H/33

36.3K 2K 1.1K
                                    


Huh! Sonunda geldi yebe dnmckfkdld

Gecikmeden dolayı üzgünüm. Diğer tex hikayem Abimin Kankasına bölüm yazmakla uğraşıyordum. Ayrıca bu aralar çok yoğunum bu yüzden üzür dülüyyrüm.

Mezun oluyom kıız ne yapaaam djfkdkkd

Hadi lets goo to the bölüm mfkkdmkd

Bu arada medya kuzeyaşkm. Beğenmeyenler olmuş kuzimi. Bence çok yakışıklı. Sizce?
..

Gözlerim, yerde yayılan sodayı takip ederken koşarak giden Yaren'le o yöne döndü. Eş zamanda gözlerim Derin'i bulurken oda mana veremediğini belli eden bakışlarla koşup giden Yaren'e bakıyordu. Aklım bir an için eskiye kaydı. Hatırladığım bir kaç kelimeye.

"Yağmur, ben Kuzey'e çok aşığım"

Aklımda yankılanan kelimeyle kaşlarım çatıldı. O gün sınıf kapısının ardından duyduklarımın Derin'e ait olduğunu sanmıştım. Ama daha sonrasında o sözleri Derin'in sarf etmediğini anlamıştım. Lakin üstünde hiç düşünmemiştim. Şimdi bu görüntü aklıma farklı düşünceler sokarken başımı iki yana salladım.

"Saçmalama Kuzey, emin olamazsın. Ki olsanda ne fark eder?"

İç sesime ağırlıklı olarak hak verirken ilerlemeye devam ettim. Derin'de beni takip ederken dökülen sodaya basmamayı dikkat alarak merdivenlerden indik.

Zemin katta ulaşıp çay ocağına girene kadar hiç konuşmadık. Çay ocağında görevli olan Aysel abla beni görünce yıkadığı bardakları bir kenara koyup koşarak yanıma geldi.

"Oğlum ne oldu senin suratına!"

Bağırarak konuştuğunu muhtemelen fark etmezken Derin beni, çay ocağında bulunan koltuklardan birine oturttu. Ardından Aysel ablaya döndü.

"Ne olacak abla, Kuzey efendi yine rahat durmadı. Şıracının kankası boracı misali Kamil efendiyle bir olup kavga ettiler. Sonuç," deyip kaşımı gösterdi. Söylediklerine susup başımı öne eğdim. Ancak gözlerim hala ondaydı.

Sesli bir nefes verip ellerini beline koydu. Bu annemin "ne yapacağız biz seninle evladım" dedikten sonra yaptığı hareketle aynıydı. İçimden gülmek gelsede şu ana uygun olmayacağını bildiğimden gülmedim. Derin tekrar Aysel ablaya dönüp "abla tentürdiyot ve pamuk lazım" dedi. Aysel abla ıslak ellerini üstüne kurularken "ben hemen getiririm" deyip gitmişti.

Sıkıntılı ifadesiyle yanıma oturan Derin'i takip eden gözlerim mahçup bakışlar sergiliyordu. Acaba beklediğim patlama ne zaman yaşanacaktı.

"Hayır yani, kavga etmeseydiniz olmazdı değil mi?"

Sinirli sesi patlamanın yakın olduğunu belirtirken tam ağzımı açacaktım ki Aysel abla "yettim yettim" diye bağırarak içeri girdi. Elinde ki pamuğu ve tentürdiyotu Derin'e uzatırken "yarası mikrop kapmadan temizleyiver kızım" dedi. Derin oturduğu yerden kalkıp Aysel ablanın elindekileri aldı. Pamuktan bir parça koparıp poşeti masanın üstüne koydu. Elindeki parçaya biraz tentürdiyot döküp bana yöneldi.

Ayakta olduğu için kafamı biraz kaldırıp ona baktım. Göz göze geldiğimizde sıkıntılı bakışlarını anlamam zor olmamıştı. Yavaş yavaş elini patlayan kaşıma götürdü. Muhtemelen kanı temizlemeye başlamıştı bile. Yüzünde ki ifadeleri teker teker analiz etmeye çalışıyordum. Sürekli değişen ifadesi genel olarak canımı yakmak istemiyormuş gibiydi. Unutmasını anlayabiliyordum.

19 yıldır bu hastalıkla yaşayan ben bile bazen unutuyordum.

Bir kaç parça pamuk daha kullandıktan sonra yine Aysel ablanın getirdiği küçük yara bantlarından birini kaşıma yapıştırdı. Yada patlayan kısmına, görmüyordum, herneyse.

Hissiz || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin