Bağırarak yaptığı konuşmasını bitirince yaptığım, yapabildiğim tek şey başımı eğmek olmuştu. "Ben şimdi ne yapayım ha? Okulların kapanmasına 2 ay bile yokken atayım mı sizi? Bir de son sınıfsınız. Ha?" tekrar bağırınca tekrar sustum. Ne diyebilirdim ki zaten? Sonuna kadar haklıydı. Ama bir anda lafa atlayan Kamil'in öyle düşündüğü pek söylenemezdi.

"Hocam saldırdılar bize. Ne yapsaydık? Ceza almamak için durup dayak mı yeseydik?"

Bana attığı sert bakışları Kamil'e döndü. "Ulan madem saldırdılar engellemekle yetinemiyor musunuz? Niye sizde saldırıyorsunuz? Arkadaşını niye böyle bir tehlikeye atıyorsun? Senin sicil temiz. Ya Kuzey'in ki? Ben öğrencilerimi okuldan göndermek m istiyorum sence? Ha oğlum? Ben öğrencilerim okulda serseri gibi kavga etsin dayak yesin sonrada okuldan gitsin mi istiyorum? Ben şimdi Kuzey'i disiplin kurulunda nasıl savunabilirim? Var mı öyle bir yol? Öyle bir şans?"

Kafamı yerden kaldırıp müdüre baktığımda yüzünde gerçekten üzgün bir ifade vardı. Bu üzgünüm atıldın demenin fragmanı mıydı?

"Madem istemiyorsunuz hocam, siz onaylamadıkça böyle bir karar alınamaz, bunu biliyorsunuz?"

Kamil'in söyledikleri ne kadar doğru olsada bu yaptığı ateşi körüklemekti. Daha fazla konuşacağını bildiğimden onu bölüp "haklısınız hocam, yaptığımız yanlıştı. Cezam neyse razıyım. Kavgayı onlar çıkardı ama ilk tepki veren ben oldum. Üzgünüm" deyip kafamı eski konumuna getirdim. Müdürün sinirli ses tonunu işittim hemen ardından.

"Ah oğlum ahh! Gidin şu yüzünüzü gözünüzü temizleyin! Gözüm sizi görmesin. Ben çağırana kadar idare katının önünden geçerken bile görmemeyeyim sizi!"

Dediklerinin ardından ikimizde kapıya doğru yürüdük. Daha doğrusu ben yürüdüm Kamil'i ise peşimden çektim. Yoksa konuşup olayı üstüne alacaktı biliyordum. Ama temiz bir sicili vardı ve kirlenmemeliydi. Benim annem alışıktı. Ama Tuğba teyze böyle bir olayı kaldırmazdı. Kamil'in şu zamana kadar hiç bir vukuatı olmamıştı.

Odadan çıktığımız gibi Kamil kolunu çekip geri girmeye çalıştı ama onu tutup zorla merdivenlere ulaşan koridoru yürüttüm. Onu bırakmamı söyleyip duruyordu. Aynı zamanda neden böyle bir şey yaptın deyip kızıyordu. Ama şu an öyle bir haldeydim ki onu umursayıp cevaplayamıyordum bile. Merdivenlere ulaştığımızda zorla onu kendi katımıza çıkardım. Koridorun sonuna kadar geldiğimizde tam sınıfa girecektik ki tekrar onun sesini duydum.

"Kuzey!"

Ani manevrayla arkamı dönmem ve merdivenlerin olduğu yerden koşarak bana geldiğini görmemle Kamil'in kolunu bıraktım. Ve bu istemsizce oldu. Yanıma ulaştığı gibi kollarını boynuma sarıp bana sarılması bir olmuştu. Sarılışına karşılık verdiğimde daha da sıktı kollarını. Bende daha sıkı sardım ona kollarımı. Bir kaç saniye sarılı kaldıktan sonra hızla benden ayrıldı ve dolu olan gözleriyle kaşıma baktı.

"Sana söylemiştim."

Kısık sesiyle mırıldandı. "Kavga etme diye."

Ağlayacağını belli eden ses tonunu her işittiğimde daha da pişman olduğumu hissediyordum. Ona mahçupça baktım.

"Özür dilerim" dedim bende kısık sesle. Yanımda hissettiğim hareketlilikle gözlerim hemen Kamil'e döndü. Hızla yürümeye başladığını görünce büyük adımlarla onu yakalayıp kolundan tuttum.

"Nereye gidiyorsun?"

Sinirli ses tonuma bağırarak cevap verdi.

"Yediğin boku düzeltmeye! Ne demek kavgayı ben başlattım. Ha? Okuldan mı atılmak istiyorsun sen!"

Söylediklerine bir cevap veremeden Derin tekrar dehşet dolu bir sesle bağırdı.

"Atılmak mı!"

Ona kısaca baktım. Sonra Kamil'e dönüp "yürü" dedim ve onu sınıfa doğru döndürdüm. Herkesin bize baktığını da o an fark ettim. Dikkat çekmekten nefret ettiğim için hızla sınıfa yürüdüm. Kamil'i peşimden çekerken Derin bizi takip ediyordu.

Sınıfa girdiğimizde hızla Kamil'e dönüp "sicilini kirletmek mi istiyorsun sen? Tuğba teyze yıkılır lan! İdare kavgayı benim başlattığımı bilecek! Sende hiç bir şey söylemeyeceksin. O kadar!" tuttuğum sinirim ona patlamıştı. Gözlerimde ki siniri görmüş gibi susup olduğu yere sindi. Sinirden titrediğini gördüğüm ellerimi sıktım. Elimin üstüne konduğunu gördüğüm elin sahibine döndüm. Derin'e, En Derin'e.

Mahçup bakışlarım gözlerine değdi. Hala yaşlı olan gözlerine. Evet, mahçuptum ona. Söz vermiştim kavga etmeyeceğime dair. Ama tutmamıştım sözümü. Daha da önemlisi, annemede vermiştim bu sözü. Benim için değerli olan iki kadını da üzmüştüm. Umarım annem okula bu gün gelmezdi.

"Kaşını temizleyelim" dedi kısık bir sesle. Elimi kanadığını unuttuğum kaşıma götürdüm. Kurumuş olan kanı, parmağıma bulaşmayışından anladığımda hareketlendim. Derin'in elimin üzerindeki elini tutup ilerlemeye başladım. Sınıftan çıkıp koridorda yürümeye başladık. Ellerimizi gören herkes şaşırsada bunu umursamadan yürümeye devam ettim. Merdivenlerin yanında olan benim sınıfımın önünden geçip merdivenlere ulaştık. Henüz bir kaç basamak inmiştik ki çıkan sesle durdum. Haliyle Derin'de durdu. Basamakların bittiği yere kayan gözlerim ilk önce yeşil cam parçaları ve akan beyaz bir sıvıyı gördü. Ardından soda şişesini düşürene çıktı gözlerim.

Bu Yaren'di. Bizim sınıfta ki Yaren.

..

Ve bum.

İlk başlarda Kuzey'in sınıf kapısından duyduğu "ona çok aşığım" kelimelerinin sahibi ortaya çıkmıştır.

Peki ya bundan sonra ne olacak?

Bölüm sizce nasıldı?

Sizleri seviyorum. Çok öptüm.

Hissiz || Texting Where stories live. Discover now