CP 1

231 16 26
                                    

Avuçlarımın arasındaki bardağı hafifçe döndürürken kapı açıldı ve aynı anda kapandı. Sandalyemde geriye yaslanıp masada ki sigarayı alıp yaktım. Sönmesin diye içime çekerken Harry odaya girmişti bile.

"Yemek yedin mi?" Diye sorunca uzun süre konuşmadığım sesim açılsın diye hafif öksürdüm.

"Yedim."

Harry mutfakta bir tencere görmeyi umarak baktı ama bulamayınca saçlarını karıştırdı. Tabi ki yememiştim. Yemek yapamıyordum ve hazır alamayacak kadar üşenmiştim.

"Ben odama çıkıyorum" daha sonra bana bakmadan odamdan çıkıp kendi odasına gitti. Son zamanlarda hep böyleydi aslında beni aldattığını bile düşünüyordum.

Benimle neredeyse hiç konuşmazken telefona bakıp saatlerce gülümsediği oluyordu. Belki de kedi videoları izleyip gülüyor olabilirdi ama kimi kandırıyorum. Bir başkası vardı işte, kanıtlayamasam da.

Siğaramı bir kez daha içime çekip camdan dışarıyı izledim. Arka bahçeleri biçen adamı izledim. Şuan biz de o arka bahçede oturup saatlerce konuşabilirdik. Eskiden hep yapardık. Şimdi ise beni görmeye tahammül edemiyor gibiydi ya da fazla meşguldü.

Sanırım asla buna bir cevap bulamayacaktım. Siğaramın bitmiş filtresini kül tabağına bastırıp camdan dışarıyı izlemeye devam ettim.

Harryi son görüşüm akşam yemeğinde olmuştu. Her ne kadar akşam yemeği denilebilirse tabi. Pizza sipariş etmiş rastgele bir tv programı izliyorduk.

Saçma bir yemek programı açıktı ve sunucu veya aşçı önüne koyulan her şeyi yiyordu.

"Dostum kesinlikle bunu denemelisiniz. Adı..." diyip bir süre bekledikten sonra yanındaki adama döndü sarışın oğlan.

"Lazanya bay Horan."

"Evet bende öyle dedim Lazanya tabi ki. Dünyanın en harika yemeği." Sarışın oğlan daha sonra önüne konulan diğer yemeği de iştahla yedikten sonra ağzına bulaşmış sosu umursamayarak;

"Dünyanın en harika yemeği makarnadır. Aksini iddia eden Lazanyadır." Dedikten sonra kendi espirisine güldü.

"Tanrım çocuk dünyayı yedi ama benden zayıf." Harry'nin hayretler içerisinde kalmasına gülümseyip kendi pizza dilimimi geri yerine koymuştum.

Çocuk iştahımı kaçırmıştı resmen. Hayır Louis bahane etme, senin zaten iştahın hiç olmadı. Programdan odağımın kesilmesini isteyerek Harry'e döndüm.

"Yarın tatil değil mi? Evde mi olacaksın?"

Harry sorumu düşünürken pizzanın parmaklarına bulaşan sosunu temizliyordu.

"Aslında işe gidip son kontrolleri yapmak istiyordum." Diye bahane üretince kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Harry sen müzik öğretmenisin ne kontrolünden bahsediyorsun?"

"Ah bilirsin, birileri müzik sınıfında ki piyano ile oynamış olabilir."

Neyseki evdeki en zeki insan değildi. Yoksa uzun süre beni kandırabilirdi ama sadece iki saniye kandırabiliyordu.

"Doğru inlemelerinin duyulmasını istemeyiz."

Bir kaç saniyelik duraklamanın ardından kaşlarını çatarak bana baktı.

"Neden bahsediyorsun sen?"

"Her neyse Harry bu akşam uğraşamam." Alnımı elimle avuşturdum ama Harry konuşmakta kararlı görünüyordu.

"Son günlerde de bir tuhafsın. Benimle konuşmuyorsun, yemek yemiyorsun, sorunun ne Louis?"

Seninle konuşmuyorum çünkü beni dinlemiyorsun. Yemek yemiyorum çünkü eskiden sen bana yapıyordun. Sorunum yok ama sen evini yıkıyorsun. Demek istesemde hiç bir türlü söyleyemedim.

Cevap vermeye tenezzül etmeyip boş pizza kutusunu alıp mutfağa götürdüm. Ağlamamak için derin bir nefes almam gerekmişti. Yine de sinirle dolduğumu hissedip duvara yumruk attım. Ağrıyan elimi tıslayarak tutarken Harry sesi duysa da buraya gelmemişti.

Bunu düzeltecektim. Beni nasıl sevdiğini ona hatırlatacaktım.

Ilk bölümde anlaşılmasa da daha farklı bir kurgusu varr umarım beğenirsinizzz

Love GameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin