10. BENİ AĞLATIRSAN DOYMA YAŞINA

Depuis le début
                                    

"Diyar-ı Bekir."

Hissettiği gerginliğe rağmen sakin çıkan sesi buradaki tek avantajıydı. Madem babasına karşı gelip asla istemediği bir pozisyonda bulmuştu kendini o halde kendine saygısını yitirmemeliydi. En azından bu şeref yoksunu varlıkların karşında eğilmemeliydi.

"Peki ne işin vardı senin o örgütle?"

Örgütten kastının YKG olduğunu anladı. Ancak hem onlardan kimsenin adını vermemek hem de gerçekten onlarla bağı olmadığından kendinden emin bir şekilde cevapladı.

"Örgütle işim olmaz."

Karanlık odada iki güçlü kahkaha yankılandı. Etrafında turlayan polis tam karşısında durdu, diğer polisin de odanın öteki ucundan masaya doğru yaklaşan adım seslerini duydu.

"Kavgada ne işin vardı o zaman lan?"

Aniden kahkahasını kesen adam masaya güçlü bir şekilde vurup bağırınca irkildi Bekir. Yerinde zıplar gibi olunca ister istemez gözlerini masadan çekip ışığın altına geçtiği için artık görünür olan polise dikti. Tepesi açılmış saçları, kırlaşmış sakalları ve bir kısmı sarıya kaçan bıyıkları ile fazlasıyla irrite ediciydi.

"Yoldan geçerken gördüm, ayırmaya çalışırken de arada kaynadım."

Madem ben yandım başkası yanmasın diyerek kurduğu bu cümle karşısındaki elemanları daha çok kızdırdı. Adam, sert bir ifadeyle kendisine bakarken masaya gelen diğer polis elindeki dosyayı Bekir'in kafasına vurdu. Esmer genç, aldığı darbeyle refleskle başını geriye çekerken dişlerini sıktı. Bu odadan şu heriflere dokunmadan çıkmak için içinden dualar etmeye başladı.

"Sen kimi kandırdığını sanıyorsun lan?"

Bekir, az önceki tedirginliğini üstünden atarken damarlarındaki kanın fokurdadığını hissetti. İsterlerse tüm karakolu üstüne salsınlardı yine de bu denli haysiyetsizlere beklediklerini vermeyecek, kimseyi satmayacaktı.

"Kandırmıyorum, doğruları söylüyorum."

Yanındaki adama alev alev yanan elalarıyla bakarken aniden çenesinden tutulmasıyla karşısındaki polise bakmak zorunda kaldı.

"Yani diyorsun ki ne örgütle ne de kavgayla alakam yok. Nezarethanedeki Kara Murat tavırlarım da öylesineydi?"

Çenesi sıkılı olduğundan konuşamazken sadece başını salladı. Zaten iyi ki konuşamıyordu yoksa hemen ardından duyduğu cümleden sonra ağzından çıkan en iyi ihtimalle küfür olurdu.

"Oğlum hem Diyarbakırlı'sın hem de militan olmadığına inanmamızı mı bekliyorsun?"

Cümlesini bitirir bitirmez tuttuğu çeneyi çok güçlü bir şekilde iterken Bekir geriye doğru sandalyesiyle birlikte düşer gibi oldu. Son anda ellerini öne uzatıp masaya tutunarak dengesini sağlarken beklemediği bir darbe aldı sol tarafından. Sandalyesi daha genç olan polis tarafından tekmelenirken ne olduğu anlayamadan yerde buldu kendini. Masa ile sandalye arasında kalan bacakları, sert bir şekilde yerle buluşan kafası, sırtına batan sandalyenin demiri yüzünden acıyla inledi. Kavgada aldığı darbelerden dolayı zaten hassaslaşmış olan çürüklerle dolu bedenine bu yerle buluşma seansı fazlasıyla sancılı gelmişti.

Bekir, daha bu acıya alışamadan ardındaki sandalyenin itildiğini duydu. Vücudundaki ağrıları azaltacakmış gibi kapanan gözlerinden dolayı görmese de seslerden ve yaydıkları enerjiden iki polisin de başında dikildiğini anladı. Nitekim çok geçmeden bir el arkadan saçlarına asıldı.

"Söyle lan, ulusun ne senin?"

Esmer genç, konuşmak için derin bir nefes aldı. Bu saatten sonra ne olursa olsundu. Muhtemelen sağ çıkamayacaktı zaten. O yüzden en azından haysiyetini korur, inkar ettikleri varlıklarını gözlerine sokardı. Bu yüzden büyük bir kinle ve rahatlıkla cevapladı.

SARSINTIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant