CP 6

114 14 37
                                    

Sonraki gün Nick uyanmıştı. O kadar uzun süre baygın kalmıştı ki bir ara öldü mü diye kontrol etmiştik. Hatta hırsız bile gelip kontrol etmişti ama sadece uyuyordu.

Harry ile yaşadığımız kavgadan beri tek kelime etmiyorduk. Sürekli bana bir şeyler söylemek istiyordu ama yapamıyordu.

Hırsız yani Zayn. (Adını arkadaşının ona seslenmesiyle duymuştum. Evin ses yalıtımının kötü olduğunu bilmiyor olmalıydı.) Yemeğimizi getiriyordu ama geri kalan vaktini Liam'la geçirdiğine emindim. Artık parti vermiyor olacak ki arkadaşları da eve gelmiyordu, müzik sesi de yoktu.

Nick'in ilk uyanması beni sinirlendireceğine güldürmüştü. Yüzünde ki o ifade beni mutlu etmişti.

Korku ile bana bakıyordu ama Harry'e bakmaya çekiniyordu. Benden korkuyor olması bile gurur vericiydi. Genelde yüzsüz biri olduğu gerçeği bu durumu iyi yapıyordu.

Nick kimsenin tek kelime etmemesi ile konuşması gerektiğini düşünmüş olacak ki konuşmaya başladı.

"B-ben Harry okula gelmeyince, k-kontrol etmek istemişt-"

"Ah kes sesini kokuşmuş." Evimde olduğu yetmiyormuş gibi bir de konuşuyordu. Bu ne cürret.

Çıkışmama karşılık susmuş ve olduğu köşeye sinmişti.

"Bir yerine zarar verdi mi?" Diye sordu Harry'e. Ilk bana sorduğunu düşünsem de o tarafa bakınca Nick ile konuştuğunu fark edip ağzımın şokla açılmasına engel olamamıştım.

"Yine onu mu düşünüyorsun cidden?" Diye sordum hayretle. Harry kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakmıştı.

"Bana güvenmeyen seni mi düşüneyim?"

"Güvenmeyen mi? Beni-" tartışmama devam edecekken, bizi tenis maçı izler gibi izleyen Nick'e gözüm kaymıştı ve susmuştum.

"Kokuşmuş. Hemen banyoya sürün ve ellerinle kulaklarını kapat." Diye emir verdim.

"Ciddi olamazsın?" Diye bıkkın bir iç çekti Nick. Masa da duran cam vazoyu elime alıp yere atıp kırdım. Cam parçasını alıp Nick'e doğrulttum.

Nick korkuyla geriye süründü ve homurdanarak banyoya gitti.

"Evde oturmak varken iki psikopatın eline düştüm. Nick güzel bir gün geçirmiyor." Diye kendi kendine mırıldandı Nick.

Nick banyoya girip ellerini kulaklarına kapatınca elimde ki cam'ı kenara atıp Harry'e döndüm.

"Tam bir ay." Diye sinirle mırıldandım. "Bir ay boyunca ne yediğime, ne zaman uyuduğuma dikkat bile etmedin. Benimle bile uyumadın." Sakince konuşmaya çalışsam da sesim titremiş ve beni zor bir duruma sokmuştu.

Titreyen elimi yukarı kaldırıp dövmelerimden pek belli olmayan izleri gösterdim.

"Bir aydır bana nasıl zarar verdiğini görmüyorsun." Harrynin kaşları üzüntü ile kasılmış düşmüştü.

"Ve bu sadece fiziksel zarar." Deyip elimi kucağıma koydum. Harry dudağını dişleyip başını diğer tarafa çevirdi. Ağlamamak için yüzünü çevirdiğini biliyordum. Ben ağlamıyordum. Son bir aydır zaten bunu sürekli yapıyordum. Şuan ağlayamayacak kadar rahattım.

"Ben-" diyecekken sözünü kestim.

"Konuşma."

Ama harry uyarıma aldırış etmedi. Bana doğru sürünüp ellerimi elleri arasına aldı. Geri çekmeye çalıştıysam da izin vermedi.

"Ben buna sebep olduğum için özür dilerim amacım bu değildi." Bir şey söylemedim. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum.

Bana açıklama yapmasını istiyordum ama susuyordu. Sadece özür diliyordu. Istediğim bir özür olsa bunu her zaman alabilirdim.

"Tek bir şey soracağım ve dürüstce cevapla. Zaten gözümden daha fazla düşmen mümkün değil."

Harry kaşlarını çatsa da başıyla hafifce onaylamıştı.

"Beni gerçekten aldattın mı?" Sesimin çaresiz çıkmaması için uğraşmıştım ama konuşurken boğuluyor gibi hissediyordum. Hızla başını iki yana salladı

"Tanrım hayır. Yemin ederim seni aldatmadım. İnan bana." Bakışları ne kadar masum gelse de o iyi bir oyuncuydu. Güvenmek istesemde güvenemiyordum.

"Louis..." diye sessizce mırıldandı.

"Peki beni aldatmayı düşündün mü?" Diye sordum keskince. Cevabının fikrimi değiştirmeyeceğinin farkındaydı.

"Lütfen Louis vakti gelmeden söyleyemem, ama her şeyi anlatacağım sadece şimdilik bana güven olur mu?"

Bir kaç dakika sessizce yüzünü izledim. Güvenden emin değildim ama açıklamasını bekleyebilirdim.

"Yeter artık kulaklarım ağrıdı, hem sizi hala duyabiliyorum ne anlamı var kulağımı kapatmamın?" Nick'in sızlanmaları gelince bıkkınca bir iç çektim. Tekrar Harry'e baktım. Cevap bekliyordu.

"Peki." Dedim kısaca. Gülümseyip dudağıma öpücük kondurup geri çekildi. Hala gülümsemesi yüzündeyken şokla çarpılmıştım. Beni öpmesi normaldi ama o kadar özlemiştim ki... ağlayabilirdim.


Bitmesine 2-3 bölüm kaldı biraz uzatabilmek için uğraşıyorum ama uzatırsam anlam bütünlüğü yok oluyor. Neyse bakalım artık snjsd

Love GameWhere stories live. Discover now