CP 3

134 15 16
                                    

Önceki bölümü atlamayın♡

Elimde ki iple uğraşmaya devam ederken biraz daha sıkınca bileğimi kesen ip ile tiz bir inilti çıkartıp elimi salladım.

"Lanet olsun" diye mırıldanıp elime baktım. Ipin altında ince bir kesik vardı. Harry'nin elleri elimi kavrayınca sakince ona baktım. Bakışlarımı umursamadan elime bakıyordu.

"Bırak bakayım." Deyip elimi ona uzatmamı bekledi. Herhangi bir cevap vermeyip elimi uzattım. Ipin altında ki kesiğe bakıp gözlerini kıstı. Daha sonra cebinde ki peçeteye uzanıp aldı ve kesiğin üzerinde ki kanı sildikten sonra üzerine bastırıp parmaklarını koydu.

"Banyoya gidebilirsem yara bandı alacağım." Ikimiz de gidemeyeceğini biliyorduk. Ayakları bileklerinden bağlıydı. Sürünerek gitse bile ayağa kalkıp dolaptan alması lazımdı.

"Gerek yok." Deyip elimi geri çektim. Elimi çekmeme karşılık yüzünü assa da banyoya baktı.

"Gidebilirsem belki kesici alette bulabilirim ve ipleri çözeriz."

Aklına gelen şey ile başımı salladım ve emekleyerek yani neredeyse sürünerek giden Harryi izledim. Lavabonun oraya yetiştiğinde sadece ayakları görünüyordu. Bir yerden tutunup kalkınca görüş alanımdan tamamen çıkmıştı. Bir kaç şeyin devrilme ve kırılma sesi geldikten sonra Harry elinde bir jilet bir de yarabandı ile emekleyerek bana doğru geldi.

Önce elimi avuçları içine alıp yara bandını yapıştırdı. Yara bandının üzerini baş parmağıyla okşadıktan sonra elini çekti. Tüm sinir hücrelerime kadar ürperdiğimi hissediyordum.

Az önce yaptığı o kadar içten bir hareketti ki gülümsememe engel olamamıştım. Gözlerimi yavaşça  yara bandının üzerine diktim. Aptal aptal yara bandına bakıp gülümsüyordum. Gülümseyip güzel düşüncelere daldığım için Harry'nin yaptığı şeyi yeni fark edebiliyordum. Traş bıçağında ki jileti çıkarmaya çalışıyordu.

Ona yaklaşmak için öne eğildiğimde kapı aniden açıldı ve esmer adam içeriye girdi. Her şey o kadar ani olmuştu ki Harry jileti saklamaya fırsat bulamamıştı.

Adam hızla jileti Harry'nin elinden alıp arkama geçti. Jileti boynuma dayayıp başımı sağa eğdiğinde sertçe yutkundum.

"Jiletleri seviyorsun demek. Eşinin de jiletle ölmesini ister misin?" Diye Harry'e bağırıp boynuma biraz daha bastırdı jileti.

Harry tahmin ettiğimin aksine elini bu tarafa uzatıp bağırdı.

"Hayır! Ona zarar verme." Adeta yalvarırcasına verdiği çaresiz tepki kaşlarımın şaşkınlıkla havalanmasına yol açmıştı.

Gözleri; korkuyla irileşmiş, her an bir şey olabilir gibi ben ve esmer adam arasında gidip geliyordu.

Adam en sonunda başımı rahat bırakıp benden uzaklaştı. Boynumu esnetip jileti dayadığı yere elimi götürdüm.

"Bir daha denerseniz ölürsünüz." Diye uyarıp jileti bize doğru salladı adam. İkimiz de cevap vermemiş olsak da adam bizi bırakıp gitmişti. O gider gitmez Harry resmen düşe kalka emekleyerek yanıma geldi. Bağlı ellerini boynumun arkasına atıp sıkıca sarıldı. Yüzünü omzuma gömerken kıvırcık saçlarına baktım.

Titreyerek sarılmaya devam ederken t shirtümü sıktığını hissettim. Sanırım korkmuştu veya endişelenmişti.

"Çok korktum." Diye konuşunca tahminim doğru olduğunu anlayıp onun saçlarına bakmayı sürdürdüm.

"Sana bir şey yapacak diye çok korktum." Elimi kaldırıp sırtını okşadım.

"Bana bir şey olmayacak sakin ol."

Bu davranışı beni mutlu etmeye yetmişti. Beni hala önemsediğini ve sevdiğini gösterir değil mi?

"Söz veriyorum kurtulacağız." Diye teminat verdi. Ama hey? Olan şeylerden sonra kurtulmak istediğimi sanmıyordum.

Elimi Harrynin sırtına koyarken gülümsememe engel olamadım.

Bu hikaye çok uzun olmayacak bir kaç bölüme bitebilir..

Love GameWhere stories live. Discover now