum restoranda komi gerekiyordu ya hani, ben buldum birini. Şimdi geliyoruz" dedi. Restorana gittiğimizde Damla'nın arkadaşları Zeynep ve İlayda -restoranın sahipleri- ile tanıştım. Beni işe aldılar. Çok büyük ve güzel bir yerdi. Damla'ya birkez daha minnettardım. Aradan birkaç gün geçtikten sonra her şey düzene girmişti derken Öykü'nün oğlu Ediz kaçırıldı. Kaçıran kesin Cengiz'di intikam alacaktı besbelli. Cengiz'e gidip onunla evleneceğimi çocuğu bırakmasını isteyecektim ama Damla buna izin vermedi. Mert Avukatı ile bu işi halletmeye çalışırken. Öykü ve Burak bana bağırıp çağırıyorlardı. Hepsi de benden nefret ediyordu artık. Tabi Damla hariç 2 gün sonra Cengiz'in sakladığı yeri buldular ve Ediz kurtuldu. Ama Öykü ve diğerleri beni tehlikeli, ve kötü biri olarak görüyor benden hala nefret ediyorlardı.  Damla'nın bu iyiliklerini düşündükçe gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Çalan zil sesiyle kapıya koştum. Öykü perişan haldeydi, hiçbir şey demeden içeri geçti ve Nehir'e sımsıkı sarılıp ağladı...

Geride KalanWhere stories live. Discover now