10. BENİ AĞLATIRSAN DOYMA YAŞINA

15.7K 1.4K 1K
                                    

*Not: Medyadaki müzikle okumanızı tavsiye ederim❤*

Birlikten kuvvet doğar, diye bir söz vardır. Atalarımız bunu hangi durumda kim için söylemişler bilemiyoruz. Ancak görünen o ki her zaman doğru değildi, birlikten her daim kuvvet doğmuyordu. Bekir, tepesinde salınan, üstündeki tozlardan sarı ışığı net olmayan ve bozuk olduğu için devamlı yanıp sönen lambanın sadece oturduğu masayı aydınlattığı sorgu odasındayken bunu gayet iyi anlıyordu.

Nezarethanede polislerin deyimiyle "ufak çaplı isyan" birkaç jop darbesiyle susturulmuş ve bunun yegane sorumlusu Bekir de diğer üç gençle birlikte yaka paça sorguya alınmıştı. Polisler tarafından sürüklenirken gördüğü tek şey Kürşat'ın endişeli gözleriydi. Reis, diğer polisler tarafından başka bir sorgu odasına alınana kadar kendisini sürükleyenlere direnç göstermemişti. Hatta orada Bekir'den başka kimse yokmuş gibi sadece ona bakmıştı. Esmer oğlan ise sanki o ana kadar kavga eden onlar değilmiş gibi gülümseyerek bakmaya çalışmıştı reise. Nedense Kürşat'ı teselli etmek, iyi olduğunu söylemek istemişti. Fakat buna fırsat bulamadan bir masa ve bir sandalyenin olduğu sorgu odasına alınmıştı. Son anda tek görebildiği Kürşat'ın hala sürüklenerek koridorda ilerletildiğiydi.

Yaklaşık beş dakika önce alındığı bu sorgu odasında başlangıçta yalnızdı. Ne gelen olmuştu ne giden, bu yüzden güvensiz hissediyordu. Zira ne geleceğini bilememek, kurbanlık koyun gibi öylece beklemek tahmin edilemeyecek kadar aciz hissettiriyordu. Yine de içinden bir ses kimsenin gelmemesinin daha iyi olacağını söylüyordu. Çünkü bu karakollarda kaybolan gençlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktu.

Esmer genç, her ne kadar istemese de korkarak gelecek olanı beklerken az önce onu bırakırken kapanan kapı tekrar açıldı ve iki polis girdi. Birinin elinde muhtemelen kendisine ait bilgileri taşıyan dosya varken diğeri elindeki sigara paketini gömleğinin cebine tıkıştırıyordu. Bekir, polisler geldikleri gibi kapıyı tekrar üstlerine kapatırlarken tekrar karanlığa boğulan odada az öncekinden daha güvensiz hissetti. Işığı ancak kendine yeten lambadan dolayı esmer genç odadaki polislerin yerleri hakkında net bir bilgiye sahip olamazken adımlardan çözmeye çalıştı gelenlerin ne yaptığını. Kulak kabarttığı seslerin bir kişiye ait olduğunu çözerken diğerinin kapı girişinde beklediğini tahmin etti.

Tüm bunlardan öte Bekir, hiçbir zaman yaşamadığı bir kaygıya tutulurken ilk kez girdiği sorgunun nasıl bir şey olduğunu bilemiyordu. Tam bu bilinmezlik içinde ise şunu anlıyordu. Korku sözcüğü göremediğimiz şeylerde anlam kazanıyordu. Ve esmer genç şu an o kelimenin anlamını iliklerine kadar hissediyordu. Elleri masanın altında paltosunun ucuna sıkı sıkıya sarınmışken polislere karşı çıkmasını sağlayan cesareti kayıplara karışmıştı. Buz gibi havaya rağmen soğuk soğuk terlerken gözlerini de masaya dikti. Bu sırada polislerden birinin etrafında tur atmaya başladığını duydu.

"Adın, soyadın?"

Geldiklerinden beri ilk kez konuşan adamla korkusu artarken boğazında onlarca düğüm oluştu. Kaba ses, kibirli bir tonla sorduğunda bir an gözlerini konuşan adama çevirmek istediyse de son anda engel oldu kendine. Nedense onlara bakmazsa sorgu daha çabuk bitecekmiş gibi gelmişti.

"Bekir Baybaşin."

Adam "Hmm," diyerek bir tur daha attıktan sonra devam etti. Küçümseyen bir tonda ortaya saldığı bu tepki esmeri daha çok germekten başka bir işe yaramamıştı.

"Nerelisin Bekir?"

Zaten bildikleri cevapları neden bir de ondan duymak istediklerini anlayamadı esmer oğlan. Polislerin bu tavrı babasını hatırlattı ister istemez Bekir'e. Evlatları devletle karşı karşıya gelmesin, sağ salim olsunlar diye her şeyi sineye çekmiş adamın onca fedakarlığı boşa gitmiş gibiydi. Koruyup kolladığı evladı polislerin karşısında, birazdan olacakları göstermek ister gibi üstten bakan iki memurun insafına kalmıştı. Zihninden bunlar geçerken dudakları ondan bağımsız bir şekilde sorunun cevabını verdi.

SARSINTIWhere stories live. Discover now